Türkiye uzun yıllardır büyük dosyalarla sınanıyor:
Terörün tamamen bitirilmesi, iç barışın tahkimi, bölgesel tehditlerin bertaraf edilmesi, yeni anayasa tartışmaları, devletin kurumsal dönüşümü ve toplumsal huzurun kalıcı bir zemine oturtulması…
Bu kadar ağır ve tarihî bir yük omuzlardayken, siyasetin bir kesiminde giderek belirginleşen bir tavır dikkat çekiyor: tatlısu siyasetçiliği.
Bu kavram, siyasette net pozisyon almayan, risk üstlenmeyen, kritik süreçleri uzaktan izleyip sadece yorumlamakla yetinen, ama hiçbir sorumluluğun ağırlığını taşımak istemeyen bir üslubu tanımlar. Tatlısu siyasetçisi, rüzgârın yönüne göre konuşur; gücünü milletten değil, konfor alanından alır.
Son günlerde “Terörsüz Türkiye Komisyonu” etrafındaki tartışmalar, bu üslubun ne olduğunu tüm açıklığıyla ortaya koydu.
Devlet Büyük Bir Eşiğe Gelmişken…
Komisyonun kurulma amacı nettir:
Kırk yılın kanıyla beslenen terörün tamamen tasfiyesi ve Türkiye’nin güvenlik denklemindeki en ağır dosyasının kapanması.
Bu bir meşruiyet tartışması değil, bir devlet aklı istişaresidir.
Öcalan’la görüşme dâhil tüm seçeneklerin masaya konması, sürecin ciddiyetini gösterir. Çünkü Türkiye uzun yıllar sonra ilk kez hem masada hem sahada aynı kararlılıkla ilerlemektedir.
Tam bu noktada CHP’nin tutumu, tatlısu siyasetçiliğinin bütün kodlarını yüzeye çıkardı.
Parti içinde “gidelim” diyenler de vardı, “gitmeyelim” diyenler de…
Fakat sonuçta yapılan tercih netti:
Heyete üye verilmeyecek, oylamaya katılınmayacaktı.
Bu bir duruş değil; bir geri çekilişti.
Bir sorumluluk değil; sorumluluktan kaçıştı.
Meclis Oylamasının Fotoğrafı
Türkiye’nin bir nesillik kaderini etkileyecek karar alınırken ortaya çıkan tablo çok şey anlatıyor:
• AKP – MHP – DEM: 30 EVET
Farklı siyasi geleneklerden gelseler de, üçü de bu ağır dosyayı üstlenme iradesi gösterdi.
• EMEP – TİP: 2 EVET
Küçük ama net bir duruş.
• DP – DSP – HÜDA PAR: 3 HAYIR
Farklı gerekçelerle de olsa süreçten uzak durma tercih edildi.
• YENİ YOL: 2 ÇEKİMSER
Tarihin hiçbir zaman hatırlamadığı gri bölge.
• CHP – YRP: 12 OY KULLANILMADI
En dikkat çekici boşluk.
Katılmamak, aslında sessiz bir “hayır”dır; mesele ağırlaşınca kenara çekilmenin siyasal ifadesidir.
Bu tablo, tatlısu siyasetçiliğinin en berrak hâlidir:
Zaman kritikleşince geri duran, süreç sonuçlanınca söz hakkı isteyen tavır.
Tarihin Nehri ve Kıyıda Bekleyenler
Bu coğrafyada devletin kaderi, çoğu zaman risk almaya cesaret eden liderlerle yazıldı.
Abdülhamid imparatorluğu tek başına taşırken,
Özal Türkiye’nin yönünü değiştirmek için tüm bedenini ortaya koyarken,
Erdoğan hem içeride hem dışarıda ülkenin yazgısını yeniden kurarken…
Hepsinin ortak özelliği şuydu:
Nehre girip akıntıyla boğuşmayı göze aldılar.
Tarih hep onları yazdı.
Kıyıda durup akıntıya nizam vermeye çalışanları değil.
Bugün Türkiye yeniden böyle bir eşikte.
Terörün tamamen bitmesi artık bir ihtimal değil, güçlü bir yakın gerçekliktir.
Bu kapı kapanırsa yeni nesiller umut kaybeder; açılırsa Türkiye yeni yüzyıla çok daha güçlü girer.
Ama tatlısu siyasetçiliği hâlâ süreci sosyal medyanın gündemiyle okuyor, devlet aklının ağır yükünü kavramıyor. Kıyıda bekleyip akıntının sesine yorum yapan siyasetçiler, nehri geçmeye niyet edenlerle aynı masaya oturmak istemiyor.
Kürtlerin Sessiz ve Derin Hafızası
Ben bu coğrafyanın çocuğuyum.
Bu toprakların acısını da, sabrını da bilirim.
Kürtlerin yüzyıllık yarası, bu süreçte atılan her adımı dikkatle izler.
Kürtler bilir ki: Barış, su gibidir; azizdir. Ama o suyu bulmak için akıl, adalet ve cesaret gerekir. Bugün devlet bu üçünü aynı anda kuşanmaya çalışıyor. Kürtlerin de Türklerin de yüreğinde birikmiş yarayı kapatmaya çalışıyor. Böyle bir dönemde tatlısu siyasetçiliği, sadece bir zafiyet değil; bu milletin umuduna haksızlıktır.
Tarih Nehri Geçenleri Yazar
Türkiye büyümek, huzura ermek, barışı kalıcı hale getirmek istiyorsa tatlısu kıyılarında siyaset yapanlarla bir yere varamaz.
Bu milletin hafızası güçlüdür.
Kim suya girdi, kim kıyıda kaldı, kim sorumluluk aldı, kim kaçtı…
Hepsini kaydeder.
Ve tarih, her zaman olduğu gibi, kıyıda bekleyenleri değil, nehri geçmeye çalışanları yazacaktır.