0
Alışagelmiş bir adet gibi algılarız çoğu kere kurbanı. Önce bayram namazımızı camide cemaatle kılarız. Kahvaltımızı keseceğimiz kurbanlıkların eti ile yapmayı sevinçle bekleriz.
Bir bayram şöleni içerisinde keseriz kurbanlıklarımızı. Çocuklar kurbanın nasıl kesildiğini görürler. Bir teslimiyet içerisinde kurbanlık boynunu uzatır. Çalınır bıçak hiç acınmadan. Akıtılır kanlar bir sevda uğruna. Sonra derisi yüzülür kurbanlığın, sakatatları bir kenara ayrılır.
Heyecanla kesilen ilk parçadan ocakta hazır bekleyen ateşin üzerine atılmak üzere bıçağın altında dilimlenmeye, küçük parçalara ayrılmaya başlamıştır etler ivedilikle.
Üçe ayırırız kurban etimizi öncelikle, bir payını kendimize, yani çoluk çocuğumuza, diğer payı fakirlere ve yoksullara, en son payı da komşularımıza ve akrabalarımıza dağıtır, onların da bu sevinçten pay almalarını isteriz.
Kurbanımızı kesmiş olmanın hazzı ve verdiği huzurla misafirler karşılanır, ziyaretler yapılır, küçükler büyükleri ziyaret eder, elleri öpülür, duaları alınır. Bayram sevinci böylece bir kaç gün devam eder gider.
Kurbanını kesmiş olanların bayramıdır gerçi bu. Bir yıl boyunca dünyaya dalmış insanın Yüce Yaratan'ı hatırlayarak dünyevileşmiş yaşam sıtandartlarından ayrılıp, bütün varlığımızla kurban olmamız gerektiğini hatırlatacak ibretlik bir diriliş sahnesi.
İnsanın dünyevileştikçe özünden uzaklaştığı, maddi değerlere olan bağını arttırdıça arttırdığı, insanı sarhoş eden bir dünyada yaşıyoruz. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki dünyaya ve dünyalık olan herşeye karşı hırslarımızı dizginlemekte başarılı olamıyoruz.
Sonsuza kadar yaşayacakmış aldatmacası içerisinde dünya bataklığına çekildikçe çekilir, her hareketimiz bizi biraz daha bataklığın içinde yok eder. Daha fazla dünyalık elde etme sanrıları içinde kıvranırken ölüm çukuruna her gün bir adım daha yaklaştığımızın bile farkına varamadan, hırslarımıza yenik düşmekten kurtulamayız.
Bir ayağı çukurda olanlar ise, çukura düşen ayağını kurtarmak, pişman olmak yerine, diğer ayağının da çukura girmesi için adeta hata üstüne hata yapar, hırsının etkisiyle kuduzluk naralarının sarhoşluğunda dünyaya ve dünyanın kendini sarmış olan urganlarına aşkla bağlanır. Ağa düşmüş bir panterin çırpınsıtısı gibi naralar atar, ağa düşmenin hikmetini bile düşünmek istemez.
Kesmesi gereken kurbanlıkları olması lazım insanın. Kurbanlığı olmayanın kurban olma şuuruna ermesi de beklenemez. İbrahim olmadan İsmail kurban olamazdı. İsmail'in kurban oluşunun sırrı İbrahim'in dünyalık bağlardan kurtulmasına bağlıydı. Kurban oluyordu, oysa özgürleşmekteydi insan...
Herkes birilerinin kurbanı bu sınav dünyasında. Kimileri dünyanın kurbanı, kimileri sahte tanrıların kurbanı, kimileri kurbanlıkların kurbanı, kimileri de kurban edilmesi gereken Hak yolun kurbanı...
Su sınav merkezi dünya yurduna gelip de kurban olmadan giden hiçbir varlık yoktur. "Kurban oluyum seni Yaratan'a" sözünün hakikatinde kurban olunması gereken tek bir yer olmalı, o da bizi yokluk aleminden varlık alemine, sonra da verilen nimetlere layık olup olmadığımızın test edilmesi için gönderildiğimiz sınav yurdu dünya alemine. Sonsuz bir döngü. Yokluktan varlığa, varlıktan yokluğa.
Hz. İbrahim'ın (as) teslimiyetini hatırlayalım. Ençok sevdiği, canından daha çok değer verdiği evladının kurban edilmesi, bıçağa yatırılması hadisesi. Bir bakıma dünyalık olan bütün değerlere karşı Yaratıcı'nın isteği üzerine boyun bükmenin manifestosu bu. Bir tarafta canından daha çok sevdiği oğlu İsmail, diğer tarafta varlık ve yokluğun sahibi, herşeyin yaratıcısı Allah'ın isteği. İşte tercih işte sınav...
İbrahim dünyalık bütün engellemelere rağmen, oğlu İsmail'e duyduğu aşırı sevgiye rağmen, onu bıçağın altına yatırmaktan geri kalmamıştı. Allah'ın isteğini kendi arzusuna, sevgisine, gelenek ve göreneğine tercih etmiş ve sınavı kazanmıştı...
Şimdi kendimize gelelim, acaba biz sınavı kazanabilecek miyiz. Sevdiklerimizi, dünyalık değerlerimizi, geleneğimizi Allah için kurban edebilecek miyiz?
İbrahim (as) teslim olmuş ve sınavı kazanmıştı. İslam da buradan geliyor zaten. Müslüman olmak teslim olmak demektir. Allah'ın emirlerine teslim olmak...
Sınavlardan geçmenin sırrı da burada, dünyalıkları kurban edebilmekte gizli. İşte bu yüzden kurban olmalı önce insan.