Aç milleti tok kılmak
Adem babamızdan bu yana İnsanoğlunun en temel ihtiyacı beslenmedir. Öyle ki Göktürk Yazıtları’nda Kül Tigin bile en veciz ifadesiyle “ aç milleti tok kıldım, çıplak milleti giydirdim “ diyerek konuyu özetlemiş ve siyaset dersi verircesine günümüz yöneticilerine bir yol haritası çizmiştir.
Ülkemizde de geniş bir tarım havzası var. Dönem dönem artan üretim artışları, nüfusa paralel bir gelişme kaydetmiş fakat hep özlenen seviyeye gelememiştir.
Evet küçümsenmeyecek başarılar elde edilmiştir lakin en ileri teknikler kullanmakta hep çağın gerisinde kalmışız.
Bundan dolayıdır ki köylümüz hep cefakar hep ezilen hep yoksul kalmıştır.
Oysa verimli arazilerimiz de var, bu işe gönül veren cefakar çiftçilerimiz de var. Çok değişik metotlar deneyerek üretim artmış lakin ülkemiz 15-20 milyon nüfus değil artık.
Üstelik turizm alanında gerçekleşen atılım ile her yıl 50 milyon misafir ağırlamak isteyen bir ülkeyiz, haliyle onlar da ek bir üretim yapmak demektir.
Ülkemizin en temel ekonomik sorunu malumunuz faiz üretim dengesinde yüksek maliyetlerdir. Bu sorun sanayinin de derdi.
Faizi liberal ekonomiler de belirleyen şey nedir peki ? Enflasyon.
Enflasyon faizi belirleyince yüksek faiz her kesimin kanseri oluyor. İşin tuhaf tarafı bizdeki enflasyonun temel kaynağı gıda kaynaklı.. İşin Türkçesi tarım ülkesinde ! gıda kaynaklı enflasyon her kesimi perişan ediyor.
En başta sanayiciyi Sonra çiftçiyi nihayet kamu maliyesinde Devletin borçlanma kalemindeki faiz yükünü büyük rakamlara yükseltmektedir.
Bu kısır döngü devam edip gitmekte, yoksul daha yoksul, Devlet daha çaresiz kalmaktadır. Bundan bir çıkış yok mu ?
Var elbette.. Ülkemiz cazip koşullarla uluslararası tarım işbirliğine gitmelidir. Öyle laf olsun diye değil.
Ciddi teşviklerle küresel tarım işbirliği teşvik edilmelidir. Örneğin Hollanda’ya biraz utanarak biraz imrenerek bakalım. Topu topu Konya kadar alanda bizim beş katımız tarımsal ihracatı var. Diliniz uçuklar tamı tamına 300 milyar dolar..
Çiftçilerin tamamına akaryakıt bir şekline sokulmalıdır. Bu sürdürülemez durum vatandaşın dolayısıyla üreticinin en büyük kamburudur. Girdilerden tavizsiz destek bekleyen bir işleyen Demir var buna pas vurdurmayalım.
Örneğini son seçimde gördüğümüz mutfaktaki yangın, ülkenin kaderini ne kadar etkileyebilmektedir. Hiç boşuna seçmene kızmayalım, biraz da kabahati kendimizde arayalım ; nerede yanlış yaptık ve ne yapmalıyız ?
Mutlaka Dünya ölçeğinde modern üretim teknikleri ile bu işi bizden daha iyi yapan kişi, kurum, kuruluşları ile diyalog kurmalıyız.. Gelen adama niye kazandın, kıskançlığı ile bakacaksak hiç çağırma daha iyi.. Elin oğlu kazanç olmazsa gelmez. Hem o kazansın hem sen..
Vel hasıl bükemeyeceğin eli öpeceksin demiş atalarımız, biz öpmeyeceksek de üretimin hatrına eyvallah demeliyiz.
Üretim birlikleri kur, ver adama.. Çiftçilerini 10-20-100 veya ne kadar arazisi var ise buluştur o şirketlerle gör bakalım üretim üç beş katına çıkıyor mu çıkmıyor mu ?
Algılarımızı kırıp ne zaman ki büyük hayaller peşinde koşarsak İşte o an zafere en yakın olduğumuz andır...
Allah’a emanet olunuz vesselam...