2009 yılının puslu bir Kasım sabahı annemi kaybettiğimde arkamdan bir dağın çekildiğini, yetimliğime öksüzlüğüm de eklenince derin bir acıyla, yüreğimin kavrulduğunu hissettim. Yas günlerinin arkasından sevgili annemin ölüme asude bir gülümseyişle gidişini anlatmak için “Azrail’in Gülümsemesi” adıyla bir yazı kaleme aldım. İşte tam da o sırada Azerbaycan’ın büyük şairi Bahtiyar Vahapzade’nin eşsiz duyarlılığı ve samimiyeti ile kaleme aldığı anne şiirleri yüreğime tercüman olurken, yaşadığım acının ve hüznün tesellisi gibi gönlüme dökülmüştü. 2009 yılının 13 Şubat günü büyük şairin de vefatı hepimizi derin bir yasa boğmuş, yalnız Azerbaycan’ın değil, tüm Türk dünyasının kıymetli bir şairini yitirmesinin hüznünü yaşamıştık.

Ana Resim 1

“Sen meni laylayla büyüttün ana / Bu gün laylay çalım sene men demi

Senin şirin-şirin laylaylarını (ninnilerini) / Ben sana gaytarım cenazen de mi?

Sen menden gün be gün uzaklaşırsan / Men sene gün be gün yakınlaşıram

Sen menim arhamda benzerdin dağa / Ele bil arhamdan uçtu dağ menim”

Şimdiye kadar okuduğum anne şiirlerinden bambaşka bir havada, bambaşka bir duyuşla yazılmış şiirler nasıl da yüreğimdeki anne tasavvuruyla örtüşüyor her okuduğumda beni gözyaşlarına boğuyordu.

Kaderin bir tecellisi olarak Azerbaycan’da, vatan Azerbaycan’da, kardeş Azerbaycan’da Bahtiyar Vahapzade gibi büyük bir şairi anma toplantısında konuşmak nasip oldu.

Ana Resim2-1

Kavurucu yaz sıcaklarının İstanbul’u nemli bir bunaltıyla kuşattığı zamanlarda yola çıktık. Yoldaşım, kardeşim genç yazar kuşağından Süheyla Karaca Hanönü. Bakü’ye doğru yola revan olduğumuzda, dünyada savaşlar, ölümler, soykırımlar yaşanıyordu…

Bizim seferimiz yüreklerde inkişaf eden kardeşliğe, dostluğa, yarenliğeydi. 18 Haziran’da kardeş coğrafyaya, Azerbaycan’a, ulaştığımızda Bakü’nün serin rüzgarları, Hazar’ın büyüleyici bir ışıltıyla yakamozlarda yıkanan eşsiz manzarası bizi karşıladı. Sonrasında dostlarımızın sımsıcak yürekleri, Gül Annenin birbirinden lezzetli yemekleri, Elşen kardeşimizin samimi sohbetleri, Zerrab Baba’nın tebessümleri, Bünyamin Baba’nın misafirperverliği, Gülnaz’ın, Nergis’in çocuk yüreklerinin eşsiz coşkulu sevinci bizi karşıladı. Küçük serin bir bahçede, nar, elma, armut ağaçlarının gölgeliklerinde, rengarenk sardunyaların, küpe çiçeklerinin, güllerin içinde cennete düşmüş gibi olduk. Akşam serinliğinde limonlu ve taze naneli çaylarımıza, eşsiz lezzette kayısı, çilek, kızılgül, incir mürebbelerini (reçellerini) katık eyledik. Aslında katık eylediğimiz kardeşliğimizdi, dostluğumuzdu, yarenliğimizdi. Hayale bacımız ve ailesi bizi sarıp kuşattı kardeşçe, candan, yürekten…   

Haydar Aliyev Merkezi’nde Bahtiyar Vahapzade’yi Anma Programı

“Bir millet, iki devlet / Aynı arzu aynı istek

  Her iki Cumhuriyet / Azerbaycan – Türkiye

  Dinimiz bir, dilimiz bir / Ayımız bir, yıldızımız bir

  Aşkımız bir, yolumuz bir / Azerbaycan – Türkiye” (B.Vahapzade)

Mihmandarımız, aziz dostumuz, kardeşimiz, can bacımız Hayale Zerrabgızı, 25 yaşındayken Azerbaycan Milli Bilimler Akademisinde en genç araştırmacı ilim adamı ünvanı almış, çalışkan, azimli, müthiş bir organizatör. Süheyla Hanönü ile uzun zamandır mektuplarından yüreklerine akan derin, sımsıcak bir dostluğu yaşıyorlar. Bu edebi ve sımsıcak mektupların kitaplaştığını da göreceğiz inşallah. Hayale Türk Edebiyatı’na hâkim genç bir akademisyen.

Resim4 (2)

19 Haziran Cuma günü, saat 12 de Bakü’de  Uluslararası Mahmut Kaşgari Vakfının kordinatorluğu ile Haydar Aliyev Merkezinde gerçekleşen programda, salonda elliye yakın akademisyen, nezih bir dinleyici topluluğu bizi karşılıyor. Böylesine özenle hazırlanmış bir program bizi şaşırtıyor. Hepsi birbirinden değerli akademisyen ve yazarlardan oluşan toplulukta olmak bizi derecesiz heyecanlandırıyor. Büyük Halk Şairi Bahtiyar Vahapzade 100. Doğum yılında nasıl da kardeşliği, dostluğu yaşatıyor arkasından bıraktığı milletlere. Sinevizyona bizim resimlerimizi yansıtmışlar, değerli bir şair Kadir Hüseynov bizim için şiir yazmış. Böylesine samimi bir ortamda olmak bizleri duygulandırıyor.

Tarih İlimleri Doktoru Latife Memmedova aynı zamanda Mirze Şefi Vazeh adına Kütüphane direktörü, programın giriş konuşmasını, büyük bir heyecan ve coşkuyla gerçekleştirdi. Büyük gayretler göstererek, fedakârlıklarla organizasyonları hazırlayan, her anlamda örnek bir çalışkanlıkla üstün bir performans sergileyen Latife Hanım kısa ve özlü giriş konuşmasında; Bahtiyar Vahapzade’nin rüyalarının, tüm mücadelesinin gerçek olduğundan, Azerbaycan halkının özgürce artık yaşayabildiğinden bahsetti. Vatan ve halk şairi olarak Bahtiyar Vahapzade’nin halkına yol gösterdiğini ifade etti sanatıyla, şiiriyle, tiyatro eserleriyle…

Resim11-1

Akademisyenlerden Esmira Fuad; Azerbaycan Edebiyatı alanında önemli konularda doktora çalışmaları yapmış önemli bir akademisyen. Bahtiyar Vahapzade’nin zorlu mücadele zamanlarında, özgürlükler için, halkın şahlanışına, halkın bilinçlenmesine katkı sağlayan büyük bir halk şairi olduğundan bahsetti.

Daha sonra söz alan yine Azerbaycan’ın önemli akademisyenlerinden, Türkiye Üniversitelerinde de dersler vermiş olan, Prof. Dr. Yegane İsmayilova 1990 yıllarında Azerbaycan halkının başına gelen büyük felaketlerde şiirleriyle halkı bilinçlendirdiğini, yüreklendirdiği ifade ederek Bahtiyar Vahapzade’den anlamlı şiirler okudu.

Önemli akademisyenlerin konuşma yaptığı manidar anma toplantısında gençler ve çocuklar büyük bir coşkuyla şiirler okudular, şarkılar söylediler Azerbaycan aşkına.

Şair, Zenfira Nusalova güzel hitabeti ve coşkulu seslenişi ile şiirler okudu. Salonda duygulu anlar yaşandı.

Ses sanatçısı Maya Hanım, Çanakkale Savaşı’nda şehit olan erler için marş seslendirdi. Salon “Çanakkale Muzaffer” söyleyen bu güzel hanımefendiyi ayakta alkışladı.

