Kimliksizleştirme
Günümüzde ajanlık operasyonları
sosyal medya üzerinden yürütülüyor. ŞİÖ toplantılarının ardından örgütün başat
aktörü Rusya ile örgüte üyeliği kabul edilen İran, eften püften olaylar bahane
edilerek sosyal medya üzerinden yine karıştırıldı.
CİA’nın ŞİÖ’yü
etkisizleştirmek için ilk hamlesi İran’da gerçekleşti. Mahsa Amini’nin ahlak
polisinin gözetimi altındayken ölmesi üzerine bir anda İran karıştı. İsyan
hareketini durdurmanın ilk adımını sosyal medyayı kontrol altına alma
girişimiyle başlatan Reisi yönetimine cevap Elon Musk’tan geldi. ABD’nin
yıllardır ambargo uyguladığı İranlılara sunulan internet hizmetlerinin
kapsamının genişletilmesine izin vermesinin ardından uydu internet sistemi
Starlink devreye sokuldu. Amaç İran’da saç teli üzerinden organize edilen isyan
hareketi devam etsin. Daha çok kan aksın.
İran sokaklarının
karışmasına paralel olarak MOSSAD durur mu? Hemen Eri Dror gibi ajanlarının
kullandığı sosyal medya hesapları üzerinden ‘Nehirden Denize Kürdistan’
haritaları yayınlamaya başladılar. Sivas, Hatay’dan Hemedan’a, Kars’tan
Bağdat’a Siyonist emellerin haritasına İran çok sert cevap verir, ortalık
karışırsa, tıpkı, Irak ve Suriye’de olduğu gibi milyonlarca İranlı mültecinin
Anadolu kapılarında beklediğini göreceğiz. Bu da emperyalizmin etnik temizlik
operasyonunun başka bir adı.
Rusya’ya karşı sosyal
medya operasyonunda ise Putin’in kısmi seferberlik ilan etmesi üzerine kadınlar
sokağa döküldü. Binlerce kişi Rusya’dan kaçmaya başladı. Kaçanlar kimler mi
dersiniz, Peskov’un oğlu gibi askere gitmeyeceğini söyleyenler. Yahudiler,
hristiyanlar. Ukrayna savaşında ölenlerin çoğunu Müslümanlar oluşturduğuna
bakarsanız yine askere Çeçenler, Türk kökenliler gibi Müslümanlar gidecek. Bu
da etnik temizliğin başka bir boyutu.
Peki Hazar niçin bu
kadar önemli. Demokrasi maskesiyle kirli yüzünü gizleyen sömürgeci
Avrupalıların refah içinde yaşamaları için enerjiye ve hammaddeye yani madene
ihtiyacı var. Afrika’yı, Güney Amerika’yı sömüre bildikleri kadar sömürdüler.
Bakir kalan Hazar Havzası için de yeni oyun kuruyorlar. Enerjilerini ve
hammaddelerini bu bölgeden temin edecekler. ŞİÖ ekonomik, siyasi ve askeri
olarak işlevsel hale gelirse bu bölgeyi sömüremeyecekler. Onun için de bölge
ülkelerinin Rusya-İran karıştırılması lazım. 13 aileden oluşan para
baronlarının devletmiş, insanmış umurunda değil. Önemli olan kazanacakları
paralar. Putin giderse, Hazar havzasına çok daha rahat ulaşabilecekler.
