Ana Muhalefet Partisinin mensupları olan birçok belediye başkanları ve yetkililer hakkında dava açıldı, bazıları tevkif edildi. İsnat edilen suçlar rüşvet, irtikâp, ihaleye fesat karıştırma ve hepsi de yüz kızartıcı suçlar.
CHP lideri Özgür Özel şöyle bir yöntem uygulasaydı, inandırıcı olurdu. Parti içinde bir araştırma komisyonu kuracağız, şayet bize göre de bu suçları işleyenler varsa, kim olduklarına ve gözlerinin yaşına bakmadan bunları partiden ihraç edeceğiz ve böyleleriyle çalışamayız deseydi, liderliğe yakışan bir duruş ortaya koyabilirdi. Âmâ bu yola hiç girmedi. Bize kumpas kuruyorlar, önümüzü kesmek istiyorlar gibi gerekçelerin arkasına sığındı. Bu söylemlerin hukuk açısından hiçbir geçerliliği yoktur. Çünkü hukuk delile bakar. Yarın mahkemelerde isnat edilen bu suçlar ispat edilirse CHP’nin düşeceği durumu anlatmaya gerek kalmaz.
CHP lideri Özgür Özel neden siyasi rakiplerini suçluyor ki? Bu suçlarla ilgili dava açan, şahitlik yapan, pişmanlık yasasından istifade etmek için itirafta bulunan nerede ise hep kendi partisinin mensupları. Böyle bir durumda CHP’nin çok ciddi bir şekilde iç muhasebe yapması gerekmez mi?
Ekrem İmamoğlu için oylama yapacağız, imza toplayacağız, mitingler yapacağız diyerek hukukta hiçbir değeri olmayan bambaşka yollara girdiler. Ayrıca CHP lideri Özgür Özel siyasi tarihimizde hiç kullanılmamış bir ifade kullandı. Ekrem İmamoğlu'nu yedi kat göğe çıkardı. İktidarı da yedi kat yerin dibine koydu. Ey Özgür Özel! İmamoğlu ne zamandan beri Hz. Peygamberden başka yedi kat göğe çıkmayan ve diğer peygamberleri bile geride bırakan bir sınıfa dâhil oldu.
Bu sözü söyleyenin de kerameti kendinden menkul.
Dilin kemiği yok bu da yetmedi tam bir akıl tutulması.
Malum olduğu üzere hukukta bir doğru, milyonlarca yalanı yakar kaidesi vardır. Şimdi buna da başka bir gerekçe buluyorlar, efendim adalet yok. Yani hâkim ve savcıların hepsi satılmış öyle mi? Bu gibi ifadeler asla eleştiri değildir.
Var sayalım ki bir hâkim yanlış karar verdi, onun üstü olan istinaf var, onun da üstü olan, temyiz mahkemesi var, onun da üstü olan Anayasa Mahkemesi var, Hatta iç hukuk tüketilirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var. Bu davalarla ilgili sadece iddianame hazırlandı, Mahkemeler henüz karar vermedi. Bu yanlış yöntem vatandaşın vicdanını rahatlatmaz, mahkemelerin vereceği kararı asla etkilemez. Çünkü mahkemeye delil ibraz etmek gerek.
Ekrem İmamoğlu bazı ifadelerinde siz bana böyle sorular soramazsınız dedi. İmamoğlu aklını başına al, açılan davanın sanıklarına hâkimler dava ile ilgili her türlü soruları sorarlar. Böyle
İfadelerin hiç bir anlamı yoktur. Müdafaaları hep böyle yaparsanız suçları kabul etmiş ve kendinizi suçlu durumuna düşürebilirsiniz Çünkü bu davada 560 milyar gibi çok ciddi bir rakamdan bahsediliyor ve bu paraların nereye harcandığına dair suçlamalar var.
Mahkemelere açılan hangi dava olursa olsun bilhassa siyasetçilerin dikkatli konuşması gerekir. İleride telafisi imkânsız, hatalar yapılırsa, o hataların bedeli çok ağır olur.
Âcizane bir vatandaş olarak sadece mahkemelerin vereceği kararı bekliyorum Şu merhalede hiç kimseyi ne suçlu, ne de aklamak bize düşmez. Mahkemeler tiyatro sahnesi değildir.
Mahkemeleri rahat bırakın. Sonuca göre hukuki bir değerlendirme yapın.
Şunu da unutmamak gerekir ki, hiçbir partili veya yetkilinin suç işleme diye bir ayrıcalığı yoktur.
Siyasi cevaplar, hukuki cevaplar değildir.
Maalesef bu durumda hasretle özlemini çektiğimiz bir muhalefete henüz kavuşamadık. Buda iktidarın işini daha da kolaylaştırıyor, vatandaşı da zor durumda bırakıyor.
Kalın sağlıcakla.