Süheyla Karaca Hanönü’de duygulu, anlamlı bir konuşma gerçekleştirdi. Onun konuşmasından etkilenenler, duygulanıp ağlayanlar oldu.

Konuşmamda Halk Şairi Bahtiyar Vahapzade’nin Mehmet Akif Ersoy gibi Kurtuluş Savaşı’nda nasıl ki halkı için mücadele etmişse onun da kendi halkı için büyük mücadeleler verdiğinden, aynı zamanda duyarlı kalemi, naif yüreği ile tabiatı, insanı konu alan şiirler yazdığından, anne sevgisine dair şiirlerinden bahsettim.

Azerbaycan’da gençler ve çocuklar yaşlarının üstünde olgunluğa ve samimiyete sahipler. Yetişkinler çocuklara ve gençlere büyük saygı duyuyorlar. Büyük önem gösteriyorlar.

Azerbaycan Büyükelçimiz Birol Akgün Beyi ve eşi Zühre Hanımı büyükelçilik binasında, akademisyen dostlarımızla ziyaret etmek nasip oldu. Kendisine bir İstanbul tablosu ve kitaplarımdan takdim ettim. Yazar ve akademisyen arkadaşlar da kendi kitaplarını takdim ettiler. Güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Bizleri büyük bir misafirperverlikle ağırlayan kıymetli büyükelçimize ve kıymetli eşine şükranlarımızı sunuyoruz.

 Resim15

ŞEKİ’DE HAYDAR ALİYEV MERKEZİNDE VE PEDOGOJİ ÜNİVERSİTESİNDE BAHTİYAR VAHAPZADE KONGRESİ

Bakü, sahranın ortasında yer yer yatay mimarinin, merkeze doğru ise modern mimarinin hakim olduğu kadim yapıları barındıran bir şehir. Paris’in mimarisine benzeyen geniş caddelerini kenarındaki beyaz mermer tarihi yapıları ile görenleri büyülüyor. Sıcak ama terletmeyen bir iklimi var.

Bakü’den Şeki’ye dağların arasındaki yollardan, yemyeşil ovaları seyrederek, ırmakların çağıltısını duyarak, bazen de koyun sürülerini yara yara gidiyoruz. Bizi Şeki’ye, Prof Dr. Yegâne Hanım ve Felsefe Doktoru eşi kıymetli büyüğümüz Prof. Dr. Dilgem Bey götürüyorlar kendi arabalarıyla. Nezaketleri, bilge konuşmaları ile saateler süren yolculuğumuz nasıl geçiyor anlamıyoruz. Ortak o kadar çok konuşulacak konu var ki engin bilgi birikimleri ve tecrübeleri ile hocalarımızın sohbetiyle mest oluyoruz.

Şeki yüksek, yemyeşil Kafkas Dağları’nın arasında cennetten bir şehir. Karadeniz’in dağlarını andırsa da biraz Bursa, biraz Bolu… Daha çok Bolu dağlarının arasındaki kasabalar gibi. Ama bozulmamış kadim taş mimarisi ile büyüleyen bir manzarası var. Şeki’de anlatılacak çok mekân var ama yerim dar olduğu için yazamıyorum. Han Sarayları, müzeler, kervansarayların bulunduğu eşsiz mimarisi ile adeta bizi büyülüyor. Serin bir iklimi var. Dağlarında dumanlar geziniyor. Bir an kendimi köyümde, köyümün dumanlı dağlarının yamacında sanıyorum otel odasından eşsiz manzarasına bakarken. Yalnız bu güzel tarihi şehre de yakışan, yeşillikler içinde yer alan eşsiz güzellikteki köylere de yakışacak olan inancın ve İslam medeniyetinin sembolü camileri arıyor gözlerim, ne yazık fazla cami yok. Kalem kalem minareleri ile gökyüzüne uzanan ve şehri güzelleştiren İslam Mimarisinin en belirgin ibadethaneleri camiler, şehirlerde ve köylerde pek yok.  Sovyet rejimi bir silindir gibi geçmiş Azerbaycan’ın üzerinden, manevi yapıların olmaması da bu sebepten.

