Çokça kullanılıyor bu ifade…

“Güçlü kadın!” denince aklınıza ne geliyor?

Herhalde “güçlü erkek” dendiğinde aklınıza gelenlerden çok daha başka şeyler…

“Kaslı kadın” gelmiyordur herhalde.

Vurdum mu oturtan kadın da değildir bu.

Kadının öylesi makbul olmaz; erkek için kadına, kadın içinse erkeğe benzetilmek, pek çok kültürde hakaret, en azından istihza kabul edilir.

Delikanlı anası, “Senin oğlan da kıza benziyor!” denmesinden hoşlanmaz.

Kız anası da “Seninki de erkek gibi, bir bıyığı eksik!” cümlesini iltifat olarak almaz.

Güçlü Kadın!

Ne demektir?

Sabah kuşağı feminist programlara baktığımızda “ayakları üzerinde duran kadın!” cümlesini işitiyoruz sık sık…

Yani kimseye muhtaç olmayan kadın!

Kimseye denilen de…

Kocasına muhtaç olmayan kadın!

Ne çıktı ortaya?

Erkeğin karşısında konumlanmış kadın.

İkisi birbirinin tamamlayıcısı değil, rakibi!

“E ama bu gerçek değil mi, çalışmıyor, para kazanamıyor diye ezilen kadınlar yok mu?”

Vardır.

Ezilen erkekler de vardır.

Ezilen çocuklar da vardır.

Çalışan kadınlar içinde de ezilenler vardır.

Sabahın altısında yollara dökülüp tıkış tıkış otobüslerde, onun bunun nefesini ensesinde hissede hissede işine ulaşmaya çalışan..

Akşam yine aynı çileleri çeke çeke yuvasına dönmek için uğraşan…

Günün altı saatini yollarda geçiren…

Mesai saatlerinde de kadın-erkek amirlerinden sürekli olarak fırça yjyen, itilen kakılan kadınlar da vardır.

Annelik görevini hayat şartlarından ya da “güçlü kadın” olmaya çalışmasından dolayı yerine getiremeyen…

Bebekleriyle doğru dürüst ilgilenemeyen, onları bakıcılara emanet eden, anne sıcaklığını veremeyen ve bu durumun acısını ömür boyu hisseden kadınlar da vardır.

Cinsellikleri ürün satışı için kullanılan “reklam malzemesi” kadınlar da vardır.

Kadın cinselliğinin, çoğu erkek olan kapitalist patronlar tarafından böylesine istismar edilmesinden dolayı kahreden kadınlar da vardır.

Bir de…

Çalışan kadın olmanın psikolojiye eklediği ne yükler vardır…

“Çalışan kadın güçlü kadın” hikâyesi çoğu durumda doğrulanmıyor yani.

Bir şey söyleyelim mi…

Ev hanımların çoğu, çalışan hanımların büyük bölümünden çok daha az yıpranıyor ve kadirleri kıymetleri çok daha fazla biliniyor.

Ben hayatım boyunca birçok çalışan kadın da, sadece ev hanımı olan kadın da tanıdım.

Ve böyle bir yargıya vardım.

Aslında mesele, çalışan çalışmayan kadın meselesinden çok…

“Önce Ahlâk ve Maneviyat” denilerek yetiştirilen ya da yetiştirilmeyen insanlar meselesidir!

Feministler de manevi eğitime sonuna kadar karşıdır!

Sadece ev hanımı olan da, çalışıp ev hanımlığını bırakmayan da kıymetlidir.

Erkek de kadın da kıymetlidir.

Birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısıdır!