Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.88
Gram Altın
2433.46
BIST 100
9779.68
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Ocak 2021

Gençlik Siyaseti Baskılıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi (SP) Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk ile görüşmesinin ardından SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da her türlü görüşmeye “açık” olduğunu söyledi.

İttifakların seçim döneminde gündeme geleceğini söyleyen Karamollaoğlu’nun yaptığı; SP’nin “her ittifak” içinde yer alabileceği açıklaması dikkatlerden kaçmamalı.

Türkiye’nin sosyal dokusu dışarıdan bakınca “bütün” gibi görülse de esasında oldukça “renkli”...

SP’nin bu renklilikte dikkat çeken bir özgül ağırlığı olduğu aşikâr...

Millî değerlerin gelecek nesillere ulaşmasını sağlamak için hayata geçirilen Millî Türk Talebe Birliği (MTTB)’nden sonra Millî Görüş’ün kurduğu Millî Gençlik Vakfı (MGV) özgül ağırlığı olan bir yapı olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.

Siyasette varlık gösteren aynı zamanda gençlerin yaşamlarının içinde yer aldığı bunun gibi çok fazla oluşum yok.

Bu yapıların “kabul edilmiş değerler” üzerine oturtulması ve samimiyet göstermesi halk tarafından takdir görürse gelişme gösterme eğilimleri oluyor.

MTTB ve MGV’nin İslâmî ve Millî hassasiyeti olan gruplar için siyaseten bir çatı örgüt olduğu herkesin malumu...

Ulusal değerler üzerinden daha normatif bir çizgide kalmaya çalışan ve farklı fraksiyonlarda vücut bulan ulusalcı gençlik de benzer bir yapılanma ile devam ediyor.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’nin tabanını oluşturan Ülkücüler ise yıllara sari bir gençlik teşkilatı olarak varlık gösteriyor.

Siyasette ne yaşanırsa yaşansın, güçlü gençlik yapılanmaları olan teşkilatların yıkılması imkânsız.

Parti kapatmalar, seçimlerde baraj altında kalma ya da maddî imkânsızlıklar gibi nedenlerle dönem dönem oy oranlarında değişim olsa da vatandaşlarımızın kabul ettiği değerler üzerine bina edilmiş bir sistem ortaya koyan yapılar hayatta kalıyor.

İşte bu nedenle Millî Görüş camiası da gençlik yapılanması ile önemli bir yer tutuyor.

AK Parti kuruluşundan bu yana birçok büyük gençlik hareketini hayata geçirdi ve büyük kitlelere ulaştı.

Şüphesiz bu kendi içinde büyük bir başarı.

Ama MTTB, MGV, AGD, Ülkücüler, TGH ve Alperenler’in düşük sayıda üyelerle varlık göstermesine rağmen bugün bile karar vericiler üzerinde etkilerinin bulunması dikkate alınması gereken önemli bir olgu olarak değerlendirilmeli.

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile iki kutuplu siyasi bir yapıya doğru koşar adımlarla giden Türkiye siyaseti “tüm partilerin temsil edildiği bir Meclis”ile “ortak müşterekler üzerinde birleşilen bir Cumhurbaşkanı’nda uzlaşıldığı” bir düzene doğru hızla evriliyor.

Bu kaçınılmaz düzende seçim barajının sıfıra ya da benim teklifimdeki 0,5’e kadar düşürülmesinden başka çare yok.

Partilerin kendi siyasi kimliklerini korumaya devam ederken aynı zamanda “müşterek Cumhurbaşkanı” arayışlarına yönelmelerine fırsat verilmeli.

Aksi takdirde Türkiye için birçok büyük zorluğu içinde barındıran Parlamenter Sistem’in arzulanmasının önüne geçilemez.


ÇİN’İN ÇEVRELENMESİ


ABD’de işler iyice karışmaya başladı. ABD Başkanı Trump’ın ikinci azil talebinin de onaylanması gözleri son kararın verileceği senatoya çevirdi.

Senato’dan geçer geçmez, çok önemli değil.

Önemli olan ABD’nin artık gücünü yitirdiğinin farkına varması bence.

İçeride artan karışıklıklar ABD’nin gücünü tahkim edememesine verdiği reaksiyonlar aslında.

Yakın zamanda yargı kararlarıyla daha da sertleşmeye çalışan bir ABD görürsek hiç şaşırmayın.

Ama bunlar nafile, dünya bir dönüşüme girdi.

Çok taraflı bir dünya herkesin menfaatinedir.

Tabii ki Türkiye’nin büyük güçlerden biri olarak kabul edilmesi koşuluyla...

Çünkü...

Çin’in hızlı gidişini düşürmek için ABD’li Apple ile yakın zamana kadar büyük bir yarış içinde olduğu Güney Koreli Samsung’un Çin’in sesiz yükseliş içinde olduğu otonom araç geliştirme teknolojisinde ortaklığa girmesi Çin çephesinde büyük ses getirdi.

Kuzey Kore liderinin Trump ile kucaklaşmasına rağmen “ABD baş düşmanımız” açıklaması Çin’in reaksiyonu olarak görülmeli.

Şirketlerin rakip olmalarına rağmen Çin’e karşı birleşmesi “uygulanabiecek bir model” olarak ABD yönetimi tarafından da denenmeli.

ABD’nin Türkiye ile iş işbirliğini artırmaktan başka bir çaresi yok.