Kıymetli okurlarım, bu memlekette Dindarlar için, 28 şubat Süreci gibi çok kötü bir dönem yaşandı.


O kötü dönemin bin yıl sürmesi planlanıyordu. Allah'a Hamd olsun... On yıl bile sürmedi. 2002'de AK Parti'nin iktidar olmasıyla, bu kötü günler tarih olup gitti.


Şimdi buraya, 28 Şubat Sürecinde "Pasaportlara takılacak fotoğrafların bile başörtüsüz istendiğini...


Askeri Okulların mülakatlarında, insanların paçalarını sıvamalarından Namaz kılıp kılmadığının anlaşılmaya çalışıldığını" yazsam, çoğu kişiye bu anlattıklarım masal gibi gelir değil mi?


Hayır bunlar kesinlikle masal değil... Az önce yazdığım örnekler ve daha fazlası, maalesef bu ülkede yaşanmıştır.


Eğer şimdiki ortamın kıymeti bilinmezse, daha daha ağır durumlarla da karşılaşılabilinir. Unutulmasın ki... 28 Şubat Sürecinin baskı ortamına, Özallı yılların rahatlığından gelinmiştir.


Ayak Sesi...


Kıymetli okurlar, son günlerde Cuma Hutbeleri üzerinden yürütülen tartışmalar yabana atılmamalıdır.


Çünkü bunlar 28 Şubat Sürecinin Ayak Sesleridir. Evet o sesler şu anda çok çok uzaklarda olabilir.


Ancak ileride burnumuzun dibine kadar gelmeyeceğini kimse garanti edemez... Burada bize düşen teyakkuz halinde bulunmaktır.


Efendim konu açılmışken, Cuma Hutbelerine getirilen eleştirilere dair birkaç kelam yazmak isterim...


Bilmem farkında mısınız? Hutbelerin içeriğini eleştirenlerin çoğu Dini ilimlerde eğitim almış kişiler değildir. Aksine çoğunun ortak noktası: dine ve Dini Müesseselere düşman olmalarıdır.


Elbette bu tür insanların eleştirileri, sinek vızıltısından öteye geçmez.... Cahilin söylediklerine itibar edilmeyeceğini unuttum zannedilmesin...


Benim burada dikkat çekmek istediğim konu: 28 Şubat Hastalıklarının, ülkemizde yeniden görülmeye başladığı dır.