We Are Social ve Hootsuite'in birlikte yayımladığı 2020 Türkiye Dijital Raporu yine dikkat çekici bilgileri bünyesinde barındırıyor.
We Are Social ve Hootsuite’in birlikte yayımladığı 2020 Türkiye Dijital Raporu yine dikkat çekici bilgileri bünyesinde barındırıyor. Türkiye’de 54 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Bu değer, toplam nüfusun %64’üne tekabül ediyor. Koronavirüs salgını döneminde de görüleceği üzere sosyal medyanın derin etkisi ve gücü iç çatışma ve kutuplaşmalara da sebebiyet vermektedir. Özellikle toplumun hassas olduğu noktalara yönelik manipülatif içerikler ve paylaşımlarda bulunmak sanal ortamda çatışma zemini oluşturmakta ve bu durum reel hayata da kaymaktadır. Sahte hesapların, trollerin devreye girmesi, görsellerin ve içeriklerin montajlanması da halkla devleti karşı karşıya getirmektedir. Bu sorun sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın sorunudur. Sahte içeriklerle tüm dünya mücadele etmektedir.
Sosyal medya bilinçaltına hükmeder mi?
Sosyal medyanın kontrolsüz ve denetimsiz yapısı, güvensiz bir ortama sebebiyet vermektedir. Gerçek ortaya çıksa bile algı oluşturulduğu için, bu algının kırılması oldukça zordur. Eleştirelliğin yitirilmesi ve siyasi görüşe uygun olan her şeye inanılması ise toplumsal kaosu ve kargaşayı tetiklemektedir. Vatandaşların sosyal medya aracılığıyla devletine olan inancının ve güveninin kaybolması asıl hedeflenendir. Kutuplaştırılan vatandaşların bilinçaltına hükmedilmesi çok daha kolaydır.
Sosyal medya, ülkelerin orduları tarafından psikolojik operasyonlar, propaganda ve anlık bilgi aktarımı için yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Nasıl mı? Öncelikle kamuoyu askeri operasyona hazırlanıyor. Burada sosyal medyanın etkisi oldukça büyük oluyor. Zira sosyal medya aracılığıyla sınırlar ortadan kalktığı için ulaşım çok daha kolay ve etkili bir hal alıyor. Özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın psikolojik üstünlük kurmak için sosyal medyayı faal bir şekilde kullandığını söyleyebilmek mümkündür. Çünkü sosyal medya kitleleri istediği gibi yönlendirebilmekte ve manipüle edebilmektedir. Zira gelişmiş ülkelerin orduları savaşa hazırlık açısından psikolojik olarak üstünlük kurmak ve kamuoyunun desteğini alabilmek için sosyal medyayı adeta bir silah gibi kullanmaktadır.
Sosyal medya istihbarat aracıdır!
Sosyal medyada veriler ve paylaşımlar üzerinden siber istihbarat faaliyetleri yürütmek ve takip gerçekleştirebilmek mümkündür. Sir David Omand, Jamie Bartlett ve Carl Miller’in 2012 yılında ortaklaşa yayınlamış oldukları “Sosyal Medya İstihbaratına Giriş” isimli çalışma bu noktada oldukça dikkat çekicidir. Sosyal medyada toplanan verilerin ölçülmesi ve analiz edilmesi oldukça kolaydır. Günümüzde büyük verinin varlığı düşünüldüğünde sosyal medya üzerinden hareketlilikleri takip ederek bir bölgede çatışma çıkacağını ya da çıkarılacağını veya bir bölgeye müdahale edilebileceğini öngörebilmek mümkündür.
Sosyal medyaya karşı dijital okuryazarlık şart!
Arap Baharı sosyal medyanın etkisini ve gücünü tüm dünya genelinde gözler önüne sermişti. Zira devletler sosyal medyadaki gündemi organize edebilmek ve belirlemek için trol olarak ifade edilen hesaplara başvurmaktadır. Troller genelde sanal ortamda münakaşa çıkarmayı, yalan içerikler paylaşmayı amaçlamaktadır. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yılın Ekim ayında Facebook, Türkiye’yi de eleştiren Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Nijerya kaynaklı 200'den fazla hesabı, sayfayı ve grubu kapattığını açıklamıştı. Bu tür hesaplardan İran ve Katar gibi ülkelere yönelik olarak da kara propaganda ve psikolojik operasyon gerçekleştirilmekteydi. Facebook yetkilisi David Agranovich ise Ortadoğu ve Afrika’da sahte hesapların ve sayfaların bu nedenle kapatıldığını belirtmişti. Kısacası sosyal medya günümüzde etkin bir silah olarak kullanılıyor. Ülkeler adeta sanal ortamda bir savaş içerisinde… İşte bu noktada dijital okuryazarlık büyük önem arz ediyor.