Ekim sonu Fas seyahatimizden önce şu soruya muhatap olsaydım, cevabım olumsuz olurdu.
“Emir Abdulkerim el-Hattabi diye birini duydun mu?”
İslam dünyasına ve İslami direniş hareketlerine duyarlı biri olarak maalesef bu ismi duymamıştım… Fas seyahatimizde rehberimizin anlatımı ile bilgi sahibi oldum ve çok etkilendim. Böylesi güçlü ve onurlu bir şahsiyetten nasıl haberimiz olmaz diye kendimi kınadım ve merakım arttı.
Türkçe kaynaklarda yeterli bilgiye ulaşmak mümkün değildi…
Ne yazık ki kendi coğrafyamızda bilinmeyen ya da içimizdeki sömürgeci işbirlikçiler tarafından unutturulan bu tarihi kahramanların destansı direnişleri Batılı kaynaklarda daha fazla yer bulmuş ve yankı uyandırmıştır...
Değerli araştırmacı-yazar Kudbeddin Gök kardeşimizin “İlk Gerilla – Emir Abdulkerim el-Hattabi” isimli kitap çalışması yayınlanmamış olsaydı yine onu yeterince tanıma imkânımız olmayacaktı...
Emir Abdulkerim öylesine güçlü bir karakter ki onu sadece dostlarının dilinden değil, düşmanlarının ifadelerinden takip etsek gerçeklerle yüzleşmemiz için yeterli olacaktır…
Fas’ın bağımsızlık mücadelesinde ortaya koyduğu muhteşem direniş, dünyadaki tüm kurtuluş hareketlerinin ilham kaynağı olmuştur...
Çöl Aslanı, Ömer Muhtar’ı bir film üzerinden tanıyan bizler, Rif Aslanı Abdulkerim’i tanımaktan mahrum kalmışız...
Kadılık cübbesini çıkarıp, direniş sancağını açan... Adeta direniş öğretisinin, gerilla savaşının kitabını yazan, sömürgeci güçlerle mücadelenin duayeni El-Hattabi, kendisinden sonraki tüm bağımsızlık hareketlerinin öğretmeni olmuştur...
4 bin kişilik mücahidi ile 25 bin kişilik İspanyol ordusunu Enval’de diz çöktürmüş, tarumar etmiştir... Perişan kalan İspanyol sömürge ordusu, Fransa ile ortak hareket etmek zorunda kalmıştır... Buna rağmen yüzyılın direniş destanını yazmış, Bağımsız Rif Cumhuriyetini kurmuş, Cumhurbaşkanı olmuştur... O sürekli birbiri ile çatışan Berberi kabilelerin birlikteliğini sağlamış ve oradan bir devlet çıkarmayı başarmıştır...
O sömürgecilerin korkulu rüyası, özgürlük hareketlerinin esin kaynağı, Mağrib’in efsanevi lideriydi...
O başarı ile büyüklenmedi... Güç zehirlenmesine yakalanmadı... Tevazu, takva ve cihad ruhu ile yoğrulmuş kişiliği yorulmak nedir, bilmiyordu... Ve şöyle diyordu:
“Ortada bir başarı ve başarısızlık yoktur. Bir zafer ve yenilgi de yoktur. Sadece tek bir şey vardır; o da GÖREV.”
İşte hayata Müslümanca bakış ve sorumluluk bilinci...
“La ğalibe illallah / Allah’tan başka galip yoktur.” şiarı ile savaşım veriyordu...
Mucizevi bir mücadele ile, Birleşik İspanya-Fransa’nın 500 bin kişilik işgal ordusuna karşı ölümüne meydan okudular... Tonlarca kimyasal gaza maruz kaldılar... Onurları ile, başları dik direndiler... Ve sonunda Emir Abdulkerim el-Hattabi esir düştü... Sürgün günleri başladı... Hint Okyanusunda Reunion adasında yirmi yılı aşkın bir süre çileli bir hayatı oldu... Daha sonra sürgünden nakledilirken firar etti, Mısır’a sığındı...
Emir Abdulkerim Fas’ın görünürde bağımsızlığını kazandığını, gerçekte ise hakiki anlamda bağımsız olmadığını düşündüğü için Fas’a dönme teklifini reddetti...
Mısır’da Hasan el-Benna ile görüştü... Onun şehadeti el-Hattabi’yi çok sarstı:
“Onun katlinden dolayı Mısır’a ve Mısırlıların başına geleceklere eyvahlar olsun.” dedi.
6 Şubat 1963 günü Kahire’de 80 yaşında özgürlük için atan kalbi durdu... İmamı Şafii’nin mezarının yanına defnedildi...
Şimdi el-Hattabi’yi onu tanıyanların cümlelerinden takip edelim:
“Zira o, Allah’ın vergisi askeri dehası, olağanüstü yeteneği ve benzersiz stratejik zekasıyla İspanya ve Fransa’ya yıkıcı darbeler indirmiştir.” (Emir Şekip Arslan)
“Abdulkerim el-Hattabi, halkın kurtuluş savaşının tam olarak ne olduğunu öğrendiğim en önemli ilham kaynaklarımdan birisidir.” (Mao Zedong)
“Abdulkerim gençliğimizi sarsan idealdi.” (Louis Aragon)
“Rif deneyimi, küçük bir halkın büyük bir orduyu yenebileceğini göstermiştir. Rifliler gerçekten dünyanın direniş öğretmenleri olarak anılmayı hak ediyor.” (Ho Chi Minh)
“Abdulkerim, sömürgeciliğe karşı direnişin ilk öğretmeniydi.” (Che Guevara)
“Müslüman Kardeşler ve Mısır halkı adına, size en güzel selamlarımı, en iyi dileklerimi ve en içten takdir hürmetlerimi sunuyorum. Allah’tan büyük İslam vatanına özgürlük ve bağımsızlık vermesini diliyorum.” (Hasan el-Benna)
Duam o ki, ümmet olarak hafızamıza ve irademize sahip çıkmayı Rabbim nasip buyursun...