Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2401.47
BIST 100
10336.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 May 2023

​Güçlü ekonomi etkin dış politika

Tarih boyunca ekonomik ve siyasi faktörlerin birbirleri üzerinde karşılıklı etkileri olmuştur. Ancak Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte, ekonomik meseleler dünya politikasının merkezine yerleşti. İletişim ve taşımacılık maliyetlerinin düşmesi ve mesafe etkisinin azalmasıyla birlikte, dünyayı saran karşılıklı ekonomik ağları haliyle arttı.

İnsanların ekonomik refahı ve milletlerin akıbeti, piyasanın işlevlerine ve sonuçlarına sıkı sıkıya bağlandı. Finansal akışların yönü ve üretim işlerinin uluslararası dağılımı artık modern devlet yönetiminin en çok meşguliyeti hâline geldi.

Bir ülke ekonomisinin diğer ülke ekonomileri ile etkileşimleri genelde iki yönlü çalışır. Bunlardan birincisi, üretimdir. İkincisi, ithalat ve ihracattır. Ancak üretim yapabilmek için hammadde ile birlikte ilk ihtiyaç maddesi enerjidir. Nitekim Türkiye’nin cari açığına neden olan en önemli ithalatı her zaman enerji olmuştur.

Bu bağlamda Türkiye’nin son 20 yılda kendi enerji kaynaklarını keşfetmeye çalışması, güçlü ve bağımsız bir ekonomi için önemlidir. Geçen haftaki yazımızda ‘’enerji ile dış politika’’ ilişkisi üzerinde durmuştuk. Dikkat çekici fikirlere sahip değerli dostum Araştırmacı-Yazar Temel Hazıroğlu: ‘’Tam ‘bağımsızlık ekonomi bağımsızlıktan geçer’ konusu burada işlenebilirdi’’ dedi. Bu haklı bir eleştiriydi. Zira ekonomisi zayıf bir devletin dış politikası da etkin olamaz.

Türk ekonomisini olumsuz etkileyen faktörlerden biri cari açıktır. Bu nedenle Türkiye cari açığı kapatmak için ihracata ağırlık vermektedir. Fakat ihracat kalemlerine baktığımızda hâlâ alt sınıf tüketici malları hâkim olduğunu görürüz. Böyle olunca Türk ekonomisi kısmi bir ekonomik güç olarak kalmaktadır.

Bu bağlamda TOG, Savunma Sanayisindeki devam eden projeler, katma değeri yüksek ürünlerdir. Bunlar tam olarak hayata geçtiği vakit hem cari açığın kapanmasına hem de yaratacağı istihdam ile ekonomi canlanacaktır. Üretim artıkça enerjiye daha fazla ihtiyaç duyulacaktır. Onun için Türkiye, kendi enerji ihtiyacını sağlamaya çalışmaktadır.

Ekonomisi güçlü bir Türkiye, bilim ve teknolojiye daha fazla yatırım yapabilir. Teknolojiye yapılacak yatırım mamulle dönüşünce 100 kat geri dönüşü olur ve ekonomiyi besler. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, ordunun gücü ve kabiliyeti de artar. Bütün bunlar mümkündür.

Çünkü milletimiz girişimci bir ruha, pratik bir zekâya ve başarıya adeta susamış bir millettir. İstanbul Atatürk Havaalanı’nda yapılan ‘’2023 Teknofest’e’’ gösterilen yoğun ve coşkulu ilgi bunu göstermiştir.

Sürekli akıldan bilimden söz edenler ‘’Teknofesti’’ küçümsemelerini milletimizin takdirine bırakıyorum(!) Hâlbuki güçlü bir Türkiye’nin yolu güçlü bir ekonomiden, onun da yolu milli teknoloji üretiminden geçer.

Bu nedenle 14 Mayıs seçiminde kimin Türkiye’ye siyasi liderlik edeceği önemlidir. Ancak bunun için de milli şuur şarttır. Yol, köprü, hızlı tren, tünel, hastane gibi ‘’alt yapı’’ kadar, ‘’üst yapı’’ olan kültür-sanat, düşünceye de ihtiyaç vardır. Ne yazık ki bu konularda hem Ak Parti iktidarları hem de onu iktidar yapan camianın zayıf kaldığını görmemiz ve söylememiz gerekir.

Toparlayacak olursak: Türkiye, güçlü bir ekonomiye sahip olursa, dış politikadaki etkisinin daha da artacağı muhakkaktır. 14 Mayıs seçimlerine bu açıdan da bakmakta yarar vardır.

,