Ramazan yazısı: Bozguncu sistemden kurtuluşun yol haritası
Kur’an-ı Kerim toplumun faydalanması için Mûsâ ve
Firavun arasında geçen olayları anlatır, bu kıssayı anlat, belki düşünür, öğüt alırlardiyerek de insanların bu olaylardan
ders almasının gerektiğini ortaya koyar (Kasas, 3; Araf 175, 176). Bu yolla
verilen mesaj çok açıktır; bir
toplum, güzel ahlâk ve meziyetleri terk etmedikçe Allah da onlara verdiği
nimetleri geri almaz ve başlarına bir musibet vermez
(Enfal, 53).
Modern global sistemi
ve bu sistemin oluşturduğu devletleri ve dolayısıyla devletlerin sistemini de
bu bağlamda incelediğimizde 5 ayağı olduğunu görürüz:
1Firavun:Kuralları dilediği gibibelirleyen ve dilediği gibi
değiştiren sistem/idare,
2.Hâmân: Bu sistemi işleterek makamında saltanat süren yürütme,
3.Belâm: Halkı dinî hassasiyetleri ile aldatarak etrafında
toplayan, dünyevî ihtiraslarına ve menfaatlerine tamah eden din istismarcısına
dönüşmüş âlimler,
4.Sihirbazlar: Halka gerçek olanın dışında şeyler göstererek
aldatan algı yönetimi ekibi ve medya,
5.Kârûn:Servet biriktiren, halkın kaynaklarını sömüren
sermayedar/kapitalist sınıf
Onların hâli
tıpkı Firavun hânedânı ile daha öncekilerin hâline benzer: Onlar da yanlış yola
girmiş vekötü işler yapmışlardı(Enfal, 52), liderleri ve ileri gelen
yöneticileri büyüklenip Hakka tabi olmayı kibirlerine yediremediler ve
kötü/yanlış işler yapmaya daldılar, (Yunus, 75), büyüklük taslayıp insanları
ezmeye devam ettiler (Ankebut, 39), doğru yola, dürüstlüğe, hakka, adalete,
ahlaka davete ve davet edenlere karşı zalimce tutum sergileyerek bozgunculuk
yaptılar (A’raf 103).Firavun ve onun yakın çevresidünya hayatında göz kamaştırıcı bir debdebe ve bol servet sahibi
oldular (Yunus, 88).Bunu yaparken güçde (ordu) kullanır,
bu 6.unsur olarak verilebilirdi ancak bu yazıda araç olarak ele alındı.Aslında
Kur’an-ı Kerimde tanımlanan ve şimdi de uygulanan mevcut global sistemin insanlığa
dayattığı yönetim tarzı budur:Yöneticiler sınır ve kural tanımaz, keyfiliği ve
kendi aklının ürünü olan kuralları, nefsinin isteklerini kural hale getirerek
her türlü zulmü işler ve bundan da çekinmez.Allah’ın kainatta koyduğu hak ve adalet sistemini tanımaz ve buna tâbi
olmayı, bunu uygulamayı da kesinlikle reddeder.Keyfiliklerinin halkta
kanıksanmasıyla da halka zulmeder kendileri de tam bir saltanat sürer. Firavun
ve Hâmân’ın
asli görevleri bunlardır.
Halkın
da kurtuluş için, kendilerini uyaranlara karşı “Sen bize, atalarımızı üzerinde
bulduğumuz yoldan bizi döndüresin de, bu ülkede üstünlük ve hâkimiyet yalnızca
ikinizin olsun diye mi geldin? Hayır, hayır, biz ikinize de inanacak değiliz”(Yunus, 78)demeden, doğrunun yanında saf tutabilmesi, dünyevi ve siyasi tercihleri iledüşünce ve
yaklaşımlarındaki alışkanlıklarını değiştirebilmeleri gereklidir.Onların servetlerini silip yok etmek de
hedeflenmelidir (Yunus, 88).İsteklerimizin gerçekleşmesi için hiçbir
sapma göstermeden,doğruluktan ayrılmayıp, üzerimize düşeni yerine getirip
ve kesinlikle kendini bilmezlerin istek ve arzularına kesinlikle uymamak
lazımdır (Yunus, 89).
Değişimin
en önemli adımı gençlere odaklanmaktır; zira
“Mûsâ’ya en başta genç bir nesil inandı”. Herkes, Firavun ile yakın çevresi
olan yöneticileri kendilerine kötülük yapmalarından korkuyorlardı. Gerçekten
Firavun, da şimdiki global sistem gibi, zorba bir hâkimiyet kurmuştu ve
hak-hukuk tanımaz zulüm sistemi işletiyordu (Yunus, 83).Bunlara
karşı başarılı olmanın tek yolu, halkın kendilerini gerçekten Hakka davet eden
doğru kişiler olarak birlikte hareket etmeleri, yaşadıkları sıkıntıya da
birlikte göğüs germeleri ve bertaraf edebilmek için birlikte gayret etmeleri gereklidir.Hor ve hakir görülenlere lütufta bulunulmasının,
önderler olmasının ve globalFiravun sisteminin devlet ve saltanatına mirasçısıolmanınbu
yolla olacağı kesindir. Böylece yeryüzünde kuvvet ve hâkimiyet sahibi olunacak,
global
şebeke(Firavun, Hâmân ve orduları) karşısında, galip olunacaktır (Kasas 5-6).
