Gazze Şeridi, Ortadoğu eksenli Filistin topraklarında uzun yıllardır devam eden bir çatışmanın merkezi konumunda. İsrail eksenli hukuksuzluk ve Hamas bahane edilerek uygulanan soykırım politikası, barış sürecinin önündeki en büyük engellerden biridir. Şu bilinmelidir ki bu bölgedeki barış, yalnızca Gazze'nin güvenliğini değil, aynı zamanda Orta Doğu'nun geniş bölgesel istikrarını da etkileyebilen bir alandır. Ancak, barışın sağlanması, birçok içsel ve dışsal faktör nedeniyle oldukça karmaşıktır.

Bu karmaşıklık 1948'de İsrail’in kurulduğu günden bu yana devam etmektedir. Gazze, 1967'deki Altı Gün Savaşı sırasında İsrail'in işgali altına girdi. 2005 yılında İsrail, Gazze'yi resmen terk etti ancak bölgedeki güvenlik ve siyasi sorunlar devam etti. 2007'de Hamas’ın Gazze’de iktidarı ele geçirmesiyle, bölge bir anlamda İsrail’e karşı direnişin merkezi haline geldi. O zamandan beri, Gazze'nin durumu, İsrail'in sözde güvenlik temelli devlet terörü ve Filistin halkının bağımsızlık mücadelesi arasında bir denge arayışı içinde sıkışıp kalmıştır.

Evet; Hamas, İsrail'i yok etmeyi amaçlayan bir söylemle kuruldu ve uzun yıllardır İsrail'e karşı silahlı direniş yürütmektedir. İsrail ise, Hamas’ı bir terörist grup olarak kabul etmekte ve bölgedeki güvenliğini tehdit olarak görmektedir. İki taraf arasındaki derin düşmanlık, barışa giden yolu zora sokmaktadır.

Zira Gazze, 2007'den bu yana İsrail’in uyguladığı kara, deniz ve hava ablukası altında. Bu durum, bölgedeki insani durumu ağırlaştırmış ve ekonomiyi çökertmiştir. Geçmişten beri süregelen Gazze'deki bu kriz daha öncede barış sürecinin sağlanmasında kritik bir engel teşkil etmiştir, Başta İnsani şartların iyileştirilmesi barışa yönelik bir adım olarak görülmelidir.

Çatışmanın çözümüne yönelik çabalar yalnızca iki taraf arasındaki müzakerelere dayanmaz. Birçok dış aktör, çözüm sürecine dahil olmuştur. Mısır, Katar ve Birleşmiş Milletler gibi aktörler, ateşkes sağlanmasına çalışmış; ancak bu müzakereler sıklıkla başarısız olmuştur. İsrail'in ABD'den, Hamas'ın ise bazı bölge ülkelerinden aldığı destek, çözümün uluslararası boyutunu karmaşık hale gelmesinin temel nedenlerinden biridir.

İsrail ile ateşkes sağlanması, taraflar arasında geçici bir yaşam ve huzur ortamı yaratmaya yönelik diplomatik çabaların bir parçası olmuştur. Ancak, ateşkesler genellikle kısa ömürlü olur ve gerilimlerin devam etmesine neden olur. Her iki taraf da ateşkese uymakta zorluk çekmiş ve çatışmaların yeniden patlak vermesine yol açan ihlaller yaşanmıştır. Hamasın Filistin halkının özgürlüğünü savunduğu iddiasına karşı, İsrail güvenliğini sağlama adına grubun faaliyetlerine karşı hukuk dışı sert bir duruş sergilemektedir.

Ateşkese dair müzakereler, genellikle uluslararası arabulucular aracılığıyla yürütülür, ancak bu tür anlaşmalar, taraflar arasındaki derin güvensizlik ve çatışmaların tarihi nedeniyle uzun vadeli bir çözüm sağlamaktan uzak kalmıştır. Hem Hamas'ın hem de İsrail'in iç politikaları ve stratejileri, ateşkese yaklaşımı ve sürdürülebilirliği konusunda önemli engeller oluşturuyor.

Her ne kadar barış sağlamak zor olsa da.

1-Birçok kez ateşkese varılmış fakat uzun vadeli bir barış anlaşması sağlanamamıştır. Ancak, bölgesel aktörlerin desteğiyle, taraflar arasındaki tansiyon zaman zaman düşürülmüş ve çatışmalar geçici olarak durdurulabilmiştir.

2-Filistin’deki iki ana siyasi güç olan Hamas ve El Fetih arasındaki anlaşmazlıklar, bölgedeki barış çabalarını zorlaştırmaktadır. Ancak, zaman zaman iki taraf arasında uzlaşı arayışları yaşanmış ve Filistin’in birleşik bir şekilde müzakerelere katılması ihtimali, barış sürecinin önündeki engelleri aşmak için umut kaynağı olacaktır.

3-İsrail, barışı yalnızca güvenliğini tehdit etmeyen bir Filistin devleti ile mümkün görebilir. Bu nedenle, İsrail’in Gazze ve Filistin üzerinde uyguladığı devlet teröründen vazgeçmesi gerekmektedir. Bu barış sürecinde belki de önemli bir noktadır.

4-Birleşmiş Milletler, bölge ülkeleri ve diğer uluslararası aktörlerin desteği, barış için hala önemli bir itici güç olabilir. Bu aktörler, müzakereleri destekleyerek, iki taraf arasında kalıcı bir anlaşmanın zemininin hazırlanmasına yardımcı olabilecek bir potansiyele sahiptir.

Sonuç itibari ile Gazze-İsrail barışı, bölgedeki uzun süredir devam eden çatışmalar ve derin güvenlik endişeleri nedeniyle oldukça zorlu bir süreçtir. Ancak, tüm zorluklara rağmen, barışa giden yol, diplomasi, iş birliği ve uluslararası arabuluculukla mümkün olabilir. Bölgede İsrail kaynaklı devlet terörünün sona ermesi, insani durumun iyileştirilmesi ve taraflar arasındaki güvensizliklerin aşılması, barış sürecinin önündeki en önemli engellerdir. Uzun vadeli bir barış, ancak tüm tarafların gerçek bir çözüm ve karşılıklı güven temelinde bir araya gelmesiyle mümkün olabilir.