Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2378.89
BIST 100
10262.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Şubat 2022

Sorun küresel

Dünyayı yönetenlerin, gelecek planları yaptığını hemen herkes biliyor. Sır da değil aslında. Zaten bunların ipuçlarını da, DAVOS'ta düzenlenen zirvelerde açıkça veriyorlar. Tıpkı 2018’de Hariri’nin kürsüye çıkarak; “10-15 yıl sonra insanların bambaşka bir cins haline geleceğini, BEYNİMİZİN HACK'leneceğini, insanların ve devletlerin veriyi elinde tutan küçük bir ELİT GRUP tarafından yönetileceğini” söylediği gibi. Tabi Sn. Erdoğan’ın “One Minute” çıkışıyla tanıdığımız ve Davos'un mimarlarından olan Klaus Schwab'ın, BÜYÜK RESET önermesi de cabası…

Kısacası Küreselleşme sonrasında sürdürülemez hale gelen kapitalizm yerine, yeni bir sistem dizayn ederek, PARAYI başka bir yerlere yönlendirmek istediklerini buradan anlamak mümkün. Haliyle hedefleri için siyasetin de elden geçirilmesi gerektiği, olmazsa olmazları arasında yer alıyor. İşte bu açıdan değerlendirildiğinde; COVİD-19’un tetiklediği enerji (petrol, gaz, elektrik…) fiyatları, kopan tedarik ağı ve önlemeyen enflasyondan nasibini almamış ÜLKE YOKKEN, TRUMP’un tasfiye edilerek BİDEN’in koltuğa oturtulması az şey de sayılmaz.

Anlayacağınız çoğunluğu Avrupa’da konuşlanan, kolları da Londra ve Washington’a uzanan bu yapının, kendileriyle UYUMLU YÖNETİMLERİ iş başına getirmek adına çabaladığı bir dönemdeyiz. Bunun için Pandemiyi ve Pandeminin sebep olduğu ekonomik daralmaları, bir ANAHTAR gibi kullandıkları da aşikâr. Öyle ki sahaya renkli devrimlerle ün yapan SOROS’u sürerek, attıkları demokrasi, özgürlük ve hukuk naralarının yanına, şu sıralar “HAYAT PAHALILIĞI” söylemini eklemelerini bu minvalde ele almakta yarar var. Hedeflerinde ise çok açık…

Sözlerini dinlemeyen, büyük oyunu gören ve değerlerinden vazgeçmeyen Putin, Şi Cinping, Orban ve Sn. Erdoğan’ın başını çektiği inkâr edilemez. Yoksa Mocron’u öven ve Almanya’daki değişimi takdir eden SORUS’un, Şi Cinping'e yönelik; “dünyadaki açık toplumlara en büyük tehdit” şeklindeki konuşmasını başka nasıl izah edebiliriz ki? Macaristan’da yaklaşan seçimler öncesi, Başbakan Orban’a karşı 6 MUHALEFET PARTİSİNİ BİR ARAYA GETİREREK, Marki-Zay'ın arkasında toplamaları da fazla söze hacet bırakmayan cinsten seyrediyor.

Hülasa adına ister “KÜRESEL AİLELER” deyin, isterseniz de “KÜRESEL SERMAYE”, artık EKOL haline gelen bu yapının kendilerinden emir almayanlara karşı, SİYASİ OPERASYONLARA imza attığı bir dem’den geçiyoruz. Bu bakımdan “ERDOĞAN DÜŞMANLIĞINI” hem söylem, hem de eylem birlikteliğiyle proje haline getirmelerini, bu düşünceden farklı görmek neredeyse imkânsız. O yüzden sosyal medyadan, sokak olaylarından, algı operasyonlarından, FETÖ’ den, Gezi’den, dolar manipülasyonundan… tanıdığımız bu ekolün, tüm enstrümanlarıyla SALDIRI DOZAJINI arttırdığını/artıracağını söylemek için kahin olmaya hiç gerek yok.

“Ne alakası var”, demeyin sakın! Zira geçen hafta Edirne ve Samsun’da yaşanan “heykel yakma” olayları ve sonrasında, hadisenin nerelere vardığı ayan beyan ortada değil mi? Yada Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen, Osman Kavala dosyasını AİHM'e yollaması…? Sahi siz; açıklanan OCAK ayı enflasyon rakamını, Avrupa’da; “TÜRKİYE'DE ENFLASYON PATLADI” türü manşetlerle aleyhte sunan DUYARLILIĞI, kimler, neden gösteriyor sanıyorsunuz? Peki, dünyanın en değerli birkaç dergilerinden birinin, bir Belediye Başkanını yere göğe sığdıramayarak sayfalarına taşımasını…? Komik olmayın! Her şey gayet açık ve net…

Dolayısıyla da 2023’ün, SADECE BASİT BİR SEÇİM OLMADIĞI tartışılmaz konumda. Çünkü 21. yüzyılın en büyük sürprizini yapacak Türkiye’ye, yeniden diz çöktürmek için tek seçenekleri o kaldı malumunuz üzere. Yani mevzu kişisel değil, TAMAMEN KÜRESEL… Gerisi ise yalnızca, lafı güzaf hükmünde…