0

Kemal Kılıçdaroğlu'nun "referandum stratejisi" alanda nasıl gidiyor?
O'nun stratejisi değil aslında…
Eski Faziletli Mehmet Bekaroğlu ne diyorsa, Kemal Efendi onu yapıyor…
Fazilet ve Saadet'te siyaset yaptığı dönemlerde hoşlanmadığımız politikacılardandı Mehmet Bekaroğlu, şimdi de öyle, sevmeyiz kendisini.
Bununla birlikte hakkını teslim ederiz:
Yakınında dolaştığı zatları tesir altına almakta mahirdir Bekaroğlu.
Bugün de, Kemal Kılıçdaroğlu'na "akıl hocalığı" yapmaktadır…
AK Parti camiasının "kaynak kodlarını" iyi bilen bir isim olarak bir takım tavsiyelerde bulunmaktadır.

Mesela…
"Cumhurbaşkanlığı sistemi İslam Şeriatı'na uygun değil!" söylemi ona aittir.
Referandum sürecinde "fazla sert takılmama" aklı onun tarafından verilmiştir, 7 Haziran seçimleri öncesinde "Ekonomik konularda bol bol sallama" taktiği ondan gelmiştir.
"Vatandaş işin ayrıntısından anlamaz, basit konuşacak, damardan gireceksin!" yollu tavsiyeler de ondan sadır olmuştur.
Kemal Kılıçdaroğlu da, epeyce bir zamandır Bekaroğlu'nun akıl hocalığında bir şeyler yapmaya çalışmaktadır.
Çalışmaktadır da…
Alışmamış mabadda pantolon durmazmış!
Yani…
Kemal Efendi'ye ne kadar destek versen, akıl öğretsen bir numara çıkmaz.
Çünkü, "kaynak kodları" buna müsaade etmez!
Kemal Efendi, CHP'li memurlardan birinin çocuğudur.
Sıradan vatan evlatlarının giyecek ayakkabı bulamadığı yıllarda, sevgilisiyle birlikte en lüks kebapçıların müdavimi olabilecek kadar rahat bir talebelik hayatı geçirmiştir.
Etrafında hep "varsıllar" olmuştur Kemal Bey'in.
O vakitler öyleydi bu işler, babası CHP'li olanın sırtı yere gelmez, eli soğuk suya değmezdi.
Kemal Efendi, tipik bir CHP'lidir.
Tipik bir CHP bürokratıdır.
Bundan dolayı da "sokaktaki vatandaşın" gönlüne girebilmesi olmayacak işlerdendir.
İşte…
Son olarak, vatandaşa hitap ederken…
Dedi ki;
"16 Nisan'da kahveye KONKEN oynamaya gitmeyin!"
Kahve dediği neresi?..
"KONKEN" partilerinin döndüğü kahveler?..
Bu "KONKEN" daha çok "KOKOŞ"lar arasında yaygın bir oyun olmalı, öyle biliriz…
Kemal Efendi'nin kafasında nasıl bir tablo var?
Şöyle bir tablo mu:
Bir grup "KOKONA", 16 Nisan Pazar günü oturmuş, gündüz vakti KONKEN oynuyor…
O kadar dalmış halde ki "KONKENCİ GRUP" üyeleri, o gün referandum varmış, yokmuş umurlarında değil…
Varsa yoksa vale, papaz!..
Kemal Kılıçdaroğlu'nun dilinden, "Jokerlerde tatmin arayan" grupların oyununun, "KONKEN"in dökülmesi son derece manidar değil mi?
Ben, bunca konuşma yaptım, bir kez olsun "Konken'e gitmeyin, sandığa gidin!" demedim, aklımın ucundan bile geçmedi böyle bir şey.
Kemal Kılıçdaroğlu bir konuşmasında da "Rakı masalarındaki muhabbetlerden" filan bahsetmişti.
Laflar hep buralara kayıyor nedense?
Konkenmiş, rakıymış, ne "basit" muhabbetler!
Mehmet Bekaroğlu,
Sinirli adamdır...
Günün birinde bir bakmışsın…
Kafayı çakıvermiş;
"Başlarım sizin rakınızdan konkeninizden, kapatın partiyi, gidin Konken Partisi'nde siyaset yapın!" diyerek!

