Yakın zamanda ABD’de 16 yaşında bir gencin intiharında Chatgpt’nin sorumlu olarak gösterilmesi ve gencin ailesinin suçlamasını yargıya taşıması sebebiyle sohbet robotlarının psikoterapi ve psikolojik danışmanlık süreçlerini yönetip yönetemeyeceği üzerine tartışma konusu baş göstermeye başladı.

Kendi ürettiğimiz teknolojiyi kendimizin yerine koyuyoruz ve insanlara özerk bir bakış açısıyla ruhsal iyileşme sağlamasını bekliyoruz. Bunun mümkün olabileceğini söyleyen bir kesim olsa da konu ruh sağlığı olunca ne yazık ki bu durum etik ve bilimsel açıdan oldukça mümkün olmamakla birlikte oldukça da endişe verici.

Son yıllarda dil üretim kapasitesi olağanüstü bir gelişim gösteren yapay zeka, insana benzer yanıtlar üreterek “anlaşıldığını hissettirme” etkisi oluşturabilmektedir.

Ancak bu etki, duygusal rezonans ve otantik empati ilişkiyi içermemektedir. Terapist, danışanın duygusunu sadece zihinsel düzeyde değil kalben de algılar ve bunu yapaylıktan uzak bir biçimde yansıtır.

Yapay zeka otantik empati kuramaz.

Çünkü otantik empati bilinçli bir seçim değil, duygusal bir varoluş halidir. Yapay zeka dilsel kalıpları tanıyarak buna uygun yanıtlar verir. Yani duygunun biçimini taklit eder ancak özünü hissedemez. Bu sebeple söyledikleri empatik görünebilir ancak duyguyu taşımak değildir.

Terapi ve psikolojik danışmanlık süreçleri yalnızca bilişsel düzeyde yürüyen bir diyalog değildir. Kurulan güvenli ilişki, sözcüklerin ötesinde duygusal düzenleme alanını oluşturur. Bazen bir sessizlikte bazen bakıştaki tedirginlikte ya da danışanın nefes alışverişindeki değişimde bile anlam görünür.

Bu mikroduygusal farkındalık, algoritmik sistemin erişemeyeceği bir düzeydir. Elbette birçok meslek dalı, yapay zekâ gibi teknolojik gelişmelerden verimli bir biçimde yararlanmalıdır. Ancak ruh sağlığı söz konusu olduğunda buradaki mesela teknik bir kolaylıktan öteye geçmektedir.

İnsan bir noktada kendi benzerini oluşturmaya (yaratmaya) hatta duygu ve bilinci simüle ederek yaratıcı kudreti taklit etmeye yönelmektedir.

Bu eğilim psikolojik değil, etik ve varoluşsal bir tartışmayı da beraberinde getirir. İnsanın kendi yaratıcılık sınırlarını aşarak “insan üretme” çabasına girmesi problemli bir konu olmakla birlikte tartışılması gereken bir başka durumdur.