0
Yazıya başlamadan evvel, bir hafta boyunca bölgenin nabzını ölçmeye çalıştım. Doğu ve Güneydoğu'da kayyım atanan birçok şehrin ileri gelenleri, kanaat önderleri, aşiret reisleri, medrese çevreleri, siyasetçiler ve sivil toplum örgütleri ile kayyımların performansını, ilgili şehrin veya ilçenin beklentilerini ve çözüm önerilerini konuştum.
Görüşmelerden çıkan sonuç, genel olarak bölge halkının kayyım atamalarından memnun olduğu, ancak atanan kayyımların önemli eksikliklerinin olduğu yönünde.
HDP'nin elinde tuttuğu belediyelerin "hizmet odaklı" çalışma pratiğini tümden rafa kaldırdığını biliyoruz. Dolaysıyla hizmet odaklı belediyecilikte yıllardır büyük bir boşluk var. Bu boşluk PKK'nın "çukur ve yıkım" politikası ile iyice görünür hale geldi. PKK'nın şiddeti carileştirmesiyle ortaya çıkan kaos ortamı üzerinde sörf yapan HDP'li belediyelerden duyulan rahatsızlık, sadece tercihini HDP'den yana kullanmayan toplum kesiminde değil, aynı zamanda doğrudan HDP'ye oy veren seçmenlerde de ortaya çıkmaya başladı. Tam da bu rahatsızlık yumağı nedeniyle atanan kayyımlara hiç kimse tepki göstermedi. Aksine sessiz kalınarak, HDP ve PKK'nın serhildan çağrılarına karşılık vermeyerek bir anlamda belediyelere atanan kayyımlar desteklendi.
OLUMLU BAKANLAR ÇOK
Bu bağlamda Kürtlerin kayyım atamalarına genel olarak olumlu yaklaştığını söylemek mümkün. Kaldı ki, bölgede etkisi ve nüfuzu olan, kanaati geniş bir tabanda yankı uyandıran hiçbir kanaat önderi kayyım atamasına itiraz etmiyor.
Dolaysıyla "kayyım atamaları"nda bir sorun görünmüyor.
Ne var ki, "atanan kayyımlar" ile ilgili durum pek iç açıcı görünmüyor.
Genel olarak dile getirilen sorun "kayyımların yetersizliği" ile ilgili.
Şikayet edilen temel hususlardan birisi, kayyımların vatandaşların arasına karışmıyor olması, vatandaş-belediye ilişkisini rasyonel bir zemine oturtamamış olması.
Yani "halkla ilişkiler" departmanının hissedilmemesi hususu, "rahatsızlık top10" listesinin zirvesinde yer alıyor.
ENKAZ BIRAKIPGİTTİLER
Bunun 2 nedeni var.
1-HDP'li belediyelerin bıraktığı enkaz.
Yani halkın taleplerinin uzun yıllardır ötelenmesi, çözüme kavuşturulmaması. Uzun yıllar hizmet etmeyen belediyeler, sorunların birikmesine neden olmuş. Dolaysıyla ortada bir ankaz var. Bu "enkaz realitesini" görmek gerekiyor.
2-Kayyımlardan beklentinin yüksek olması.
Hizmet vermeyen belediye başkanlarının seçmende bıraktığı negatif imaj, bu belediye başkanlarının yerine atanan kayyımlara karşı büyük bir beklenti oluşturmuş. Kürtler, atanan kayyımların hükümet desteği ile sorunları çözebileceğine inanıyor. Dolaysıyla sorun çözmeyen ya da çözmek için elini taşın altına koymayan kayyımların oluşturduğu olumsuz algı, kendi karnelerine yazıldığı gibi hükümetin karnesine de "eksi not" olarak yansıyor. Bu realitenin de karar vericiler tarafından mutlaka fark edilmesi gerekiyor.
Peki, kayyımlar ne yapmalı? Nasıl bir yol haritası belirlemeli?
Öncelikle kayyımların, "bürokrat kimliğinden" bir an önce sıyrılması gerekiyor. Zira onlar, artık birer "belediye başkanı"dır. Bu gerçekle, hiç kimse, belediye başkanının aynı zamanda bürokrat olduğu bilinciyle yaklaşmaz ilgili kayyıma. Her vatandaş, kayyımlara bir belediye başkanı gibi yaklaşır, bir belediye başkanı gibi de kendisine yaklaşmasını bekler. Buradan hareketle her kayyımın en az seçilmiş belediye başkanı gibi vatandaşa yaklaşması gerekir. Halkın içine karışması, esnafa, yurttaşa dokunması gerekir.
Öte yandan, HDP belediyeciliği dışında hiçbir belediyecilik anlayışı ile tanışmayan birçok şehir, ilçe bulunmakta. Sözgelimi "AK Partili belediyecilik" ile hiç tanışmayan ya da "hizmet nedir, nasıl yapılır" sorusuna cevap arayan büyük bir toplum kesimi var. Tüm bunların yanı sıra, HDP'li belediyelerin vatandaşlara belediyecilik hizmetinden başka her türlü işi kendisine şiar edinmesi nedeniyle atanan kayyımların, tam da HDP'lilerin yapmadığını yapmak, yani HDP'li belediyelerin yapamadığı her şeyi ortaya koymak gibi bir misyonu da var. Bu misyon, aslında tüm kayyımların varlık nedenidir de aynı zamanda.
KAYYIMLAR BİLİNÇLİ OLMALI
O halde her kayyım, varlık nedeninin bilinciyle hareket etmeli, yani hizmet bekleyen vatandaşa azami ölçüde hizmet etmeli, eksiklikleri ivedilikle tamamlamalı, sorun yumağı haline gelmiş tüm sorunları tek tek çözüme kavuşturmalıdır.
Bir diğer husus da, kayyımların attığı adımların, yaptıklarının ya da yapmadıklarının tamamen hükümetin karnesine yazılıyor olmasıdır. Hükümetin kayyımlarla ilgili yaklaşımı ortadadır. Açıkça destek veriyor hükümet. Vermelidir de. Dolaysıyla tüm kayyımların, bulundukları şehrin, ilçenin, beldenin, mahallenin sorunlarını ivedilikle tespit edip, gerek hükümet, gerekse kardeş belediyeler marifetiyle bir an önce çözüme kavuşturması oldukça elzemdir.
Hulasa...
Her kayyım; çalışmak, yüksek performans göstermek, beklentileri karşılamak ve sorunları çözmekle mükelleftir.
Ayrıca…
Her kayyım; kendisinden önceki belediye başkanlarına nazaran ortaya belirgin bir fark koymakla da mükelleftir.
Hiç bir kayyımın, bu mükellefiyetlerden, sorumluluklardan kaçma şansı ve lüksü yoktur, olamaz!