Bu değişimi
gerçekleştirecek kişiler ise; kendini üstün görme hatası yapanlar nazarında son
derece sıradanmış gibi görünen hattamerâmını bile yeterince güçlü anlatamayan kişiler
gibi görülecektir (Zuhruf, 51-53). Bu global zulüm ve sömürü sisteminin
çöküşünün sonrasında geride: Bahçeler, pınarlar ve çeşmeler, çiftlikler,
ekinler, muhteşem konaklar, şerefli makam ve mevkiler, zevküsafâsını
sürdükleri daha nice nimetler kalacak, zâlimlerin sonu işte böyle olacaktır. Bütün
dünya nimetlerinebu değişimi yapan bir toplum mirasçı olacaktır (Duhan, 25-30).
Halkı dinî hassasiyetleri ile
aldatarak etrafında toplayan, dünyevî ihtiraslarına ve menfaatlerine tamah eden
din istismarcısına dönüşmüş âlimler ise önce ilmi ile amel eder, sonrabunlardan
tamamen sıyrılıp uzaklaşır; şeytan peşine takılır ve bu suretle azgınlardan
biri haline gelir(Belâm). Zira,
o alimler dünyaya sımsıkı sarılır, ihtiraslarına uyar, bilgilerini daima dünya
menfaatlerine âlet eder. Sürekli,dünya hırsları için adeta salya akıtır.
Doğruyu yok sayanlar kendilerine fenalık etmiştir ve bunlar kimi saptırırsa
işte onlar da kaybedenlerarasındadır(Araf 175-178). Bu kişilere karşı
istikametten ayrılmamış eylem ve söylem birlikteliği içinde olan âlimlerin esas
alınması gereklidir.
Halka
gerçek olanın dışında şeyler göstererek aldatan algı yönetimi ekibi ve medya
ise dikkatle seçilir ve en mâhir
olanları halkın karşısına çıkartılır. Bu ekibin çalışması karşılığında yöneticilerden önemli beklentileri vardır.
Yöneticilerin de bunlara benim “gözdelerimden olacaksınız”şeklinde açık
vaadi vardır. Bu karşılıklı menfaat
üzerine kurulu anlaşmada, algı yönetimi ekibi önce bütün hazırlıklarını
tamamlar, hazır oldukları zaman halkı
aldatacak algı yönetimi malzemelerini halkın önüne atarak bunları takip eden herkesin
gözünü boyarlar, onları korkudan dehşete düşürürler ve böylece büyük bir algı
yönetimi gösterisi yaparlar(A'râf , 112-119). Bu algı yönetiminden
kurtulmanın tek yolu, doğru yolu görecek bilgi ve yanlışları temizleyecek bir
model kurulmasıdır. Adeta Âsâ-yı Musa gibi bütün sihirleri (oluşturulan gerçek
dışı algıyı) ortadan kaldırıp halkın gözünün doğruları görmesinin
sağlanması, oluşturulan sahte algının ortadan kaldırılması lazımdı.
Son olarak
bütün bu global zulüm ve sömürü sistemi kapitalist sınıfa (Kârûn) da hizmet
eder. Bunlar,Firavunlaşmış yöneticiler ile işbirliği yaparak halkazâlimce davranır,bunlara
Allahın verdiği zenginlikler çoktur, halk bunlara“Şımarma! Şüphesiz Allah
şımaranları sevmez!”der.Dünyada büyüklük
taslamayan ve haksızlık peşinde olmayanlarane mutlu. Bunlardan dünya kurtuluşa
erenler;Hakka tabi olup haksızlıklardan
sakınanlardır.Dünyada Allah nasıl ihsânda bulunduysa, başkalarına öylece
ihsânda bulunanlar olmak önemlidir. Dünya hayatına düşkün olanlar: “Keşke
Kãrûn’a verilen şu servetin bir benzeri de bizim olsaydı”deseler de, haksızlık
yapmaya vebozgunculuk çıkarmaya kalkışan kapitalist Kârûnlar da değişimin
yakıcılığından nasibini alacaktır (Kasas 76-83).
Bizim bütün bu süreçte yapacağımız bir tek şey vardır;“emredildiğin gibi dosdoğru ol” ayetine
tabi olarak, başkalarının hataları değil, kendi nesfimizin kusurlarını görüp,
hatalarımızdan kurtulmaya çalışmaya odaklanmak...! Ramazan-ı Şerifin ve
içindeki hayırlı amellerin hürmetini Allah nefsimizin ıslahını nasip etsin…