0
Türkiye gündemi 7 Haziran genel seçimlerine odaklanmışken, Dünya gündemi ABD-NATO bloğu ile Çin-Rusya bloğundaki gerilimi takip ediyor. Özellikle Güney Çin Denizi'nde yaşanan gerilimle Çin'le, Kuzey Kutup Bölgesinde yaşanan tatbikatlarla Rusya ile bir 'gövde gösterisi' yaşanıyor. ABD'nin Çin ve Rusya'ya karşı bir gerilimi söz konusu. Aslında bu gerilim ekonomi temelinde uzun bir süredir yaşanıyordu. Ancak, taraflar eskiye nazaran hiç bu kadar burun buruna gelmemişti.
İsveç, Norveç ve Finlandiya arasında düzenlenen "The Arctic Challenge 2015'' savunma tatbikatına, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İsviçre ve Hollanda yaklaşık 4 bin personelle destek veriyor. İskandinav ülkelerinden son olarak Norveç'te NATO tatbikatına katıldı. Rusya ise, ABD, dolayısıyla da NATO'nun tatbikatına 12 bin asker, 700 ağır silah ve 250 Uçakla cevap verdi. NATO, İskandinav ve Baltık ülkelerini bir araya getirerek Rusya'nın tehlikeli bir davranışta bulunma riskini öne sürüyor. Bu tehlikeli davranışı; Nükleer çatışma/tehdit ve Rusların olası işgal senaryosu olarak tanımlanıyor. Soğuk savaştan sonra ilk kez NATO, AB ve ABD ana hedefin Rusya olduğunu açıkça belirtti.
ABD, Çin ve Rusya'nın ekonomiyi çeşitlendirme maksadıyla Afrika, Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Ortadoğu'daki askeri alanda yaptığı geniş yatırımları, yakından takip ediyor. ABD'nin askeri bütçesine oranla, Çin üç katı pay ayırırken, Rusya yedi kat fazla pay ayırıyor. Moskova'da Çin Devlet Konseyi üyesi Yang Jiechi ile Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev arasında Batı'nın ekonomik yaptırımlarına karşı, stratejik ve güvenlik konularında birlikte hareket etme konusunda ittifak sağlandı. Bu antlaşmaya istinaden Putin, Çin'e yaptığı ziyarette 30 yıllık 400 milyar dolarlık gaz temini anlaşması yaptı. Benzer antlaşma Rusya-İran ve İran-Çin arasında da imzalanmıştı. Bu bağlamda Çin, Rusya'nın ambargodan ötürü krize giren bankaları içinde kredi açarak finansman desteği oluşturuyor.
Pekin yönetimi, ABD'nin Japonya, Filipinler, Vietnam ve Malezya üzerinden Karasular, Balıkçılık ve Kıta sahanlığı gibi konular üzerinden sık sık karşıya. ABD ve İngiltere'nin Güneydoğu Asya'daki ekonomik kazanımlarının Çin tehdidi altında olması, Çin'in gelecek aylar/yıllarda Batı'yla daha sık sürtüşeceğini gösteriyor. Çin, ayrıca ABD'nin 'arka bahçesi' olarak bilinen Latin Amerika'da da yatırımlarına devam ediyor. Brezilya'nın önce keşfettiği petrol rezervlerinin üretim ihalesini aldı. Sonrasında Brezilya demir yolu ilahesini alarak projeye başladı. Bu bağlamda benzer enerji antlaşmalarını Meksika ve Arjantin'le de yaptı. Çin, Venezuela'da da milyonlarca konut yapmaya hazırlanıyor. Rusların da Latin Amerika'da benzer yatırımları söz konusu.
ABD'nin Rusya rekabeti Balkanlar'da da devam ediyor. Son 'Türk Akımı' projesine takınmış olduğu 'olumsuz' tutumla ABD, şimdiden bu projeyi 'nasıl sekteye uğratırım' düşüncesinde. Özellikle Ruble'nin Dolar karşında değer kaybetmesiyle Rus iç piyasasında alım gücü düşmüş durumda. Ancak Rusya, Orta Asya ve Balkanlar başta olmak üzere gücünü bir şekilde konsolide ediyor. Ruslar, İran ve Çin'le uzun vadeli antlaşmalar yapmaktan geri kalmadı. Son olarak Putin'in 'Güney Akım' projesinden vazgeçip Türkiye ile birlikte Türk Akımı'nı alternatif olarak projelendirmesi ABD ve AB'yi yeterince hiddetlendirmişti. Öyle ki son olarak Makedonya'da Rusya yanlısı Milliyetçi Nikola Gruevski hükümetinin karşı karşıya kaldığı toplumsal olayların arkasında, Türk Akımı projesini destekleyen Makedonya'nın hizaya çekilmesi bulunmaktadır.
Türkiye, Kilit Ülke
Batı bloğu içinde yer alan Türkiye, Bağımsız ekonomi, enerji, istihbarat ve dış politika alanında yavaş yavaş prangalarından kurtulmaya başlıyor. ABD'nin müttefiki olarak bilinen Türkiye, müttefik olmanın yararını hiçbir zaman göremedi. Suriye, Mısır ve Irak'ta yaşanan gelişmeler de bunun bir göstergesi. Son Çin'le imzalanan Uzun Menzilli füze krizinde ABD ve NATO'nun takınmış olduğu tavır, aslında Türkiye'nin dallanıp budaklanmasından duyulan rahatsızlığın bir göstergesi. Lakin, Çin'in Türkiye ilgisi sadece askeri alanla sınırlı değil; zira geçen hafta Tekstil Bank'ın çoğunluk hissesini satın almasıyla Çin, "Türkiye'de artık bende varım'' dedi. Çin'in Türkiye pazarına girmesi sadece bununla sınırla değil. K. Irak'tan çıkarılan ve Ceyhan limanından gemilere yüklenen K. Irak petrolü, malumunuz bir süredir ABD'nin baskısı yüzünden uluslararası piyasada 'alıcı' bul(a)muyordu. Son yüklenen petrol yüklü gemi Güney Çin Denizinde alıcı buldu.!! 'Müttefikimiz' ABD ise biri Meksika açıklarında, diğeri Fas açıklarında olmak üzere iki gemiyi rehin almış durumda.
Sonuç olarak, NATO tatbikatı uluslararası camiada, Rusya'ya karşı bir meydan okuma veya gövde gösteri anlamı taşıyor. Benzer durum, Çin'e karşı Güneydoğu Asya'da da söz konusu. Rusya ve Çin başta BRICS platformunda almış olduğu ortak katılım bankası, ortak para birimi, ortak kredi derecelendirme kuruluşu… gibi oluşumlarla ABD ve AB ülkelerine daha çok kök söktürecektir. ABD'nin yaptırımlarına maruz kalan Rusya, bunu fırsata çevirerek Çin'le daha yakınlaştı. Ancak, bu işbirliği sürdürebilinir mi bilmiyorum? Ancak, kısa ve orta vade de işe yaradığı muhakkak bir gerçek. Türkiye ise, "Fillerin dansının'' yaşandığı bu konjonktürü fırsata çevirmesini iyi bilmelidir.
@HusamettinAslan
[email protected]