Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.82
Gram Altın
2393.38
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Temmuz 2020

Konut piyasası analizi

Bundan sonra ekonominin notlarını her “Salı” günü Milat Gazetesi’nin ekonomi sayfasındaki köşemde sizlerle paylaşacağım. Üretim rakamlarından alın terinin karşılığına kadar birçok farklı konuyu ele alırken çeşitli röportajlarla iş dünyasının arka planını sunmaya gayret edeceğim. Halkın ayın sonunu getirme çabasını ve çarşı pazarın durumunu da bu satırlardan gündeme getirmeye çalışacağım.

Vatandaşın cebindeki ateşi yetkililere iletmeye çalışırken karar vericilerin ekonomiye yönelik attıkları adımları ve bunların etkilerini âcizane cümlelerimle siz değerli okurlarıma aktaracağım.

Özel çalışma alanım olan “enerji” konusuna sıklıkla yer vermeye çabalarken Türkiye’nin döviz bağımlılığını aşmak için “kendimce” reçeteler de yazacağım.

Ekonomi sayfamdaki bu köşeme şimdilik bir “isim” düşünmedim. Ama siz değerli okurlardan gelen tavsiyelere de açık olduğumu ayrıca belirtmek istiyorum.

Gelelim bugünün gündemine…

Takipçilerimin şu sıralar en çok şikâyet ettiği konuları sırasıyla gündeme getirmek istiyorum.

Listenin başında emlak fiyatlarındaki ani “balon” yükselişler geliyor.

Yıllarca kirada yaşayan ve ev sahibi olmak isteyen vatandaşlar konut edinme maliyetlerinin düşmesine çok sevindi.

Ama bu sevinçleri kısa zamanda kursaklarında kaldı.

Devlet bankalarının düşük faizli ve 180 aya kadar vadeli konut kredisi vermesi bir anda tüm konut piyasasını alt üst etti.

Bol para az mal.

Arz talep dengesini ve yatırım iştahını bu örnek üzerinden açıklayalım.

Klasik iktisadi teori “Ne kadar para o kadar köfte” der.

Para artar köfte aynı kalırsa o zaman satıcı herkesin köfte talep etmesine karşı “Malım ucuza mı gidiyor?” düşüncesine kapılır ve günün sonunda köftelerin fiyatı artar. Bunu daha çok para kazanma hırsı ile daha çok köfte üretimi takip eder ve sonunda herkesin köfte ihtiyacı karşılanacağı için talep dengeye oturur. İşin sonunda da köfte fiyatı aynı kalır ama artık insanlar daha fazla köfte tüketirken aynı zamanda köftecide de daha fazla insan çalışır. Köfteci daha fazla köfte için daha fazlı kıyma, maydanoz, soğan ister ve bu sektörlerde de üretim ve çalışan sayısı artar.

İnşaat sektörü birçok alt sektörü besleyen önemli bir sektör...

Türkiye, inşaat sektöründe son dönemde hayata geçirdiği mega projeler ile dünyada epey tanınır hale geldi. Birçok ülkeden Türk inşaat firmalarına büyük işler verildi.

Ülkemize döviz girdisi sağlayan bu durum aynı zamanda Türk firmaların dünyadaki tanınırlıklarını artırmasıyla “Türkiye” markasına da katkı sağladı.

Bunda bir sorun yok.

Mortgage sistemi ile ekonominin çarklarını döndürme serüveni ABD’nin başını çektiği bir iş.

Bugün ABD’de emlak sektörü hâlâ bu özelliğini korumaya devam ediyor.

Kimse sanayiinin yüksek katma değerini göz ardı etmiyor. Ama ekonomiye katma değer sunan liste çıkarıldığında konut sektörünün bu anlamda önemli bir boşluğu doldurduğu çok açık.

Devlet bankalarının sağladığı düşük maliyetli konut kredilerinin çeşitli şartlarla dar ve orta gelirli vatandaşların istifadesine sunulması düşünülebilirdi. Ama buradaki asıl amaç talep patlaması ile yeni inşaatların yapılmasını sağlamak ve istihdamı artırmak.

Pandemi döneminde duran birçok sektör zincirleme olarak birbirini etkileyerek daralmaya girdi.

Sektörel her daralma işsizliğin artışı demek.

Buradaki dengeyi iyi anlamak gerekiyor.

TOKİ’nin sosyal konut projesi önemli bir adımla sektördeki düşüşün toparlanmasına neden olmuştu. Ama düşük maliyetli konut kredileri uygulaması kısa zamanda mevcut konut stoku bitirilebilir.

İkinci el için oranlar daha farklı tasarlanabilirdi. Zira ikinci el fiyatlarının yüksekliği piyasa dengesini bozan en büyük unsur gibi görülüyor.

Piyasa bir şekilde dengeye gelecek.

Tabi şark kurnazlığı yapmak isteyenler “o ev bu kadarsa benim evim de bu kadar olur” anlayışının ekonomide yeri olmadığının arz talep dengesi ile elbet anlayacak.