Geçtiğimiz hafta Ankara’dan Diyarbakır’a uçuşum vardı. Esenboğa havalimanında check-in işlemlerimi yapıp valizimi teslime ettikten sonra uçağa biniş yapacağımız kapının önündeki bekleme salonuna yöneldim. Uçuş saatimiz olan 19:40’ı beklerken, uçuşa az bir süre kala uçağımızın rötar yaptığı ve saat 20:00’a uçuşumuzun ertelendiği duyuruldu. Bekleme salonunda Ak Parti il başkanı ve başka siyasi partinin 4 ilçe belediye başkanı, eğitim yöneticiliği yapmış önemli kişiler gibi tanıdık simalar da vardı. Saatler 20:00’a yaklaşır iken bir ertelemenin daha yapıldığı ve uçuşumuzun 20:25’e alındığı duyuruldu. Çaresizce beklemekten başka yapacak bir şey yoktu.

Yaklaşık 45 dakikalık bir rötar yapılacaktı ki saatler 20:25’i gösterir iken Ankara-Diyarbakır uçuşumuzun herhangi bir gerekçesi söylenmeden “iptal edildiği” duyuruldu. Herkes panikledi. Gecenin bu saatinde ne yapılabilir nereye gidilebilirdik? Ertesi gün mesaisi, başka iş yerinde randevusu, hastası, bebeği, çoluk çocuğu, memleket özlemi çeken, memlekette bekleyeni olanlar vardı. Haklı olarak herkes gerildi. Üstelik uçuşun iptal nedeni de söylenmemişti. Neyse ki yetkili biri Diyarbakır’daki pistte çatlak olduğu ve güvenlik amaçlı Diyarbakır Havaalanına iniş yapılamayacağını söyledi.

Çaresizce herkes beklemekte iken yetkililer gelip bir alt kata inerek valizlerimizi almamızı ve Ajet Destek Noktası’na yönelmemizi söyledi. Oraya geçtiğimizde bir başka yetkili yeni bir planlama yapıldığı sabah 08:00’a ek sefer konulduğu ve otobüslerle alınıp otele yerleştirileceği, akşam yemeği verileceği ve tüm mağduriyetin Ajet tarafından karşılanacağını söyleyince Destek Noktasında ki yetkililer ile vatandaşlar arasındaki gerginlik son buldu. Herkes valizleri ile birlikte Ajet’in ayarladığı araçlara bindirilerek otele götürüldü. Hem de yaklaşık 150-200 kişi. Doğrusunu söylemek gerekir ise ben de dahil pek çok kişi götürüleceğimiz otelin imkanlarının kısıtlı ve uzak olacağını düşünür iken Esenboğa Havalimanına çok yakın mesafede olan bir otele birkaç dakika sonra vardığımızda herkesin yüzündeki gerginlik bir nebze de olsa gitmişti. Önce güzel bir akşam yemeği ikram edildi ardından isteyen tek kişilik isteyen aile durumuna göre birlikte kalabileceği odalara yerleştirildi. Sabah 5:30 gibi otel yetkilileri tarafından uyandırıldık ve erkenden de güzel bir açık büfe kahvaltıya davet edildik. Kahvaltı sonrası aynı araçlarla otelden alınıp tekrar havalimanına götürüldük. Havalimanına vardığımızda saat 06:38’i gösteriyordu. Tekrardan check-in işlemleri ve valiz teslimi sonrası uçağa bineceğimiz kapıya yöneldik. Vakit geldiğinde uçağa alındık.

Herkeste bir ferahlık ve Diyarbakır’a uçacak olmanın yorgunluğu durur iken saat 08:00’a 2-3 dakika kala bir anons duyuldu uçağın içinden “Değerli yolcular. Kaptanınız konuşuyor. Lütfen el bagajlarınızı alıp uçağı boşaltınız. Uçaktan çıktığınızda dışarıda size gerekli açıklamalar yapılacaktır”. Şaka gibi. Bu bir oyalama mı, uçuş mu iptal oldu ne? gibi tedirgin düşünceler, gerginlikler, stres, tartışmalar… Neden iniyoruz, yine mi uçuşumuz iptal olacak, nedir bu çektiğimiz vs. gibi sorular havada uçuşuyordu ki, indiğimizde yetkililer gerekli açıklamayı şu şekilde yaptı “Arkadaşlar uçakta bomba olduğuna dair ihbar yapılmış durumda. Uluslararası sivil havacılık kuralları gereği uçak ve valizleriniz arandıktan sonra, yani her şeyden önce en çok önemsediğimiz şey olan sizlerin can güvenliğini sağladıktan sonra sizleri tekrar uçağa alacağız” denildi.

Uçağa bindiğimiz kapıda, yani ikinci katta bekler iken, uçak boşaltıldıktan hemen 3-4 dakika sonra yeni bir anons yapıldı “Diyarbakır uçuşunun değerli yolcuları. Uçağınız değişmiştir. Lütfen bir alt kata 305 No’lu kapıya geçiniz.” Herkes “rezalet, pes doğrusu, olmaz o kadar da” gibi gerginlik ve öfkeden söylense de yapılanların kasıtlı olmadığı can güvenliği nedeni ile yapıldığını da biliyordu. Yorgunluktandı tüm tepkiler.

Alt kata 305 No’lu kapının bulunduğu yere bekleme salonuna indiğimizde yetkililer sağ olsunlar ikramda bulunacaklarını söyleyerek ortamı yumuşatmaya çalıştılar ve birkaç dakika sonra sandviç ve meyve suları ikram edildi. Ardından da sıcak çay ve soğuk su ikramında bulunuldu. O sırada uçak ve valizler hem detektörlerle hem de bomba tespit eden eğitilmiş köpekler ile arandı. Bomba ihbarı yapıldığı sırada uçakta bulunan 3 şüpheli de polisler tarafından götürüldü. Akıbetleri ne oldu bilemiyorum ama Ajet’in can güvenliği için yaptığı adımlar doğru olandı.

Ajet’in böyle bir krizi büyük oranda profesyonel şekilde yönettiğini söylemek mümkün. Ama herkesin aklında kalan soru işareti ise şu: “Gerçekten pistte çatlak var mıydı?” Ajet bunu da yolculara attığı SMS’ye ekleyip görüntü olarak gösterebilir ya da e-mail adreslerine gönderip şüpheleri ortadan kaldırabilir miydi, bilemiyorum.

Tüm işlemler sonrası 10:15’de uçan uçağımız nihayetinde 11:50’de Diyarbakır’a güvenli bir şekilde iniş yaptı. Geç de olsa güç de olsa her şey güvenli bir şekilde ve Ajet’in konaklama, yemek, ikram gibi hizmetleri sonrasında nihayetinde gerçekleşmişti. Ben de dahil tüm yolcular istemeden de olsa bu vesile ile heybelerine yeni bir deneyim ve tecrübe eklemiş oldu.