Geçen haftaki yazımızda demiştik ki ‘’ Amerika ’Ortadoğu’da’ ülkeler bazında değil, bölge bazında bir politika yürütüyor.’’ Dolayısıyla ‘’Terörsüz Türkiye’’ bakış açısı bize göre eksik bir bakış açısını yansıtıyordu. Türkiye başta olmak üzere bu coğrafyada yer alan tüm ülkelerden yerel değil, bölgesel bir politika yürütmesi beklediğimizi ima etmiştik.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK’nın silah bırakmasını, ‘’Kudüs ittifakı’’ olarak değerlendirmesi, beklentilerimizin de ötesinde, küresel bir vizyona sahip olduğunu gösterdi. Bu vizyon, tarihimize, medeniyet değerlerimize uygun bir vizyondur.
Zira ‘’Kudüs ittifakı’’ aslında adaletin, vicdanın, erdemin kısacası tüm insanlığın ittifakıdır. Günümüz insanın ruhu parçalanmıştır. Kudüs İttifakı, parçalanmış insanlığın ruhunu yeniden bir araya getirebilme potansiyeline sahiptir. Çünkü Kudüs İttifakı, insanlığa hayat veren değerleri içerir.
Bu değerlerin en başında da İslam gelir. Hayat ve ölüm, Allah’ın koyduğu değişmez temel bir yasasıdır. İnan ve inanmayan herkes bu yasaya tabidir. Kur’an, iman edenlere, hayatı güzelleştirme ve iyileştirme sorumluluğu vermiştir.
Bu bağlamda Müslümanların kendi aralarındaki ilişkiler, hayatın en anlamlı boyutlarını yansıtmalıdır. Çünkü Müslüman, imanı merkeze alan, farklı ırkları, dilleri, gelenekleri paylaşan cihanşümul bir milletin veya ümmetin birliğini ifade eder. Ümmet kavramı, her türlü ayrımcılığı ret eder. Geçmişte Müslümanların kurduğu ‘’imparatorlukların’’ bünyesinde gayrimüslimlerin iç işlerinde sorunsuz yaşamaları bu gerçeği yansıtır.
Nitekim ‘’Osmanlı, böyle bir ‘’imparatorluktu’’ ve Kudüs, Osmanlı’nın böyle bir şehriydi. Osmanlı’nın hâkimiyetinde Kudüs, Müslüman olsun-olmasın, birçok ulus, tek bir çatı altında yüzyıllarca barış içinde yaşadı. Çünkü İslam, her türlü etnik sınırları aşmaya elverişli, insanın doğasına uygun bir cevhere sahiptir. Ümmet, bu cevheri, benliğimizin derinliklerine inen yola işaret eder.
İnsani ilişkiler, iman bağı ve ümmet bilinci üzerinde gerçekleştiğinde ahlaki bir nitelik kazanır. iman, tüm insani değerlerin en yüce yansımasıdır. Bugün Müslümanlar olarak İslamdan ve ümmet bilincinden uzaklaştığımız için bunu tam olarak yansıtamıyoruz.
Ümmet, kan bağına dayalı akrabalık, kabilecilik, ırkçılık değil, ortak bir inanca mensup, ortak değerleri savunan sosyal ve siyasal bir birliktir. Tarihini, medeniyet değerlerini bilen hiç kimse ümmet kavramından rahatsız olmaz ve olmamalıdır.
Kendisinin dışındakileri ötekileştiren bir hayat anlayışı, İslamın ahlaki prensipleriyle uyuşmaz.Çünkü ırkçılık bencilliği, bencillik nefreti, nefret bölünmeyi, bölünme zayıflığı, zayıflık bağımsızlığı yok eder. Hâlbuki, paylaşmak sevgiyi, sevgi birliği, birlik güçlü olmayı, güçlü olmak ise, bağımsızlığı korur ve tahkim eder.
Biz Türkler, Kürtler, Araplar, Farslar ortak bir inanca, ortak bir coğrafyaya, ortak bir kültüre, ortak bir tarihe ve ortak bir geleceğe sahibiz. Ümmet kavramından rahatsız olan Sayın Özgür Özel, demek ki bir İngiliz’in, Fransız’ın, Amerikalı’nın, Rus’un, Çinli’nin baktığı gibi ‘’Ortadoğu’ya’’ bakıyor! Hâlbuki ‘’Ortadoğu’’ bizim için sadece coğrafi bir alan değil, aynı zamanda kaderimizdir.
Kaderimizi, takdir edilecek bir coğrafya hâline getirebilmek için, ümmet bilincine sahip olmalıyız. Amerika PKK terör örgütünden vazgeçmiş değil. Bölgede terör örgütü üzerinde hâlâ planları var. Bu planları en doğru gören, Cihat Yaycı Paşa’dır. Türk medyasında Amerikan Büyükelçisi’nin açıklamalarına büyük anlamlar yükleyen kimi yorumları hayretle izliyorum!
Toparlayacak olursak, Terörsüz Türkiye değil, Terörsöz Bölge için mücadele etmeliyiz. Cihanşümul anlam ve amaçlar taşıyan ümmet bilinci, Terörsüz Bölge mücadelesinde kolaylaştırıcı bir rol oynayacaktır.