İnsan çoğu zaman başına gelenleri “kader” diyerek geçiştirir. Oysa kader, iradeyi yok sayan bir yazgı değildir. Allah rolleri dağıtmaz, rolleri tanıtır. Sahne kuruludur ama kimin hangi rolde yer alacağını insan kendi tercihiyle belirler. Aynı çağda, aynı şehirde, aynı Peygamber’i gören iki insan… Biri Ebu Cehil olur, diğeri Ebu Bekir. Aradaki fark bilgi değil, kalbin yönelişidir.

Kur’an bu gerçeği açıkça ortaya koyar:

“Şüphesiz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olur, ister nankör.” (İnsan, 76/3).

Yol gösterilmiştir. Hak da batıl da bellidir. Fakat hangi yoldan gidileceği insana bırakılmıştır. Allah kimseyi zorla Ebu Cehil yapmadı; ama Ebu Cehil kibriyle, çıkarlarıyla ve inadıyla o rolü kendi seçti.

Bir başka ayette şöyle buyrulur:

“Kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim saparsa kendi aleyhinedir.” (İsrâ, 17/15).

Sorumluluk başkasında değil, bizzat insanın kendisindedir. Aynı hakikatle karşılaşan iki kişiden birinin teslim, diğerinin isyan etmesi Allah’ın adaletsizliği değil, insanın tercihidir.

Ebu Bekir’i Ebu Bekir yapan, hakikate tereddütsüz yönelmesiydi. Resûlullah, insanları İslam’a davet ettiğinde çoğu tereddüt etti; Ebu Bekir ise hiç tereddüt etmedi. Çünkü iman sadece bilmek değil, kalbin yönünü belirlemekti.

Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:

“Ameller niyetlere göredir.”

Aynı fiil birini yükseltirken diğerini düşürebilir. Çünkü niyet, insanın kimliğini belirleyen pusuladır.

Bugün de sahne değişmedi. Firavun’un karşısında Musa olmak mümkün; ama Firavun olmak da mümkündür. Kerbelâ’da Hüseyin’in yanında durmak mümkündür; ama Yezid’in safında yer almak da. Allah rolleri dağıtmıyor; her dönemde rolleri tanıtıyor. Zulmün yanında duran, adı ne olursa olsun aynı rolü oynar. Hakkın yanında duran ise bilinmese bile Allah katında değerlidir.

Kur’an uyarır:

“Zalimlere meyletmeyin, yoksa ateş size de dokunur.” (Hûd, 11/113).

Susmak çoğu zaman zalimin tarafında durmaktır. Ebu Cehil de kendince hesaplar yaptı, akıllı olduğunu sandı; ama hakka karşı durmanın bedelini tarihin karanlık sayfalarında ödedi.

Sonunda soru nettir: Kim olmak istiyoruz? Aynı Kur’an bugün de okunuyor, aynı hakikat önümüzde duruyor. Bahaneler değil tercihler belirleyicidir. Allah kimseyi zorla cennetlik ya da cehennemlik yapmaz. Dileyen Ebu Bekir olur, dileyen Ebu Cehil.

Çünkü Kur’an şöyle der:

“Her nefis kazandığına karşılık rehindir.” (Müddessir, 74/38).

Kimliğimizi kader değil, tercihlerimiz yazar. Sahnedeyiz. Rol tanıtıldı. Seçim bize ait.