Ey aziz millet, gelin şu CHP’nin “Hızlı Zenginleşme Akademisi” mezunu belediye başkanlarının trajikomik hikâyesine bir dalalım! Her sabah, güneş doğarken, bir bakıyoruz ki bizim Halk Fırkası’nın şehreminileri, tıpkı Anadolu’nun eski zemheri sabahlarında samanlık önünde tuzağa düşen güvercinler gibi, savcının pençesinde çırpınıyor.

Sonra da basıyorlar feryadı: “Bize siyasi operasyon!” Yahu, operasyon değil, bildiğin hırsızlık yaparken suçüstü! Devletin kasası, yani milletin alın teri, sizin için açık büfe mi sandınız?

Efendim, izninizle, bu yeni neslin “kültürel amnezi”sine ufak bir tercüme yapayım. Bizim çocukluğumuzda, Anadolu’nun karla kaplı köylerinde, kışın o tekdüze beyaz örtüsü altında eğlence arardık. Samanlığın önüne, hamal küfesine benzeyen bir sepet kurar, altına buğday serper, ipi elimize alır, sabahın köründe pusu kurardık. Güvercin, keklik ne gelirse, ipi çeker, avlardık!

Şimdi, o samanlık devletin kasası, Saman Sepeti savcı, buğday da milletin parası. Siz, ey CHP’li başkanlar, o parayı tıkınırken savcı ipi çekiyor, hoop, suçüstü! Anladınız mı alengirli metaforu?

Ama asıl komedi şimdi başlıyor! Bunlar, herkomple götürürken yakalandıklarında “komplo” diye ağlar. Hırsızlıkları arş-ı alâya minare dikse de kılıfına sığdırmaya çalışır. Yahu, yerel yönetimlerde en son iktidar olduğunuz1989’da da böyleydi! Murat Karayalçın’dan Nurettin Sözen’e, CHP’li belediyeler adeta “hırsızlık staj merkezi”ydi.

Hele Diyarbakır’daki CHP’li belediye!Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lügatit-Türk’ünden Türk Dil Kurumu’nun son baskı “Sözlük”üne kadar bütün Türkçe sözlüklerde Diyarbakır CHP’li belediyenin yaptığı yağmayı tanımlayan bir kelime yok.

Vallahi Billahi Şemseddin Sâmi’nin Kamûs-ı Türkî’sinde de yok.

Hiç boşuna bakmayın, Fethi Tevetoğlu’nun “Osmanlıca-Türkçe” sözlüğünde de yok. Bu, bizim CHP’nin icadı. Yarım asır oldu, Türk Dil Kurumu bu eylemi tanımlayacak Türkçe bir kelime ne buldu, ne türetebildi.

Ve bu konuda o kadar ilerlemişlerdi ki CHP’li yazar çizerler bile dayanamamış, Karayalçın’ı “Parayalçın” olarak yazıyorlardı.

O zamanlar yargı, bürokrasi, CHP’nin arka bahçesiydi. Yüksek yargı üyeleri emekli olur olmaz soluğu CHP’de alır, ya milletvekili ya da ballı yönetim kurulu koltuklarına kurulurdu. Üst düzey hırsızlar dokunulmaz, alttaki bürokratlar ezilirdi.

Bize masal anlatmayın, her şey ayan beyan!Şimdi millet uyandı, devleti “parti cumhuriyeti” olmaktan çıkardı. Adalet ve Kalkınma Partisi, çeyrek asırdır, (tüm çürümüşlüğüne rağmen) milletin egemenliğini tesis etti. Askeri, sivil, yargı bürokrasisi, CHP’nin işgalinden kurtuldu. Şükürler olsun!

Biz daha ilkokul birinci sınıfa giderken, o rahmetlik analarımız bize ne derdi? “Yerde bulduğun silgi parçası bile senin değil, öğretmene ver!”

Siz, ey CHP’li hırsızlar, bu ahlâkı ne zaman unuttunuz? Anneleriniz size bu kültürü aşılamadı mı? Hani, aynı hamurdan yoğrulmuştuk? Ne ara hırsızlıkta doktora yaptınız?

Çalmayacaksın kardeşim! Çalarsan, devlet seni suçüstü yakalar, memleketine arkanı çevirerek seni rükû halinde tutar ve ömrünce öyle kalakalırsın.

 Hadi, şimdi feryat edin bakalım, “operasyon” mu, yoksa “el insaf” mı?

Milletin parasına el uzatanın elini kırarlar, haberiniz olsun!