ABD, Beyrut'un merkezine yaklaşık 13 kilometre uzaklıkta, 43 dönümlük bir araziye devasa büyüklükte bir büyükelçilik inşa ediyor. Binlerce işçi gece gündüz çalışıyor.
Bu yeni büyükelçilik, Beyaz Saray'ın bulunduğu arazinin yaklaşık iki buçuk katı büyüklüğünde ve neredeyse 21 futbol sahasından daha büyük bir alana denk geliyor. Büyükelçilik değil resmen şehir inşa ediyorlar.
Dünyanın en büyük ikinci büyükelçiliği olacakmış bu. Birincisini merak ettiyseniz yerini hemen söyleyeyim; Bağdat.
Şu vakte kadar bir milyar dolar para harcanmış. Beyrut’ta açılacak olan bu üçüncü büyükelçilik olacak.
Burada sorulması gereken soru şu;
Amerika, 6 milyonluk nüfusa sahip olan ve yüzde 80’i fakir bir yaşam süren bir ülkede neden bu kadar büyük bir büyükelçilik açma gereği duydu?
Yani normalde bir büyükelçiliğin işlevi bellidir. O ülkeyle diplomatik bağı sağlar ve oradaki vatandaşlarının hak ve hukukunu gözetir, yardımcı olur. İyi de bunun için devasa büyüklükte bir binaya gerek var mıdır?
Cevap için size Bağdat’ın 40 kilometre uzağında ve ıssız bir bölgede bulunan Ebu Garip Hapishanesi’ni hatırlatmak isterim.
Orada ne işkenceler yapılmıştı. Özellikle Amerika’ya karşı direniş sergileyen insanlar yok edildi. Daha da fazladır ama orada 16 bin kişi imha edildi.
Bugün aynısı Lübnan’da yapılacak. Özellikle Filistin direnişçileri burada yok edilmek isteniyor. Beyrut, Ebu Garip’ten sonra dünyanın en büyük direnişçi kıyımının yapıldığı yer olacaktır.
Daha birkaç hafta önce ki Amerikan yanlısı lider(!) Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas bir araya geldi.
Bu iki liderin ana gündemi neydi biliyor musunuz?
“Lübnan devleti, Filistin mülteci kampları da dahil olacak şekilde tüm topraklarında egemenliği sağlama ve Lübnan devletinin dışında olabilecek her türlü silahlı oluşumu sonlandırmaya bağlı kalacak. Ülkedeki mülteci kamplarının içinde veya dışında olan Filistinlilere ait silahlar konusu tümüyle kapanacak…”
Amerika ve İsrail’e bundan ala hizmet mi olur? Mahmut Abbas, zaten Gazze direnişçilerini kendi eliyle İsrail’e teslim eden bir adam. Lübnan lideri de öyle. O yüzden Filistinlilerin bir kısmı çaresizlikten artık Hamas’a tepki göstermeye başladı.
O yüzden bugün İsrail Batı Şeria’daki yerleşim bölgelerini işgal etmeye başladı. Maalesef orası da Gazze gibi olacak. En hazini, İran üzerinden gelen desteğin kesilmesiyle birlikte direnişçiler zayıfladı.
Beyrut’ta boşuna büyük bir büyükelçilik inşa edilmiyor. Batı, başında Mahmut Abbas’ın olduğu içi boşaltılmış bir Filistin devleti istiyor.
Amerikan’ın bölgede yapacağı dizayna karşı direnç gösteremeyen bir ortam inşa ediliyor.
Amerika, 2006'dan bu yana Lübnan güvenlik güçlerine 3 milyar dolar dağıttı ama yine de Hizbullah engelini aşamamıştı. Hatta en son yerel seçimlerde Hizbullah etkili olduğu bölgelerde zaferle çıktı.
Bir başka neden de Doğu Akdeniz'deki gaz sahaları ile alakalı. Anlayacağınız Amerika hiçbir yerde pürüz istemiyor.
2017'de o zamanki ABD büyükelçisi Elizabeth Richard temel atma töreni sırasında, şöyle demişti;
"Yeni Büyükelçilik Kompleksimiz, Lübnan halkına uzun vadede sizinle birlikte olduğumuza dair güçlü bir mesajdır.
“Yedi yıl sonra, derin kazı çukurlarından çıkan megalitik patlama duvarlarından oluşan labirentiyle, bu diplomasi sığınağı, Lübnan'ın 5.000 yıllık Fenike ve Bronz Çağı dünya mirası alanlarından bile daha uzun ömürlü olabilir”
Burada kalıcılıyız çünkü bu bölge bizimdir mesajını veriyorlar. O bölgede İsrail’e direnen tüm direnişçileri imha etmek için inşa ediyorlar bu yapıyı. Bilinsin istedim.