7. Alt Fasıl: Ona Her Şey Mübâh!

Mustafa Kemâl’in şahsıyetinde, fiillerinde, siyâsî icrââtında o kadar tenk̆îde şâyân husûs mevcûddur ki bunlardan bir tânesi dahi bir insanı gözden düşürmiye yeterdi! L̃âkin yalan, tahrîf, istismâr, tedhîş üzerine kurulu Kemalist Propaganda İlim Zihniyetinden mahrûm halkımızı bir asırdır öylesine ifsâd ediyor, öylesine afyonluyor ki bunlar, ya gözden kaçıyor, ya da bilinse bile, bin dereden su getirerek têvîl ediliyor. Bâhusûs, “Türk Milletinin hal̃âskârı”, hattâ “yaratıcısı” olduğu iddiâsıyle, aleyhinde olabilecek her ne varsa mâzûr gösteriliyor, başkası için bir “skandal” kabûl edilen husûslar, o bahis mevzûu olunca, “mübâh” addediliyor…

Şüphesiz, Kemalizmin en fazla tenk̆îde şâyân tarafı, Milletimize karşı tâk̆îb ettiği topyek̃ûn kültür jenosidi siyâsetidir. Kemalizmin bu en büyük cürmüne dikkat çekmek için, 2014’te, bir kitab têlîf etmiş, baskısını da bizzât finanse etmiştik: Milletimize Revâ Görülen Kültür Jenosidi, Ankara: Hitabevi Yl., Mayıs 2014, 13,5x21 cm, 620 s. Hazırladığımız arka kapak yazısı, Milletimizin mârûz kaldığı ve Kemalist Totaliter Rejim tarafından icrâ edilen kültür jenosidinin bir hülâsası mâhiyetindeydi:

“Bu eser, yeni bir mefhûm olan ‘kültür jenosidi’ tâbirini îzâh ettikten sonra, bu târîften yola çıkarak, Milletimize revâ görülen topyekûn kültür jenosidini, ‘Öztürkçe’ Sapkınlığı,’Öztürkçe Ezân ve Öztürkçe Kur’ân’ Rezâleti, Câmi ve Târihî Eser Kıyımı, Avrupacılık Dalâleti, ‘Kamalizm Dîni’ ve Şahısperestlik, Tercüme Hukûk Zilleti, Millî Yazımızın ve Kıyâfetimizin Horlanması, Târihimizi Tahrîf, Ecdâdımıza Hakâret, Millî Musıkîmizin Yasaklanması, Menhiyâtın Resmen Teşvîk Görmesi gibi tezâhürleriyle gözler önüne sermekte ve Milletimizi, bu jenosidin fâillerini, ihdâs edilecek bir mahkemeyle muhâkeme etmeye ve kurbanlarına iâde-i îtibârda bulunmaya, ayrıca, T.C. mevzûâtından, bu jenosidi bugün de devâm ettiren bütün hükümleri ayıklamaya dâvet etmektedir.”

Heyhât ki bu eserimiz de, halkımızdan, ümîd ettiğimiz ciddî al̃âkayı görmedi! (Bu hâlin bir tezâhürü olarak, kitabı bin nüsha bastırmak için harcadığımız sermâyemizi dahi kurtaramadık…) Kitaba al̃âka gösterenlerin de pasif bir okur olmanın ötesine geçtiklerine dâir bir emâreye tesâdüf etmedik…

Kemalizmin topyek̃ûn kültür jenosidi siyâsetine dikkat çeken kitabımızdan evvel de, çok daha hacimli bir kitabla, Kemalizmin, Avrupa mukallidi Materyalist bir cem’iyet, yeni bir millet inşâ etme emeli uğrunda tatbîkâta koyduğu dil jenosidini derinlemesine ele alan bir kitab têlîf etmiştik: Türkçenin Istılâh Mes’elesi ve İdeolojik Kaynaklı Sapmalar (“Öztürkçe” Dayatmasıyle Fransızcalaştırılan Resmî Dil), Ankara: Kurtuba Yl., Nisan 2013, 16x24 cm, 571 s.

Bilâhare, dâimâ Hakîkat endîşesiyle, Kemalizmi sorgulamıya ve ulaştığımız tesbîtleri, tamâmen müsbit vesîka ve delîllere müsteniden ortaya koyan eserler têlîf etmiye devâm ettik. Bu çalışmalarla, Kemalist Totaliter Rejim hakkındaki pek çok hakîkati gün ışığına çıkardık. Hiçbir tesbîtimize, -vesîkalara müsteniden- îtirâz edildiğine şâhid olmadık. Bununla berâber, cem’iyetimizde, zihniyet ve tavır îtibâriyle, gün ışığına çıkardığımız hakîkatler istikâmetinde bir tahavvül başlangıcını da göremedik. Kemalist Propaganda, yalan, tahrîf, istismâr ve tedhîşle insanlarımızı ifsâd etmiye devâm ediyor ve bizim neşriyâtımız denize atılan bir çakıl taşından fazla têsîr yapmıyor…

1-166

(Ankara: Hitabevi Yl., Mayıs 2014, 620 s.)

