CHP’nin Ankara şubesi, pardon, Ekrem İmamoğlu’nun taşradaki idari müdürü Özgür Özel, yine evlere şenlik bir laf etmiş: “CHP, Deniz Gezmiş’in çizgisindeymiş!” Vay anasını, hangi konuşması değil ki zaten? Özgür Bey’in her çıkışı, bir lunapark aynası gibi: Baktıkça şekilden şekle giriyor, insan neye uğradığını şaşırıyor. Ama bu sefer iş başka, CHP’nin gençlik kolları da tutmuş, “İbrahim Kaypakkaya’nın izindeyiz” demişti. E, tamam o zaman! CHP, erkeğiyle dişisiyle, Marksist-Leninist, hatta Maocu bir çizgiye demir atmış. Bravo! Alın size koca bir ideolojik çorba: Bir kaşık Deniz, bir tutam Mao, üstüne de biraz Ekrem sosu. Afiyet olsun!
Peki, kim bu Deniz Gezmiş, CHP’nin yeni pusulası? İstanbul’da 11 polisi yaralayan öğrenci çetesinin elebaşı. Yetmemiş, Ankara Kavaklıdere’de iki polise ateş açmış! Bereket versin, polislerimiz şehit olmamış, ama ağır yaralı.
Dahası var: Banka soyguncusu! Evet, yanlış duymadınız, bildiğin western filmi haydutu. Silahı çek, kasayı boşalt, hoop cebe! Bir de üstüne, NATO görevindeki dört Amerikalı askerini fidye için kaçırmış. Babası yollamış üniversiteye, “oğul oku, meslek hayatında kariyer yap” demiş. Ama bizim Deniz, haydutlukta kariyer yapmayı tercih etmiş. ODTÜ’de öğrencileri gaza getirip komando er Mevlüt Meriç’i şehit etmiş. PKK bile ondan 15 yıl sonra asker öldürmeye başladı, düşünün! Sonunda yakalanmış, suçlarının bedelini idamla ödemiş. Maşallah, CHP’nin izinden gittiği kahraman bu! Soygunda ustasını geçmişler, boynuz kulağı sollamış.
Ama durun, iş burada bitmiyor. CHP diyor ki, “Biz Marksist-Leninist çizgideyiz.” E, güzel. Peki, Mansur Yavaş niye seçim kazanınca Bozkurt işareti yapıyor? MHP’den gelme, uluyor da uluyor, öteki PKK’lı teröristler ölünce yas tutuyor. Öbür yanda, partinin esas patronu Ekrem İmamoğlu, Süleymancı takkesiyle poz veriyor. Bir başkası, Yahudilerin Kurtuluş Bayramı’nı CHP mitingine seremoni yapıyor. Ulah bu ne biçim çizgi? Kim çizdi ulan bu zikzakları? Mondrian’ın tablosu mu bu?
Marks’ın teorisine bakıyoruz: “Mülkiyet hırsızlıktır.” Haklı, haksız kazanç hırsızlıktır. Peki, CHP’li belediyeler niye milletin parasını çalıyor? İşçinin, tüccarın, sanayicinin emeğini niye gasp ediyor? Özgür Özel, “Ben buyum” diyor, samimi. Ama şu manzaraya bakın: Bunlar Marks’ı yanlış anlamış. Düşünmüşler ki, “Mülkiyet hırsızlıksa, hırsızın malını çalmak hırsızlık değil!” O yüzden, Deniz Gezmiş gibi silah zoruyla banka soymak yerine, kamu gücünü kullanıp milleti soymuşlar. Rüşvet, irtikap, şantaj, kamu malını talan… Bravo, Marks’ın kemiklerini sızlattınız! Devlet operasyon yapmasa, alimallah fidye için adam kaçıracaklardı, tıpkı Deniz gibi.
Şimdi sıkı durun, Tunceli’yi bombalayan Sabiha Gökçen’le, siyasal Aleviliğin kralı Ali Mahir Başarır aynı partide. Darbeci general Çevik Bir’le, CHP’nin hapse attığı, sonra korkudan yurtdışına kaçan Nâzım Hikmet aynı çizgideymiş. Başörtülü Sevgi Kılıç’la, başörtüsüne düşman Türkan Saylan da öyle. Bu ne biçim çizgi, kardeşim? Zikzak mı, spiral mi, yoksa karmakarışık bir yumak mı?
Ve Ekrem Bey… Başında Süleymancı takkesi, kafasında Marks’ın teorisi, önünde Kur’an rahlesi. Yemin ederim, Şeytan bu manzarayı görse, “Allah’ım, bu konfigürasyonu ben bile akıl edemezdim! Bu CHP’liler dururken neden bana bu sıfatı verdin?” der.
Sanırım şöyle bir cevap alabilir:
“CHP yönetimi bana değil, senin de aklının almadığı o konfigürasyonu oluşturan Ekrem’e kulluk yapıyor.”
Şeytan haklı! Bugünkü CHP, Ekrem’in çizdiği bu acayip konfigürasyona tapıyor. Ne ideoloji, ne dava, ne çizgi… Bildiğin kaos! Naber ey CHP, bu ne hal? Bir karar ver, yoksa bu zikzaklar hepimizi yoldan çıkaracak!