YETTİ ARTIK KEMAL EFENDİ!..

Yapma bunu bana, üzülüyorum bak!..
Seni sırf "CHP'nin iktidar olma ihtimalini öldürdüğün için" desteklemiş olan bu "arkadaşını" üzüyorsun!
Burdur'da konuşurken yine yaptın yapacağını.
"Bugüne kadar cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında bir sıkıntının pek olmadığını, olursa bile oturup anlaşabileceklerini" söyledin, yine bir çuval inciri berbat ettin!..


Bu laflarını dinleyenler…
Dönemin Başbakan'ı Ahmet Necdet Sezer'in, CHP Eski Genel Başkanı ve dönemin Başbakan'ı Bülent Ecevit'in kafasına Anayasa kitapçığı fırlattığını hatırlamamışlar mıdır sen bunları söylerken!
Ahmet Necdet Sezer ve Bülent Ecevit, bu iki "Kemalist", o günlerde oturup anlaşabilmişler miydi?
Pek muhterem Kemal Efendi!..
Ne ettin yine…
Gizliden gizliye "EVET" için mi çalışıyorsun ne!

"TELEVİZYONA ÇIKALIM, TARTIŞALIM"MIŞ!

Bir de bunu diyor Kemal Efendi;
"Çıkan karşıma istediğiniz televizyonda… Ben tek başıma geleyim, siz bütün danışmanlarınızı alın yanınıza!" filan…
Böyle bir şey düşünülebilir mi?
O vakit, Sayın Başbakanımız, Doğu Perinçek'le de "tartışmaya" çıksın!
Olacak iş mi?
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin başına "kaset" olayından dolayı gelebilmiş bir isim, geçmişinde başarı yok…
Olsaydı her fırsatta anlatmaz mıydı?
Siz Kemal Efendi'nin "Ben SSK müdürüyken şu işleri yaptım ve şu başarılara imza attım!" dediğini duydunuz mu?
Ne başarısı; ne rezil hallerdeydi dönemin SSK hastaneleri, ne berbat, iğrenç!
Kemal Kılıçdaroğlu ne yapmış bugüne kadar?
"Parti Kongresi" haricinde başarılı çıkabildiği bir seçim var mı?
Böyle bir politikacının karşısına kimi çıkartırsınız?
AK Parti'nin herhangi bir genel başkan yardımcısı fazla gelir, küçük şehirlerimizden birinin Ak Parti il başkanını görevlendirseniz Kemal Efendi kabul etmez.
Kemal Efendi'nin önce bir seçim kazanması gerekiyor.
Referandum'dan "hayır"ı çıkartabilirse…
Söz…
Ben kendisine bir program ayarlayacağım…
Öyle hemen…
Sayın Başbakan'la olmaz da…
Buluruz işte uygun birini!..

REFERANDUM'A DOĞRU… UYARIYORUM!

Son düzlükteyiz.
İki hafta kaldı.
Referandum'dan "EVET" çıkması için çalışan nice gariban vatan evladı görüyorum.
"Taban" gayretli.
Gariban kendi çapında birşeyler yapıyor.
İl ve ilçelerin "tavan"larında ise sıkıntı var!"
Medyaya, özellikle de sosyal medyaya görüntü verilecek ortamlarda bulunmaya özen gösteren "üst takım", sokaklarda pek yok, evlerde pek yok.
Yerel seçimler öncesinde ev ev dolaşan belediye başkanları -istisnalar müstesna- "mış gibi" yapıyor…
Referandum kampanyalarının nabzını tutmak için gittiğim illerin milletvekillerini özel olarak takip ettim; çoğunda "bir şeyler" eksik gibi..
"Nasılsa EVET çıkacak!" kanaatinden kaynaklanan rehavetse bu, çok yanlış!..
Yüzde 51 yetmez bu seçimde; yüzde 60'ın altını başarı olarak görmemek gerek!..