Resim8-3

Ulu mabetler sayılı, camiler fazla yok, ama gönüllerdeki inancı, kardeşliği, dostluğu yok edememişler. Yüreklerinde bir muska gibi taşıyorlar vatan sevgisini, millet sevgisini, kahramanlarını, şairlerini, önden gidenleri, yol açanları, yol olanları. Bu derin vatan sevgisi ve aşkı bu güzel milleti ayakta tutuyor. Yol boyunca şehitlerin resimlerini görüyoruz, duygulanmamak mümkün değil. Yolumuzun üzerindeki Türk Şehitliği’ne uğruyoruz dualar ediyoruz. Vahapzade’nin duygulu mısraları yüreklerimize tercüman oluyor:

“Yolun kenarında tenha bir mezar / Üstünde ne adı, ne soyadı var

   Ey yolcu, maşını eyle bir yerde, / Sor kimdir yatan tenha kabirde

   O bir Türk zabiti, kahraman, metin! / Doğma gardaşına yardıma geldi

    Çılgına tutulan milletimizin / Haçlı Savaşına yardıma geldi

    Yolcu, maşını bu yerde eğle /O mezar önünde sen tazim eyle

     Secde ol, dua ver onun ruhuna / Ayak bastığın yer borçludur ona” (Bahtiyar Vahapzade)

21 Haziran, saat 12 de, Şeki Haydar Aliyev Merkezinde  Uluslararası Mahmut Kaşgari Vakfı ile Azerbaycan Devlet Pedogoji Üniversitesi’nin beraber düzenlediği ve yaklaşık 400 akademisyenin katıldığı Uluslararası Kongre’de akademisyenler konuşmalarını gerçekleştirdi. Süheyla Hanönü’nün konuşması, okuduğu “Tenha Mezar” şiiri büyük ilgi gördü.

Şeki tarihi şehir dokusu, bozulmamış taş kadim mimarisi ile bana Bosna’nın Ortaçağ Köyü Poçitelli’yi hatırlattı. Bahtiyar Vahapzade’nin manevi oğlu, ev müzesinin direktörü ve program yapımcısı Elşan Zekeriyebeyli ile Şeki Saray Otel’de televizyon çekimlerine katıldık. Halk şairi Bahtiyar Vahapzade ile ilgili bereketli, güzel sohbetler gerçekleştirdik.

Resim 5-1

Bahtiyar Vahapzade’nin müzeye dönmüş evinin bahçesi adeta cennetten bir köşe gibi bizleri karşıladı… Anlatılmaz güzelliği ile konukları büyüleyen doğduğu evde de programlar oldu, konuşmalar gerçekleşti. Semaver çayının lezzetine, dostluğun, kardeşliğin muhabbeti karıştı. Bahçenin ortasındaki havuzun dinlendiren sesi, kokulu rengarenk çiçekler, güllerin rayihası ile bambaşka bir dünyada, adeta dünyadan kopmuş, cennet diyarlarında bir diyarda gibi etkilendik büyülendik. Oradan ayrılmak çok zor oldu. Büyük şairin doğduğu ev, şair yüreğine dökülen naif mısralar, bu güzel bahçede çocukluğunda yüreğine mayalanmıştı onu da anlamış olduk.

  “Senin göz yaşlarınla yıkandı ruhum,

  Senin dualarınla aydınlık buldum.”

Bahtiyar Vahapzade annesine olan derin bağlılığı, hasreti, özlemi anlatır şiirlerinde. İnanmış bir şair duyarlılığıyla atasına, ceddine, anasına bağlı bir şairdir o. Anasının dualarının onu koruduğuna inanır. Her mısrası vatana duyduğu aşkı, vatan hasretini, özgürlük aşkını anlatırken yıllar süren özgürlük mücadelesini okuruz satırlarında. 1960’lı yıllarda başlayan özgürlük hareketinin öncülerindendir. Kalemi inanmış, direnç yüklü, acılı coğrafyada, milletinin talihsizliğini, yaşadığı yıkımı “Gülistan” şiiriyle satırlara döker. İnandığı gibi yazan şair hiçbir zaman yılmaz ve özgürlük şiirleri yaşadığı coğrafyanın sınırlarını aşar. Rejimin baskısına, ambargosuna rağmen onun yüreğinden bir çağlayan gibi dökülen mısralar halkını heyecana ve coşkuya sürükler. Yazdıklarıyla halkının acılarına, özlemlerine, içinde bulundukları felaketlere tercüman olur.

