Şu “doğrudan satış” lafını son günlerde sıkça duyuyoruz ama eminim birçok kişi hâlâ tam olarak ne olduğunu bilmiyor. Gelin, önce şu kavramları bir netleştirelim.
Doğrudan satış şirketi, ürün ya da hizmeti sabit bir satış mağazası olmadan, doğrudan tüketiciye kişisel iletişim ile ulaştıran firmadır. Yani siz katalogtan ya da online sistemden ürün sipariş ettiğinizde, onu size ulaştıran ve bu sistemin arkasında duran yapı bu şirketlerdir.
Doğrudan satıcı ise bu ürünleri size tanıtan, satan veya satılmasına aracılık eden kişidir. Çoğu zaman elinde katalogla kapınızı çalan, WhatsApp grubunda indirim paylaşan, hatta kendi Instagram hesabında ürün tanıtımı yapan kişi… Evet, belki komşunuz, belki kuzeniniz. Karşılığında ise şirketten komisyon, prim ya da ödül alır.
Peki, bu sistem nasıl işler? Dünyada Amway, Avon, Oriflame gibi devler; Türkiye’de ise Farmasi, gibi markalar bu yöntemle ürün satıyor. Sektör, kozmetikten ev temizlik ürünlerine, gıda takviyelerinden iç giyime kadar geniş bir yelpazede işliyor. Birçok kişi için bu, ek gelir kapısı… Kimi haftada birkaç saatini ayırıyor, kimi profesyonel kariyer haline getiriyor.
Fakat gelin görün ki, bu sistemin karanlık yüzü de vardı: Kaybolan satıcılar, hiç gelmeyen ürünler, “piramit” denilen ve çoğu kişiyi mağdur eden “saadet zinciri” tarzı dolandırıcılık yapıları… İşte tam da bu yüzden Ticaret Bakanlığı, bu duruma müdahele etti ve “Artık oyunun kuralları değişiyor” dedi.
Yeni yönetmelikle gelen en çarpıcı değişikliklerden bazıları şöyle:
- Şirketler, en az 10 milyon TL sermayeye ve Türkiye’de 3 milyon TL bloke hesaba sahip olmak zorunda. Dolayısıyla artık önüne gelen bu işlere girmeyecek.
- Faaliyet için şirketlere Doğrudan Satış Yetki Belgesi şart.
- Tüketiciye 30 gün cayma hakkı tanınıyor; eksik bilgilendirmede bu süre 1 yıla kadar uzuyor.
- Baskı ve yanıltıcı reklam tamamen yasak.
- Doğrudan satıcılardan “katılım bedeli” gibi paralar talep edilemiyor.
Bu ne demek? Artık hem tüketici hem satıcı daha güvenli bir zeminde duracak. Tüketici, aldığı üründe sorun yaşarsa “Muhatap yok” bahanesiyle baş başa kalmayacak. Kadın girişimciler ki doğrudan satış sisteminin omurgasını oluştururlar, daha kurumsal bir yapı içinde, emeklerinin karşılığını daha sağlam şekilde alacak.
Benim bu düzenlemede en çok önemsediğim kısım, hem güven hem de saygınlık kazandırması. Bugüne kadar bu sistem, bazen haksız yere “sahtekârlık” etiketiyle anıldı. Oysa binlerce dürüst satıcı, ev ekonomisine katkı sağlıyor. Yeni kurallar, işini doğru yapanla fırsatçıyı birbirinden ayıracak.
Burada denetim çok önemli. Kurallar ne kadar sert olursa olsun, uygulama zayıfsa sonuç aynı yere varır. Bu düzenleme, daha güvenli bir doğrudan satış ekosisteminin kapısını aralıyor.