Sosyal Medya üzerinden
Türkiye’de oynadıkları oyun ise, yönümüzü Batıya mı Doğuya mı döndüğümüz
meselesi. Yani bize kıblemizi tarif etmek istiyorlar. 1949’dan beri yönümüz
batıya çevrilmişti. Peki bundan ne kazandık. Batı Müslümanlığımızı ve nüfus
artışımızı törpüleyerek bizi bu topraklara bağlayan değerlerden uzaklaştırmak,
birbirimizle yabancılaştırmadan kapılarını sıkı sıkıya yüzümüze kapattı. Bir
serbest dolaşımı bile layık görmedi. Gümrük birliğinden dolayı vereceğine söz
verdiği paraların bile üstüne yattı. Batı, içimizdeki CHP gibi ajanlarıyla bizi
kimliksizleştirmeye çalıştı yıllar yılı. Yani dinimizle, imanımızla,
kültürümüzle, örf adet ve ananelerimizle, bizi biz yapan bütün değerlerimizle
savaştılar. Kafalarına göre dönüştüremeyeceklerini anlayınca da Türkiye’yi
artık İslam ülkesi olarak gördüklerini beyan ederek dışladılar. Yunanistan ile
ihtilafında, “Türkiye, tüm AB üye devletlerinin egemenliğine ve toprak
bütünlüğüne saygı göstermelidir.” İfadelerini kullanırken, AB’nin ve Yunan’ın,
Ermeni’nin, Taşeron yapıların Türkiye’nin toprak bütünlüğüne saygı
göstermemelerini ise sürekli desteklediler.
Bin yıl sürecek
başörtüsü düşmanlığını tarihin derin karanlıklarına gömen Türkiye’ye yeni
kimliksizleştirme hediyesi, LGBT eliyle toplumun cinsiyetsizleştirilmesi. Faiz
artırımlarıyla sömürüye ve İstanbul sözleşmesine göz yumulması halinde 70
yıldır kapıda beklettikleri Türkiye’yi özel statüde ellerinden kaçırmak
istemiyorlar. Gümrük Birliğinin iyileştirilmesi, Avrupa Güvenlik ve Savunma
Kimliğinde Türkiye’ye yer verilmesi, (Mehmetçiğin kanı) karşılığında AB’nin
bütçesine katkı verip katkı alması öneriliyor. Tabii bu önerinin kabul edilmesi
için Erdoğan’ın gitmesi, 6 artılı masanın başarılı olması lazım.
Türkiye’nin Kıbrıs’tan
vazgeçmesi, Suriye-Irak-İran’ı da içine alacak paravan devlete göz yumması
(bölünmeye razı olması), Akdeniz’deki enerji kaynaklarını Avrupa’ya teslim
etmesi, Ege’nin tamamını Yunan’a bırakması, milli kimlik yerine, Türk, Kürt,
Çerkez, Laz, Abaza, Gürcü…. Safsatalarıyla birbirleriyle çatışması, Kanal
İstanbul’u yapmaması, Akkuyu’dan vazgeçmesi, Milli Savunma Sanayii’ne kilit
vurması. Kendi uçağını, tankını, topunu, tüfeğini yapmayarak batılı şirketlerin
kasalarını doldurması isteniyor. Batı’nın bu isteklerine 6’lı masanın
liderlerinin gözü kara okeylemesine rağmen, özellikle İYİ partiye oy verenlerin
itirazlarını son günlerde daha da arttırdığı gözden kaçmıyor. O yüzden
Kılıçdaroğlu “Benimlemisiniz” çağrısının ardından Meral’in söz geçiremediği İYİ
partilileri dizginlemek için ABD’ye gidiyor. Batı’nın dayatması, İstanbul
Sözleşmesinde, Akkuyu Nükleer Santrali’nde, Kanal İstanbul’da, Selahattin
Demirtaş, Osman Kavala AHİM kararlarında birleşen 6’lı masanın en büyük
muhalifi tabanı olarak gördüğü oy istediği Erdoğan karşıtı seçmen olacaktır. 6’lı
masanın Türk milletini kimliksizleştirme, cinsiyetsizleştirme ve soysuzlaştırma
politikaları yine bu milletin ferasetine çarpacaktır.
74 yaşındaki Bangladeş
Başbakanı Şeyh Vecid’in BM kürsüsünden, "Zengin ülkeleri iyi biliyorum. Onlar sadece daha da zenginleşmek
istiyor. Başkalarını umursamıyorlar" haykırışı insanlığı bekleyen gerçek
tehlikenin, pandemiyi de, savaşları da çıkarları doğrultusunda kullananlar
olduğu gerçeğini yüzümüze vuruyor.
Vesselam….