Farklı inançların, kültürlerin, dillerin aynı toprak parçası üzerinde barış ve huzur içinde yaşaması kadar doğal ne olabilir. Kaldı ki bizim medeniyetimiz, tarihimiz ve vicdanımız bunu gerektirir. Bunu en iyi, bu köşeyi takip eden dostlarımız bilir.
O halde Vatikan’ın ziyaretini ve Papa’nın ayin gösterilerini büyük bir heyecanla savunan kişilerle neden aynı karede yer almadım? Yazının konusu da budur.
Neticede 40-50 dönümlük bir arazide ortalama bin kişinin yaşadığı bir yerden bahsediyoruz, öyle değil mi? Öyle ama bu devlet, Aytunç Altındal’ın ifadesiyle; dünyadaki en zengin ve en güçlü kurum. 1.4 milyar insanın hem hayatını yönetiyor, hem de parasını alıyor. Ayrıca dünyanın en çok yayına sahip ülkesi konumunda.
Doğum kontrol haplarına ve kürtaja karşı gibi görünürler ama doğum kontrol hapı, kürtaj malzemesi, kadın sağlık malzemesi üreten tüm büyük kuruluşların hissedarıdır.
Dahası da var.
Bir ara Papa Francis’in Sünni İslam'ın en prestijli ilim merkezinin başkanı Şeyh Ahmed el-Tayib ile dinler arası kardeşliğin sembolü olarak Abu Dabi'deki törene el ele katılmasının ardından ilginç gelişmeler yaşanmıştı.
Burada milletler, dinler ve ırklar arasında barış çağrısında bulunan tarihi bir kardeşlik bildirgesi imzalanmıştı. Kulağa hoş geliyor gibi ama öyle değil.
Bu Chrislam’ın ilk tohumlarıydı. Hristiyanlık (Christianity) ve İslam (İslam) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş bir kavram olan Chrislam, iki büyük dini sentezleme veya ortak yönlerine vurgu yapma amacıyla ortaya atılmıştır. Nijerya’da denendi.
Çünkü yeni dünya hükümetinin inşa edilebilmesi içi İslam’ın tasfiye edilerek senkretik bir dünya dininin tesis dilmesi gerekiyor. Berlin’de üç din için ortak ibadethane bile açılmıştı.
Yeni, tek-tip insan modelinin oluşturulması ve bir Tanrı imparatorluğunun tesis edilmesi gibi teo-siyaset temelli bir planlama bu. Devam edelim…
Vaktiyle Papa Benedictus, Türkiye gelmeden önce, Bizans İmparatoru II. Manuel Paleologos'un 14. yüzyılda İslam'ı aşağılayan bir sözünden alıntı yapmıştı. Neydi o alıntı?
“Bana Muhammed'in getirdiği yenilikleri gösterin, orada yalnızca kötü ve insanlık dışı şeyler bulacaksınız; örneğin, vaaz ettiği inancın kılıçla yayılması emri gibi."
Evet, söylediği tam olarak buydu.
M.S.575 yılında yaşamış olanı da Avrupa'da Türk düşmanlığını başlatan ilk kişidir. O dönemden bu yana Benedikt adını alan papalar, Türk düşmanı olarak bilinir.
Vatikan’ın başından beri temel stratejisi ekümenizmdir. Yani kiliseler arası birlikte hareket etme stratejisi. Ve bu strateji dini değil siyasi bir programdır.
BOP'ta sınırlarının değiştirilmesinden bahsedilen 22 Müslüman ülkesinin ayakta durma, direnme ve güçlü olmalarını engelleme yöntemlerinden biri olarak da okuyabilirsiniz bunu.
Bu kesim için Türkiye, çok ama çok önemli bir konumdadır. Zira 7 inayet dönemi kilisesinin 7'si de Türkiye'de bulunmaktadır. Efes Meryem Ana Kilisesi, İzmir, Bergama, Akhisar, Salihli, Alaşehir ve Pamukkale.
Burası onlar için kutsal topraklar… Ve buraya ait emelleri olduğunu da asla unutmamalıyız. Hatırlayınız, FETÖ bir ara; “Haçlının ülkenizi işgal etmesi sizin için tehlikeli değil” demişti.
Şimdi Papa’nın propagandasını yapan bilinçsiz ve avanaklar için söylenecek pek de bir şey yok.
Bu tayfa anlık düşünen ve duygusal refleksler veren bir tayfa. İstanbul’un fethini bir türlü içlerine sindiremeyen Vatikan’ın gizli emellerini, hoşgörü adı altında servis edecek kadar gerçeklikten kopmuş vaziyetteler.
Oysa gerçek; İslam’ın “dinlerarası diyolog” adı altında tasfiye edilip, İstanbul merkezli Roma II projesinin hayata geçirilmesidir. Buna komplo diyenler vakti geldiğinde ne demek istediğimizi umarım anlarlar.