0
HİÇ hoşuma gitmiyor…
Türkiye'nin en eski kulübüyle bu kelimeyi birlikte anmak…
Federasyon'un bana göre en güzel uygulamasıydı kadın ve çocukları cezalı maçta tribünlere almak…
Tuttukları takımları küfürsüz, kavgasız, patırtısız destekleyeceklerdi…
Güzel ve kendine özgü tarzlarıyla, sloganlarıyla, karşı cinslerine bile örnek olacaklardı ama beklenildiği gibi olmadı…
Onlar örnek olmak yerine, renklerine gönül verdiği takımlarını cezaya düşürenleri model aldılar…
Erkek, kadın, çocuk…
Kim olursa olsun, takımlarını küfürle, sahaya yabancı madde atarak desteklemek yerine daha espirili yol bulmaları lazım…
Örnek mi?
On yıl geçmedi üzerinden…
Aklıma her geldiğinde gülerim…
Bana göre, futbol tarihimizin en güzel, en sempatik hadiselerinden birisidir bu…
Hani şu "Ortega afişi"…
Hatırladığım kadarıyla, Kadıköy'de derbi maç öncesi kendilerini Fenerbahçe taraftarı olarak tanıtan bir kaç Beşiktaşlı'nın Fenerbahçelilere, "Biz de Ortega hayranıyız. Onun için özel bir pankart yaptırdık. Bilet olmadığı için geri dönüyoruz. Bu afişi siz açarmısınız" diyerek verdiği, içinde ise, "Korkak tavuk Ortega" yazan pankart…
Arjantinli bile gülmüştü…
Nasıl gülmesin ki, kendi taraftarının elinde "Korkak tavuk" yazan bir afiş…
Fenerbahçeliler bile tebessüm ediyordu bu olaya…
Nasıl biz bu tuzağa düştük diye… Hem gülüyor, hem hayıflanıyorlardı…
Nereden nereye?..
Daha geçen hafta gündemimizi ne meşgul etti?
İzmir derbisinde Karşıyakalı taraftarların açtığı barkodlu pankart…
Gün geçtikçe olaylar çirkinleşiyor…
Herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesi lazım…
Biz ne anlatacağız, çocuklarımıza, torunlarımıza? Önceden tribünler yarıya yarıydı. Daha sonra yüzde beşe düştü. Aradan bir kaç yıl sonra yasaklandı…
"Neden" diye sorarlarsa, bence verilmesi gereken tek cevap var…
Hak etmediğimiz için…
Ernst'in suçu ne?
NEREDEYSE tüm basının hedefinde Beşiktaş'ın Alman futbolcusu…
Ne yapmış Ernst?
Parasını alamadığı için FIFA'ya başvurmuş… Hem de öyle bir iki ay falan değil… Gazetelerin yazdığına göre bir yıldır alamıyormuş ücretini… Bu olay patlak verene kadar Ernst'in futboluna söz söylemek mümkün mü? Kesinlikle hayır…
Derbi maçın tamamını izleyenler gayet iyi anımsayacaklardır… Sahada 22 futbolcunun en iyisiydi…
Parasını alamadığı için ne takımı sabote etti, ne de performansında bir düşüklük yaşandı…
Adam tam bir profesyonel…
Hem de bir yıl boyunca yatıp, transfer sezonu gelince o kelimeyi kullananlar gibi değil, en amatör şartlarda bile işini en iyi yapan profesyonellerden…
Sahada oynuyorsam, paramı da isterim diyor… Haklı mı?
Sonuna kadar…
Ya o kadar parayı vaad etmeyeceksin, ediyorsan da ödeyeceksin…
İşte dananın kuyruğunun da tam olarak koptuğu yer burası… Fazla fazla ödeyeceğiz diye transferler yapıyoruz… Ödeyemeyince FIFA bize faiziyle ödetiyor… Sonra da kulüpler zararda…
Ya transfer politikalarımızı değiştireceğiz, ya da zarar etmeye devam edeceğiz…
Futbol ve siyaset
GENÇLİK ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Suat Kılıç, çarşamba günü çok güzel bir açıklama yaptı…
Kılıç, "Federasyona başkan bulma arayışını siyasetin işi olarak görmüyoruz. Federasyon başkanını seçiçi heyetin arayışıyla bulacaktır" dedi.
İşte özlenen açıklama…
Bakan neden bir isim önersin ki?
Ya da neden birini işaret etsin ki?
Onun işi mi?
Federasyon özerk değil mi?
Bir isim işaret etse, "Hükümet futbola da el attı" diyeceğiz, işaret etmese, bakan işin üstüne düşmüyor deniliyor.
Büyük yazarlarımızdan bir tanesi, "Futbol kulüplerini uzlaştıracak bakan yok" diye yazmış. Ardından da, "Faruk Nafiz Özak, şu anda bakan olsaydı, bu dönemi aşmamız çok daha kolay olabilirdi" cümlesini sıralamış…
Eğer işi bakan çözecek olsaydı neden federasyonu özerk yaptık?
Bırakalım herkes işini yapsın… Ne sporu siyasete, ne de siyaseti spora bulaştıralım…