0

Acaba Müslümanlar nasıl zevkle yiyip içiyorlar, nasıl rahat uyuyorlar? Din kardeşleri en aşağılık en rezil insanların ellerinde en kötü işkenceleri görürken, çeşit çeşit zillete layık görülürken?

Bu satırların yazarı, ismiyle ve soy ismiyle müsemma bir İslam kahramanı Seyyid Kutup. Bu soruların sorulmasının üzerinden neredeyse 60 yıl geçmesine rağmen hala geçerliliğini koruyorsa ve tatminkar bir cevap verilemiyorsa büyük alim, mücahid ve şehid Seyyid Kutup'u doğup büyüdüğü, ilim tahsil ettiği ve nihayet bugünkü zalimlerin atası Cemal Abdül Nasır tarafından şehid edildiği memleketi Mısır'da yaşanan hazin hadiseler ışığında rahmetle ve anlamak üzere anmak bir mecburiyettir.

O, ilmiyle amil bir alimdi. Hayat ve fikir kaynağı Kur'an'ı, İslam'ı çok iyi bilmesinin yanında, yeryüzünü cehenneme çeviren Batı düşüncesini ve onun kurucu ve yönlendirici unsuru Siyonizm'i de çok iyi biliyordu. Şayet bugün yeryüzünde Türkiye dahil olmak üzere birçok ülkede gerek iktidarda, gerekse muhalefette İslami hareketler varsa; bu Seyyid Kutup'un Yoldaki İşaretler'inin oluşturduğu büyük siyasi enerjinin ürünüdür. İsmiyle özdeşleşmiş iki eserden biri olan Yoldaki İşaretler'i, İslami uyanış eyleminin başlamasını formüle etmek üzere yazmıştı. Bu eylemi başlatacak, gelmesini ümitle beklediği öncü bir cemaat için yazmıştı. Allah'a hamd olsun ki bu eseri kaleme alışının üzerinden çok kısa sure sonra başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört bir yanında, O'nun düşlediği ve özlem duyduğu siyasi çalışmalar başladı ve büyük mesafeler kat ettiler.

Seyyid Kutup, mensubu ve fikri önderi olduğu Müslüman Kardeşler içinde hiçbir makama gelmedi, böyle bir dünyevi beklentisi de hiç olmadı. Ancak varlığı ve parıldatıcı fikirleri İhvan'ı dinamik bir siyasi harekete dönüştürdü, 1970'li yıllarda bugün ülkemizi yöneten Cumhurbaşkanımızın da liderliğini yaptığı Milli Selamet Partisi Gençlik Kolları'nda, MTTB'de ve Akıncılar teşkilatlarında Kutup'un eserleri okunurmuş.

Seyyid Kutup, Mısır'da bugünkü darbecilerin atası olan Cemal Abdül Nasır'a düzenlenen 1954 tarihli suikast girişimi nedeniyle birçok İhvan üyesi gibi tutuklandı. Yargılama sonunda Seyyid Kutup'a 15 yıl ağır hapis cezası verildi. Hapiste, ileride büyük bir önem ve üne kavuşacak iki eserinden biri, Kur'an tefsiri Fi Zilal'il Kur'an'ı (Kur'an'ın Gölgesinde) kaleme aldı. 1966 yılında idam edildi.

Mahkeme heyeti onu idama mahkûm ettiğinde Kutup'un ağzından şu sözler dökülmüştü:
"Eğer Allah kanunu ile mahkum edilmişsem ben Hakk'ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkum olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah'a şükürler olsun ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır."

60 yıl evvel yazdıkları daha bu sabah yazılmış gibi tazeliğini ve geçerliliğini koruyan büyük şehid Kutup'u rahmetle anıyorum. O, Müslüman toplumları uyandırmak ve onlara bir kurtuluş yolu göstermek üzere Yoldaki İşaretler'i ve bunu Kur'an'ın ışığında yapabilsinler diye Fi Zilal-il Kur'an'ı yazdı. Allah ondan razı olsun ki, milyonlarca genç bu eserlerden ilham aldılar, yoldaki işaretleri Kur'an'ın gölgesinde takip ettiler. Ancak diğer taraftan da ne acı ki, bu Allah dostu büyük şehidin başta kendi ülkesindeki zalimler olmak üzere birçok sözde Müslümanlar; gaflet, dalalet ve çoğunlukla da ihanet deryasına daldılar. Bugün toplumlarımızda bazılarının yaşadığı ve hakim kılmak istediği, işte bu Şeytanın Gölgesinde Yoldaki İhanetler'dir. Ancak Kur'an'ın Gölgesinde Yoldaki İşaretler'i takip edenler bu zalim ve hainlere müsaade etmeyecektir. O'nun veciz ifadeleri ile asla ümidimizi kesmeyeceğiz, çünkü ümmet bir gün hakiki manada doğacak ve hiçbir doğum sancısız olmayacaktır; çünkü gecenin en karanlık olduğu an, şafağa en yakın olunan andır, çünkü Allah'a giden yolun sorumluluğunu bilen yolcular geri dönmez ve umutsuzluğa kapılmazlar.

İKİDOĞU ve İKİBATI'nın Rabbine emanet olunuz…