0
Her geçen gün seçime biraz daha yaklaşıyoruz. Mitingler devam ediyor. Partilerin milletvekili adayları sahalarda… Sokağın nabzı, siyaset ve seçim için atıyor. Fırsat buldukça sokağın nabzını tutmaya çalışıyorum. Sokağın nabzı, bazı beni her zaman şaşırtmıştır. Sokağın nabzını iyi tutarsanız, hem doğru öngörülerde bulunabilirsiniz hem de için yaşadığınız topluma biraz daha yaklaşır ve yabancılaşmazsınız. Ayrıca siyasetin gündelik inşası da sokakta gerçekleşir.
Gündelik hayatın aktığı yer olan sokaklar; kültürel, ekonomik, siyasal olanla gündelik olanın iç içe geçtiği yerlerdir. Sokak hem iktidarın hem de muhalefetin üretildiği yer olması özelliğiyle siyasal olanın mekanıdır.
Son dönemde sokaklarda seçim sürecini taksicilerle konuşuyorum. Onların görüş ve düşüncelerini duymaya ve anlamaya çalışıyorum; çünkü taksiciler, sokağın nabzını ölçen termometreler gibidir. Ve onların söyledikleri üzerinden partilerin karnesini çıkarmaya ne notlarını vermeye çalışıyorum.
Birkaç gün önce aslen Ispartalı bir milliyetçi olan ve MHP'ye oy veren Mustafa Ağabey ile Kürt meselesi başta olmak üzere ülkenin birçok meselesini konuştuk. Kendisinin MHP'ye oy vereceğini açıklayan taksici abimiz, HDP'nin de Meclis'te olması gerektiğini düşünüyor. Çözüm süreci ile ülkenin mesafe kat ettiğini ve silahların sustuğunu belirten taksicimiz için HDP'nin mecliste olması gerek. Ancak beni en fazla şaşırtan açıklaması şuydu; silahların susması için, gerekirse Abdullah Öcalan bile ev hapsine alınabilir. Ben de ona kendisinin milliyetçi olduğunu hatırlatarak kendisinin milliyetçi camiada ayrıksı durduğunu söyleyerek ve kendisi gibi düşünen insanların olup olmadığını sordum. O da artık, milliyetçilerin dönüşmeye başladığını ve kendisi gibi düşünen insanların milliyetçi camiadaki varlığından bahsetti. Ona, ayrıca, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu nasıl değerlendirdiğini sordum. O da, hiç tereddütsüz, Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a benzemeye çalıştığını ve henüz kendine özgü bir üslubunun olmadığını belirtiyor. Kendi olan bir Davutoğlu olmalı, dedi.
Oyunu da MHP'ye vereceğini açıklayan Ispartalı Mustafa Abimiz ile olan konuşmamın en ilginç yanlarından biri, partilerin vaatlerine bakışı idi. Biliyorsunuz, HDP, CHP, BTP seçmene kışkırtıcı vaatlerde bulunuyor. Kimisi Mazotu bir lira yapacak, kimisi de asgari ücreti 5000 lira yapacak… Kışkırtıcı, baştan çıkarıcı vaatler… Mustafa Ağabey, artık seçmenin bunlara güvenmediğini, gerçekçi bulmadığını itiraf ediyor. Seçmen, artık, bol keseden atan liderlere güvenmiyor. Hatta CHP'nin seçmene güven aşılayamadığını söyledi.
Yine son dönemde, aslen Erzincanlı olan ve AK Parti'ye oy vereceğini açıklayan taksici Mehmet Ağabey ile muhabbet ettik. Mehmet Ağabey, toplumun Tayyip Erdoğan'a olan itimadından bahsederken, Erzincan'da yaşayan yaşlı annesinin kendisini aradığını ve Erdoğan için oy isteğini anlattı bana. Konu, döndü dolaştı ve HDP'nin durumuna geldi. Erzincan'da HDP'nin oyunun olmadığını ancak miting yapmasının da bir mucize olduğunu belirtti. HDP'nin, ancak, Erzincan'da yaşayan Alevilerden oy alabileceğini düşünüyor Mehmet Bey. Ona göre, daha önceki seçimlerde CHP'ye oy veren Aleviler, bu seçimde HDP'ye oy verebilir.
Kısacası, sokağın nabzı ve siyasetin termometrelerinde durum bundan ibaret…