Bahar İstanbul'u kuşatmaya hazırlanıyor. Ağaçlar karların kalkması, suların durulmasıyla beyaz gelinler gibi yine süslendi. Serin duru bir hava, aydınlık ama hala ısıtmayan güneşin altında bekliyoruz. Bekliyoruz bahar gelsin, dirilsin yeniden tabiat, çiçekler patlatsın tomurcuklarını, ağaçlar pembe beyaz süslensinler... Baharın heyecanı sarmışken bizleri, İstanbul şiir gibi akşamlarında, şiir gibi mekanlarında şairleri ağırlıyor. Şiir dirilten soluğuyla akıyor akşam güneşinin kızıl aydınlığında, günbatımlarına, sabah güneşinin bakirliğine, İstanbul'un şiir gibi mekanlarının üzerine…

Bilgeliği, ilmi, irfanı, hikmeti kuşanmış nice şairler konuk oluyorlar İstanbu'al baharla... Suriye, Filistin, Mısır, Irak, Doğu Türkistan'dan ve tüm mazlum coğrafyalardan gelen şairlerin şiirleri bir güneş gibi ısıtacak buz tutmuş sokakları, soğumuş yürekleri. Heyecan dalga dalga yayılacak çocukların, gençlerin, aşka durmuş insanlığın sadrına. Sadra şifa şiirler okunacak, Anadolu kokan şairler vatan topraklarından feyz alarak yazdıkları şiirlerini Allah aşkıyla okuyacaklar… Yurdumun yürekli şairleri, Doğu'nun mazlum kardeş coğrafyanın cesur mısraları kuşanmış nice şairle omuz omuza yürek yüreğe yürüyecekler baharın, İstanbul'un, uçan kuşların, zulmün ve karanlığın üzerine. Sadra şifa olarak namluya sürer gibi sürecekler şiirlerini, boğazın yangınlaşan dalgalarına, akşam alacalarına, Yerebatan Sarnıcı'nın buğulu derin akşamlarında, sisli tarih kokan taş duvarlarına…
Üstad Cemil Meriç " Işık Doğudan Gelir" derken, sözün, şiirin ve dahi tüm sözlü kültürü temsil eden edebiyatın da kaynağını bir bakıma işaret eder gibidir. Aşkın ve İlahi olanın, yüreğin, ruhun medeniyetidir Doğu. Batı daha çok kabuk gibidir, eşyanın maddi boyutunu temsil eder. Doğu ise eşyanın ruhsal boyutunu, duygusal anlamdaki izdüşümünü temsil eder adeta.

Doğudan gelen şiir acı, zulüm, ayrılık, hüznün söz ülkesi olarak derin sızılarla doğup gelir şairin yüreğinden. Acılı coğrafyanın çığlığı, dua makamında, Şuara Suresi'nin ayetlerinden sızıp gelen evrensel sancıların sonunda bahar muştusu gibi gelir Doğu'dan şiir.
***
Şair ve eğitimci Adem Turan'ın ve Şair Özcan Ünlü 'nün nazik davetleri ile, Sepetçiler Kasrındaki Şiir Festivali'nin kahvaltısına katılmak naip oldu. 3. Uluslararası İstanbul Şiir Festivaline ev sahipliği yapan Sultanbeyli Belediyesi'nin tertip ettiği kahvaltıda bir çok basın mensubu, şair ve edebiyatçıyla beraber İstanbul'un boğaza nazır güzel mekanında 26 Mart Perşembe günü eşsiz bir kahvaltı yaparken bahar bir muştu gibi çoktan şehri kuşatmıştı. 3. Şiir Festivali'ni düzenleyen şiir komitesindeki şairler; Özcan Ünlü, Adem Turan, Sıddık Ertaş, Abdullah Balta, Yusuf Özkan Özburun ve Zeynep Muslu Türkoğlu.

