Dolar (USD)
32.51
Euro (EUR)
34.61
Gram Altın
2488.19
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Ağustos 2020

En Büyük Enerjimiz Toplumsal Barışımızdır

Tarih boyunca insanoğlu kendi sınırlı yeteneklerini tamamlamak üzere, hayvan, rüzgâr ve su gücü şeklinde enerji kullanmıştır. Gerek mal ve hizmetlerin, gerekse insan ve bilginin taşınması, ticari tarımın ve kitlesel üretim yapan sanayi faaliyetlerinin gelişmesi tamamen ısı ve itici güç sağlayacak enerjinin elde edilmesine bağlıdır.

Özellikle son 200 yıldaki teknolojik ilerlemeler, fosil yakıtları yakarak dünyanın depoladığı enerjiden, su gücünü de elektriğe çevirerek sudan daha etkili bir biçimde yararlanmasını mümkün kılmıştır.(E.C)

Günümüzde maden kömürü, petrol, doğalgaz ve yakıt için nükleer maddelerden güç kaynağı olarak yararlanmaya talep çok büyüktür. Hatta bunların tükeneceği endişesi sık sık dile getirilir. Bir toplumun adım atabilmesi için öncelikle enerji temin etmesi zaruridir. Zira her adımın ilk hareket noktası enerji olduğu bilinmektedir.

Burada enerjinin önemini anlatmak için sayfalarca yazı yazsak ta eksik kalacaktır. Bu nedenle geçtiğimiz Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz’de keşfedilen doğal gazı ‘’müjdeli haber’’ olarak nitelemişti.

Türkiye sahip olduğu coğrafi konumuyla bir deniz ülkesi olmasına rağmen, önceki yıllarda şu veya bu sebeple denizlerden fazla istifade edilememişti. Ancak son yıllarda Türkiye, gerek Doğu Akdeniz’de gerekse Karadeniz’de kendi milli imkânlarıyla haklarını araması oldukça önemlidir.

Uzmanların ifadesine göre Karadeniz’de keşfedilen 320 milyar metreküp doğalgaz sadece bir kuyuda bulunan miktardı. Güvenilir bir kaynaktan edindiğim bilgiye göre: ‘’miktarın çok daha yüksek olduğu’’ yönündeydi.

Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği haber gerçekten de müjde niteliğindeydi. Biz de milletçe sevindik ve sevinmeliyiz de. Ne yazık ki, milletin bu sevincine tam olarak ortak olamayan bazı muhaliflerin hali gerçekten üzücü olduğu kadar düşündürücüdür.

Bizler farklı siyasi partilere sempati duysak da aynı coğrafyaya, aynı tarihe, aynı medeniyetin varisleri değil miyiz? Hangi toplumsal kesime ait olursak olalım hepimiz Türkiye ailesinin farklı bireyleri ve kardeşleri değil miyiz?

Bir milleti teşkil eden bireylerin, grupların, aralarındaki dayanışmanın, karşılıklı ilişkilerin, toplumsal bütünleşmenin ve bir ülke halkına, bir bütüne ait olma duygusu değil midir?

Herhangi bir dış tehdit karşısında tehdidin nasıl oluştuğuna bakmadan tepki göstermezseniz veya milletin refahına katkı sağlayacak herhangi bir hizmette sevinmezseniz milletin teveccühünü nasıl kazanacaksınız?

Eğer sizdeki Atatürk sevgisi gerçekten milli mücadeleye öndelik ettiği içinse, Erdoğan’a olan kininizin, nefretinizin sebebi nedir? İktidara geldiği günden beri çalışarak, ter dökerek, ülkenin her köşesini bir oya gibi işleyip imar ettiği için bu millet Erdoğan’ı seviyor. Yunanistan’ın, Ermenistan’ın, İsrail’in, Fransa’nın, Amerika devlet elitlerinin Erdoğan’dan nefret etmesini anlıyoruz da sizin nefretinizi anlamıyoruz.

Mustafa Kemal bağımsızlığımızın temelini atmışsa, Erdoğan’da memleketimizi kalkındırmaya çalışarak bağımsızlığımızı güçlendirmektedir. Ortak konularda birlik ve dayanışma içinde hareket ederek toplumsal barışımızı güçlendirmeliyiz.

Unutulmasın ki en büyük enerjimiz toplumsal barışımızdır ve bunu hepimizin koruması zaruridir.