Kemalist Totaliter İdeol̃ojinin Milletimiz üzerinde icrâ ettiği topyek̃ûn kültür jenosidini, tamâmen vesîkalara müsteniden ve en azından belli başlı cepheleriyle ortaya koyan kitabımız…

***

İstisnâları bir tarafa bırakırsak, insanlarımız, bizim ortaya koyduğumuz hak̆îkatlerle karşı karşıya geldiklerinde dahi, kendilerince onları têvîl ediyor, “Ebedî Şef”i haklı çıkaracak veyâ mâzûr gösterecek bir îzâh tarzıyle kendilerini kandırıyorlar…

Kitab neşriyâtımızdan mâadâ, Derin Tarih ve Gerçek Hayat mecmûaları ile Yeni Söz ve Milat gazetelerinde, Kemalizmi sorgulıyan, onun bâtıl ve -en hafîf tâbiriyle- tenk̆îd edilebilir vechelerini gözler önüne seren (gazete sayfasıyle dahi) binlerce sayfalık neşriyât yaptık. Tabiî ki onlarda ortaya koyduğumuz müdellel tesbîtleri burada tekrâr edecek değiliz. Burada, bunlardan, dört tânesini (içki iptilâsı, mal-mülk hırsı, Erzurum’daki şapka zul̃mü ve sefâhate -Kılıç Ali’nin tâbiriyle, “eğlence”ye- düşkünlüğü) hatırlatıp “Büyük Şef”in bu çeşid zaaflarının dahi, o bahis mevzûu olduğunda, nasıl “mübâh” addedildiğini, hattâ, bir adım sonra, birer “fazîlet” gibi takdîm edildiğini göstereceğiz. Bunları, evvelki çalışmalarımızda noksân kalmış iki bahis tâk̆îb edecek: “Prangalı matbûât” ve “İki Kademeli Dîn İnk̆ilâbı”

Her totaliter rejimde olduğu gibi Kemalist Totaliter Rejimde de matbûâtın nasıl prangalı olduğunu, Mustafa Kemâl’in Hastalığı, Ölümü, Cenâzesi ünvânlı vâsi araştırmamızda mevsûken ve mufassalan îzâh etmiştik. Burada, mezk̃ûr araştırmamızın o kısmını muhtasaran hatırlattıktan sonra, bütün matbûâtın nasıl “Totaliter Şef”in irâdesine râm olduğunu ve Rejimin tâk̆îb ettiği dâhilî ve hâricî siyâsetin bir âleti vazîfesini gördüğünü ortaya koyan bir vak’ayı, yânî 1937 Ekim’inde Cumhuriyet ile Tan gazeteleri arasında cereyân eden kalem kavgasını ele alacağız. Aslında, mezk̃ûr araştırmamızda, bu mes’ele üzerinde dahi durmuştuk. Şimdi ise, Sabataî Cemâatinin içyüzünü anlamak bakımından da çok ibretâmîz olan bu vak’ayı, yeni vesîkalara istinâden, daha genişçe işliyeceğiz.

Mâhiyetini evvelki çalışmalarımızda iyice îzâh etmiş bulunduğumuz “İki Kademeli Dîn İnk̆ilâbı”nın ise, 1940’lı, 50’li senelerdeki seyrini tâkîb edecek, hâssaten Dr. Osman Nuri Çerman’ın faâliyetlerini bahis mevzûu edeceğiz.

Kemalizmi sorgulıyan evvelki neşriyâtımız

Yukarıda bahsettiğimiz mevzûlar üzerinde durmadan evvel, Kemalizmi muhtelif cepheleriyle ele alıp tenk̆îd ettiğimiz evvelki neşriyâtımızın bir listesini verelim.

Kemalizmi sorgulayıp, netîce olarak, bâtıl bir ideol̃oji sıfatıyle mahk̃ûm ettiğimiz ilk çalışmalarımız, onun Masonlukla münâsebetini ortaya koyduğumuz ve yukarıda liste hâlinde zikredip haklarında muhtasar îzâhatta bulunduğumuz çalışmalardır. Onlara, bir de, aşağıdaki makâlemizi ilâve etmek lâzımdır:

- “Türkiye’de İslâm Nîçin Prangalı?”, Şûrâ, 23.2.1978, sayı 6, ss. 8-10.

Bu makâlemizde, Kemalist Rejimin, hakîkatte, başta Vicdân Hürriyeti olmak üzere İnsan Haklarını umursamıyan, Demokrasiye, dîğer tâbirle Cumhûriyete zıd bir rejim olduğunu, tatbîkâttaki Esâsiyesinin, kendi tâbirleriyle “Anayasa”sının da aynı sak̆îm zihniyet ve usûlle hazırlanıp Milletimize, bir ihtilâlle, tepeden inme dayatıldığını ve netîce olarak, onun yerine ikâme edilmek üzere, sahîhan İnsan Haklarını esâs alan bir Esâsiyenin hangi usûlle hazırlanması l̃âzım geldiğini îzâh etmiştik.

Yukarıda zikrettiğimiz iki kitabdan (Türkçenin Istılâh Mes’elesi ve İdeolojik Kaynaklı Sapmalar ile Milletimize Revâ Görülen Kültür Jenosidi) mâadâ, Kemalizmi sorgulıyan dîğer çalışmalarımız, neşir târihi sırasıyle, aşağıdadır.

- “İşte Mustafa Kemâl’in Madam Corinne’e Çanakkale’den Yazdığı Mektubun Aslı”, Derin Tarih, Kasım 2014, sayı 32, ss. 34-39.

- “Kültür Jenosidi Siyâsetinin İki Kurbanı: Târihî Yazımız ve Târihî Türkçemiz”, Derin Tarih, Ocak 2015, sayı 34, ss. 83-89

- “Şahısperest Zihniyet, Küçük Prens’e Dahi Tahammül Edemedi!”, Derin Tarih, Şubat 2015, sayı 35, ss. 92-97.

- “Mustafa Kemâl, Kur’ân-ı Kerîm’e Nazîre Yazdırmıştı”, Derin Tarih, Ocak 2016, sayı 46, ss. 90-99.

2-100

(Derin Tarih, Ocak 2016, sayı 46, ss. 90-91)

***