Özgür Özel, siyasetin çamur deryasında debelenen, tarihi çarpıtmaya yeminli bir figür olarak bir kez daha sahne aldı. Bu sefer, Türkmen tarihine, Bektaşi geleneğine dil uzatma cüretini gösterdi. Pir Sultan Abdal’ın idamını, haram yemediği için Hızır Paşa tarafından asıldığı gibi ipe sapa gelmez bir yalanla süsledi.
Höst üleyn höst, Özgür! Türkmen tarihine, Bektaşi dergâhına laf etmek senin gibi Selanik muhacirinin haddi değil! Cahil kul, dergâhımızın kapısından değil, 40 metre ötesinden bile geçemez! Ama bugün dergâhımızı işgal edenler, senin gibi cahil i cühelaya o dergâhı yolgeçen hanı yaptı ya yanarım yanarım ona yanarım. İnşaallah tez zamanda, Pirler, Üçler, Yediler, Kırklar’ın sert tokadı o madrabazların suratına patlar. Şah-ı Merdan İmam Ali efendimiz divanında onlarla hesaplaşacağız.
Hapçı Özgür, tarihi bilmezsin, çünkü senin gibiler tarihle değil, laf kalabalığıyla, sidik yarışıyla var olur. Pir Sultan Abdal’ın idamı, senin uydurduğun gibi saray entrikalarıyla, haramla falan ilgili değil. Adam, Safevi Ordusu’nun Anadolu’yu işgal ettiği savaş zamanında, Şah’ın İstanbul’u alacağını söyleyip düşman propagandasını yaptı, casusluk yaptı! Hızır Paşa, defalarca uyardı, ama Pir Sultan kulak asmadı. Şiirler yazdı, işgalci Safevi’yi övdü, Türkmeni kışkırttı. Buyur, işte o şiirlerden biri:
“Çeke sancağı götüre / Şah İstanbul’a otura / Firekten yesir getire / Horsan’a sala bir gün.”
Bu ne demek hapçı Özgür? Düşman ordusunu övmek, savaş zamanında vatanı satmak değil de nedir? Bugün biri çıksa, mesela İsrail Türkiye’yi işgale kalksa, “Netanyahu İstanbul’u alacak” diye şiir yazsa ne yaparsın sen? Kurtuluş Savaşı’nda biri “Yunan İstanbul’u almalı” deseydi, idam edilmez miydi? Hadi dürüst ol, Hapçı Özgür! Pir Sultan’ın idamı, savaş şartlarında devlete başkaldırının, düşmanla iş birliğinin cezasıydı. Nokta!
Ama sen, utanmadan, sıkılmadan, Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri’nde bu zırvaları böğürüyorsun. Yetmiyor, bir de Hacı Bektaş’ın şiirini okuyacak erdem yerine, Pir Sultan’ın şiirini kurnazca seçiyorsun. Niye?
Çünkü Hacı Bektaş Veli, Osmanlı’yla barışık, devletin bel kemiğiydi. Yeniçeri Ocağı, Akıncı Ocağı, Sipahi Ocağı, Padişahın muhafızı Solaklar… hepsi Hacı Bektaş’ın bağlılarıydı. Senin gibi biri o gün yaşasasaydı, Hacı Bektaş’a “saray beslemesi” derdi, değil mi? İşte bu yüzden kurnazlık yapıp Pir Sultan’ın şiirini okuyorsun, Hacı Bektaş’ın devletle uyumunu gölgede bırakmak için!
Hapçı Özgür, bu ne viranelik, bu ne ahlaksızlık! Bektaşi Dergâhı, senin gibi laf ebelerinin at koşturacağı yer değil! Biz, Osmanlı’yı kuran, devletin vurucu gücü olan erleriz. Pir Sultan’ın Safevi isyanına tek bir neferimiz katılmadı, çünkü kendimize silah çekecek kadar ahmak değiliz. Ama senin CHP genel başkanı olman, işte tam da bu ahmaklığın ta kendisi! Senin gibiler, tarihimizi kirletmeye kalkar, ama o tarih, senin gibi hapçıların elinde leke tutmaz!
Özgür Özel, senin gibiler, Hacı Bektaş’ın adını ağzına alırken bile utanmalı. Ama utanmazsın, çünkü utanma duygusu, tarih bilinci gibi sende eksik!
Şimdi, Hapçı Özgür, Hacı Bektaş Veli’nin devlete, toplumsal düzene bağlılığını gösteren birkaç beyitiyle sana son bir ders vereyim:
“Devletle bir ol ki, millet yaşasın, / Hakka hizmet, devlete sadakatle başlar.
Birlikte varız, tefrika ile biteriz, / Devletin gölgesi, milletin evidir.
Adaletle yürü, zulme karşı dur, / Devlet-i ebed müddet, kalbinle koru.”
Hadi şimdi topunu al sektir git Hapçı özgür! Tarihimize, pirlerimize dil uzatma, yoksa dergâhımızın nefesi seni yakar!