Büyük şair takip ettiği geleneğin izinde temiz bir Azerbeycan Türkçesi ile şiirlerini kaleme alır. Onun eserleri halkının yüreğinde öylesine yer etmiştir ki; Azerbaycan'da İstiklal Şairi, Halk Şairi adıyla anılır. 1995 yılında Azerbaycan özgürlük mücadelesindeki hizmetlerinden dolayı İstiklal nişanı ile ödüllendirilmiştir. Yazdığı şiirler bir dua, bir nida gibi yükselir ve asırlar sonrasına seslenen bir duyarlılıkla yazılmıştır. Öyle ki Bahtiyar Vahapzade ülkesinin özgürlük nişanesi gibi halkının her daim gönlünde yer etmiştir. Vatanına milletine her anlamda hizmet etmeyi bir görev bilen büyük şair Vahabzade 1980-2000 yılları arasında 5 defa milletvekili seçilerek parlamentoda yer almıştır. 2002 yılında kendisine “Benim Garibim” isimli kitabına istinaden Romanya Kültür Bakanlığı tarafından Komutan Madalyası verilmiştir.

Yürekli, vatanına, özüne, doğup büyüdüğü coğrafyaya bağlı bir şairin dizelerinde bir evladın özlemi, bir annenin eşsiz metaneti ve sabrı, tevekkülü ve halkının çektiği hasretler vardır.

Bahtiyar Vahapzade, sadece şiir yazmadı; edebiyatla iştigal etmedi. O yazdıkları eserlerle milletinin sesi oldu, vicdanı oldu. Zorlu bir coğrafyada, yeri geldi esaret altında, özgürlüğü elinden alınmış, dili elinden alınmış halkının öz evladı olarak dirençle davasını, milletinin inancını ve bağlılığını, vatan aşkını mısralarına taşıdı ve o vatanının öz evladı oldu.

Bugün büyük şair Vahapzade’yi anarken aynı zamanda aziz ve yürekli bir milleti, arı duru bir dili, teslim, inanmış, dualara ram olmuş yüreğiyle inançlı bir şairi de anmış oluyoruz.

Bahtiyar Vahapzade, Azerbaycan’ın yetiştirdiği onurlu, mücadeleci yüce sanatçılardan birisidir. Onun şiirlerinde vatan, hürriyet aşkı vardır, özgürlüğe hasret vardır. Ama en çok da sevginin, sabrın, yürek sıcaklığının timsali olan ana vardır… Yani ilk sığınak, özlü, sımsıcak dualarla kuşatıp saran ana vardır.

Kıymetli şairimizin ruhu şad olsun. Eserleriyle, mısralarıyla, fikirleriyle her zaman aramızda yaşamaya devam edecektir. Rahmetle duayla büyük vatan şairimize…

Şair Vagif Aslan’nın 75. Yıl Jübilesi

Şair Vagif Aslan modern Azerbaycan Edebiyatı’nın önemli şairlerinden. Bahtiyar Vahapzade’nin izini süren kıymetli bir sanatçı, bilim ve kalem adamı...

24 Haziran Salı günü, Bakü’de Uluslarası Mahmut Kaşgari Vakfının organizatörlüğü ile Milli Bilimler  Akademisi’nde kıymetli akademisyen hocaların katılımı ile adeta bir sanat şölenine dönen bir anma gerçekleşti. Türkiye Büyük Elçisi, Prof. Dr. Birol Akgün, Vakıf Aslan’a “Türk Dünyası Alimler Akademisi’nin Fahri Profesörü” olarak diplomasını takdim etti, cübbesini giydirdi. Programda Akademisyen İsa Habibbeyli, önemli şairlerden Seyran Sehavet, Prof. Dr. Yegane İsmayılova, Prof.dr. İsmayıl Aliyev ve pek çok akademisyen konuşmalar gerçekleştirdiler. Süheyla Karaca Hanönü de kısa bir konuşma yaparak kitabını takdim etti. Bendeniz de kısa ve özlü bir konuşma yaparak tablomu kıymetli şaire takdim ettim. Pedagog Zenfira Nusalova Vagif Aslan’ın “Sen Ne Kadar Güzelsin” şiirini büyük bir coşku ve heyecanla okudu. Genç müzisyenler şarkılarını icra ettiler. Rektör Prof.Dr. Ismayıl Aliyev bizlerle sohbet etti, misafirperliğinden derinden etkilendik.

Şair Vagif Aslan’nın 75. Yıl Jübilesi dolayısıyla yayımlanan “Ruhlarla Danışan Adam” kitabı, neşredilmesinde büyük katkılar sağlayan, öncülük yapan Milletvekili Cevanşir Fevziyev’in giriş yazısıyla başlıyor ve şair hakkında pek çok önemli şair ve akademisyenin yazısı yer alıyor.

Programda önemli bir sürpriz kitap daha takdim edildi. Milletvekili Cevanşir Fevziyev’in katkıları ile Kadir Hüseynov’un “Benim dünyam” şiir kitabı, genç araştırmacı yazar Tural Adışirinin ilmi makaleler kitabı kendilerine takdim edildi. Naif, vatan sevdalısı şair, genç akademisyen, tüm salon duygulu anlar yaşadı. Bizim için de şiirler yazar kıymetli büyüğümüze teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bir rüya gibi geçen Azerbaycan ziyaretimizden geriye güzel anılar bırakarak vatana döndük. Bizi bağrına basan tüm dostlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Sanata ve sanatçıya büyük değer ve destek veren, Türk dünyasına büyük fedakarlıkla önemli katkılar sağlayan gönül insanı, vatansever, Bahtiyar Vahapzade gibi kıymetli bir şairin 100. Yıldönümü vesilesiyle yapılan uluslararası kongre ve programlara bizi davet eden vakıf insanı, önemli organizasyonlara imza atan Uluslararası Mahmut Kaşgari Vakfı ve Azerbaycan Kuzey Kıbrıs Parlametolararası Dostluk Grubu Başkanı Milletvekili Cavanşir Fevziyev’e, Mahmut Kaşgari Vakfının işlerini büyük bir gayret, azim ve fedakarlıkla yürüten kıymetli kardeşim genç akademisyen, büyük organizatör, çalışkanlığı ve özverisi ile bizleri büyüleyen Hayale Zarrabgızı’ya şükranlarımızı sunuyoruz. Bizleri hediyeleri ile mesrur eyleyen Latife Memmedova’ya, bizleri Bakü’den Şeki’ye arabalarıyla götüren akademisyen hocalarımız Felsefe ilimleri doktoru Prof. Dr. Dilgem Bey ve Prof.dr. Yagane İsmayılovaya, bizi en güzel sofralarda ağırlayan güzel pedagog Zenfira Nusalova’ya, bizi Şeki’de en güzel şekilde gezdirip ilgilenen kardeşlerim Turan Salam ve Hagani Hidayetov’a ve bizleri eşsiz misafirlikleri ile bağırlarına basan tüm akademisyen dostlarımıza, Azarbeycan halkına sonsuz teşekkürlerimizle şükranlarımızı sunuyoruz…

Whatsapp Image 2025 06 30 At 4.05.05 Pm

Whatsapp Image 2025 06 30 At 4.05.05 Pm (1)

Whatsapp Image 2025 06 30 At 4.05.05 Pm (3)

Whatsapp Image 2025 06 30 At 4.05.05 Pm (4)

Whatsapp Image 2025 06 30 At 4.05.05 Pm (5)