Kahvaltı programı Şiir Komitesinin Başkanı Özcan Ünlü' nün selamlama konuşmasıyla başlıyor. " Her şair, çağından sorumludur. Hep birlikte dua niyetine şiirlerimizi terennüm edelim. Gözyaşlarını mürekkep yapan şairlerimizle ortak acılarımıza ortak bir ses olsun şiirler. ' İnsan seni savunuyorum sana karşı ' diyor Nuri Pakdil. İstanbulensis'in onur konuğu, yüce gönüllü adam… İnsan acılarının merkezi olarak boşuna görmez yaşadığı coğrafyayı. Çünkü bu coğrafyadan başlayarak helezonik daire gibi yayılır acı katman katman bütün yeryüzüne " diyerek etkili ve duyarlı konuşuyor şair. "Sultanbeyli Belediye Başkanlığı'nın, inanarak ve büyüyen bir destekle daha geniş coğrafyalara yayılmasını sağladığı 'İstanbulensis', bu yıl mazlum coğrafyalara uzandı. Şairler, bütün acılı coğrafyaların bir ayna gibi yüzünü döndüğü İstanbul'da yeniden dillendirsin diye dizeleriyle umutları… Günlük hayatlarımız içinde zihnimize takılmaktan, aklımıza geldiğinde iç çekmekten öte geçmeyen insanlığın acılarına dikkat kesilmek için bir büyük kucaklaşma daha gerçekleştiriyoruz. Zorbalığa, karasiyasaya, emek sömürücülerine, her türlü emperyalizme ve faşizme karşı yiğitçe bir duruş olsun işitiyoruz şiirlerimiz… Tıpkı Nizar Kabbani'nin yüreğinden çıkıp bütün acılı kalplere işlediği gibi 'sarsın dünyanın inatçı umursamazlığını ' " diyerek heyecan ve diriliş yüklü konuşmasını tamamlıyor Komite Başkanı Özcan Ünlü.
Ev sahibesi olarak hemen Ünlü 'nün arkasından Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin selamlama konuşmasını gerçekleştiriyor. Başkan Hüseyin Keskin sanata ve kültürel değerlere önem veren hizmetleriyle dikkat çeken nice çalışmanın altına imza atan ender bir şahsiyet. Konuşmasında: " Üçüncüsünü düzenlediğimiz Şiir Festivalimizle mazlum coğrafyalara dokunacağız. Bu coğrafyalardaki kara bulutların şiirle ve o şiirlere anlam katan umutlarla dağılmasına vesile olacağız, kardeşlerimize ışık tutacağız. Köklü medeniyetimizle mazlum coğrafyanın kültürünün harmanlanacağı bu festival birçok açıdan tüm insanlığın ruhuna pozitif etkiler yayacak. Şiir festivalimiz şairlerimizin anlam dolu dizeleriyle zalimlere ve zalimlere çanak tutanlara karşı dik duruşun sembolü olacaktır" diyerek manidar selamlama konuşmasını tamamlıyor.
Şiir Festivaline, Filistin' den: ' Awwad Hanan: " Dalgalara karşı dişiyle tırnağıyla direnen / Ey hapishanemin zincirlerini kıran, evimin ocağımın nuru ", Kosova'dan, Bekraç Zeynel: " Anamızdan emdiğimiz helal süt / Burnumuzdan geldi / Yorgun düşmek / Pes etmek / Kitabımızda yoktu gene de / Kaya misali direnç / Dağ gibi yürek vardı " diyerek seslendiler şiirin en vurucu mısralarıyla…
" Priştina, ah priştina / Uyansa uyuyan dev. / Bosna / Can akıyor gürül gürül ırmakları " diye seslendi içli derin Arif Dülger. Ali Emre: " Arzın o milyon sesli mızıkası / Kıyamet gibi hep ölü çocuklarla tanışmaktan / Korkuyor oğlum gözlerini kapatıp " diyerek Milyon Sesli Mızıkasını seslendirdi.

Celal Fedai: " Karnımın ortasında bir bıçakla dolaşıyorum / küçük şeylere kalmadı hayranlığım " diyerek İrkilme şiiriyle dinleyicileri selamlarken, Göktürk Nurula Doğu Türkistan'dan gönderiyor mısralarını: " Beşikleri şehit veren, eşikleri kandan yurdum / Gelin kızlar ağıt yakar dört bir yanın zindan yurdum / Bitsin artık kara boran, dökülen bu hazan yurdum " diyerek içli acılı yürek dağlayan…
Bağdat hain bombalarla tarümar olmuştur. Bağdat'ın tarih kokan sokaklarına dağılan, yanan tüm mekanlarına gönderir mısralarını Mehmet Haşim: " Keşke bir taş olsaydım / Sapanla yerleşseydim / Fırlanıp atılaydım / Sizin ellere birgün " diyerek… Dilek Kartal İstanbul'un lodoslu caddelerinden seslenir Uzak şiirinin sızıyı içmiş her bir mısrası ile: " Bildiğim bütün acıları yüzünde denedim / Yüzün her defasında büyük geldi / Bildiğim bütün vahşetleri /Bütün savaşları, bütün dehşetleri " diyerek içli ve derin bir söyleyişle…
Rabeee Nisan, acımasız savaşlarla perişan olan, dağılan, mülteci halkıyla göçebe bir kaderi omuzlayan Suriye'den seslendiğiŞehrimde şiiriyle, adeta coğrafyanın acılı halini resmediyor gibidir: " Şehrimde / Tüfeğin sesini bastıramıyor hiçbir ses / Sevgi yok…/ Sıcaklık yok…/ Sadece kimliği kör bir savaş / Şehrimde " derken.
05, 06 07 Mart tarihlerinde gerçekleşen, 3. Şiir Festivali'nin onur konuğu Nuri Pakdil. Yurt içinden ve Orta doğudan katılan birçok şair İstanbul'u bahar esintisiyle harmanlanmış şiirin naif dokunuşuyla selamladı. Şiir okuma etkinlikleri Sultanbeyli'ndeki pek çok okulda da gerçekleşti, çocuklar, gençler şairleri gördüler onlara dokundular, onlardan ilham aldılar. Şiirlerini andığımız şairlerden başka, Zafer Acar, Yunus Emre Altuntaş, Mahmut Avcı, Atıf Bedir, Sıtkı Caney, Haydar Ergülen, Nurullah Genç, Mir Kamran Hazar, Hüseyin Karaca, Ulaş Konuk, Yahya Kurtkaya, Selçuk Küpçük, Cemalettin Latiç, Mustafa Muharrem, Adnan Özer, Emel Özkan, Seyran Süleyman, Tacettin Şimşek, Mustafa Uçurum, Kadir Ünal, Suavi Kemal Yazgıç, Ercan Yılmaz, Nurettin Durman düzenlenen programlarda şiirlerini seslendirdiler.