Irak, Libya, Suriye, Mısır, Lübnan, şimdi de İran ardından Türkiye ve Suudi Arabistan… Condoleezza Rice, Ortadoğu'da İsrail'in güvenliği için 22 İslam ülkesinin sınırlarının değiştirilebileceğini söylemişti.
Öyle bir organizasyon ki bu, bin yıldır emellerinden bir milim olsun sapma göstermeden ilerliyorlar.
ABD'nin eski Dışişleri Bakanı Alexander Haig: "İsrail, dünyanın batırılamayan en büyük Amerikan uçak gemisidir, tek bir Amerikan askeri bile taşımamaktadır ve ABD'nin ulusal güvenliği açısından kritik bir bölgede yer almaktadır" demişti.
Eski ABD Başkanı Joe Biden ise, “Eğer İsrail olmasaydı, ABD bölgedeki çıkarlarını korumak için bir İsrail icat etmek zorunda kalacaktı” ifadelerini defalarca kullandı.
Birinci ve ikinci dünya savaşı sırf bu devletin bizim başımıza bela edilmesi için çıkarılmıştı. Tüm İslam ülkelerini teker teker işgal ediyorlar ve rejimlerini değiştiriyorlar. Suriye’den sonra sıra İran’a geldi.
Bahaneleri hazır. Nükleer güç sahibi olamazsın diyorlar. İyi de uluslarlararası antlaşma var ve Tahran da altına imza atan ülkelerden… “Bizi ilgilendirmez sadece sen, nükleer güç sahibi olamazsın” diyorlar...
Gerekirse bombalarız. İsrail’i sürdüler piyasaya. Vaktiyle bölgeye İran nefreti aşıladıkları için destek görmeyeceğini de düşündüler. Maalesef öyle de oldu. İsrail, İran’a vurdukça ne kadar efsunlanmış bilinçsiz insan varsa önce İran’a olan nefretini kustu.
İran’a destek veren benim gibi Siyonist karşıtı, Sünni, Türkleri de Şiacılıkla ve İrancılıkla yaftaladılar. İsrail, bu tür itilaflar için çok önceden ciddi çalışmalar yaptı. Mezhep fitnesini o yüzden ortaya attı ve işe yaradığını görüyor.
O yüzden hepimizi sıraya koydular.
Geçen hafta haklı olduğu halde sırf nükleer güç sahibi olmasın diye İsrail, İran’a saldırı düzenledi. Netanyahu buna bir sebep daha ilave etti. Hamas’a gelen yardımların kesilmesinden sonra bu sefer “sorunun asıl kaynağını kurutmak” istiyoruz dedi.
Açıkçası Gazze direnişinin merkezini hedef aldıklarını söyledi. Bugün Lübnan’da Hizbullah’a, Filistin’de ise Hamas’a yönelik ciddi baskı var. Bunun nedeni de satılmış liderleri…
İsrail, o yüzden rahatlıkla İran’a saldırı düzenledi. Ülkelerde özellikle Türkiye’de satın aldığımız insanlar zaten İran nefretiyle yanıp tutuşuyor, biz de rahatlıkla İran’ı diz çöktürürüz diye düşündü.
Ne var ki İran, İsrail'in saldırısından 18 saat geçmeden, aralarında hipersonik füzelerin de bulunduğu yüzlerce balistik füzeyi Tel Aviv'in merkezine ve İsrail'in geneline ateşleyerek yanıt verdi. Ve savunma sistemlerini çökertti.
Bizim televizyon yorumcuların asla yıkılmaz dediği İsrail'in o Demir Kubbesi başarısız oldu. İsrail istihbaratı başarısız oldu.
Şimdi Netanyahu, İsrail'i kesin yenilgiden kurtarmak için Amerikan askeri gücüyle müdahale etmesi için Washington'a yalvarıyor; Netanyahu'nun kendisi de Washington'ın teşvikiyle getirdiği bir yenilgi olacak bu.
Bakınız, Washington, 2003'ten bu yana Orta Doğu'da 12 trilyon dolardan fazla para harcadı. O yüzden kendini yenilmez sanıyor.
Oysa tam da bu günlerde İran petrol ihracatının %90'ının geçtiği Harg Adası'na veya Bender Abbas'taki terminallere tek bir İsrail saldırısı, İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatmasına neden olsa ne olur?
Bu durum elbette küresel petrol arzının %20'sini etkileyecektir. Bu, bozulan tedarik zincirleri ve kontrolsüz enflasyon anlamına gelir. Benzin bir gecede galonu 7 dolara çıkar.
Onlar istiyor ki III. Dünya Savaşı İran üzerinden çıksın. Batı Asya'da yıkıcı bir savaş olsun ve İran çöksün ki Avrasya'nın daha fazla kenetlenmesine bir darbe vuralım.
Tam da bu noktada sormak isterim; sıra bize gelene kadar İran’dan nefret mi edelim yoksa Siyonizm karşısında birlik mi olalım?