MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, geçen hafta Kudüs ile ilgili çok anlamlı mesajlar verdi: “Kudüs Harem-i Şerif'tir. Kudüs miracımızın onurudur. Kudüs ilk kıblemizin şeref payesidir. Kudüs İslam'dır, iftihardır, itibardır, iradedir, iffettir. Kudüs vatan, Kudüs vicdan, Kudüs ecdat, Kudüs hepimizin namusudur. 9 Aralık 1917'de işgal edilen vatandır Kudüs. Kudüs'ü yüz yıl önce bırakmak zorunda kalmıştık. Ancak bu kez kaderine terk etmeyeceğiz, etmemeliyiz.”

Kudüs’ü kaybettiğimiz 9 Aralık 1917’de “Osmanlı askerleri ağlayarak Kudüs’ü terk ettiler.” Acaba niçin Kudüs’ü bırakmak zorunda kaldık? 400 yıl idaremiz ve himayemiz altında olan Kudüs’ü tek kurşun atmadan niçin bir gecede terk ettik? Perde arkasında kimler hangi oyunları oynadı?

Bu soruların cevabı bir kitabın hacmini aşmaktadır. Konu üç madde halinde özetlenebilir:

1. İngiltere’nin Kudüs işgali için yaptığı özel plan.

İngiltere'nin Mısır Kuvvetleri komutanı General Murray, Mart ve Nisan 1917'de iki defa Gazze'ye saldırdı. Her ikisinde de büyük zayiat vererek geri çekildi. Cemal Paşa komutasındaki 4. Ordunun zaferi İngilizleri çok kızdırdı. Başbakan Lloyd George, hemen General Murray'ı görevden alarak yerine General Allenby'yi tayin etti.

Avrupa cephelerinin başarılı generali Edmund Allenby, Haziran 1917'de törenle Londra'dan Kahire'ye gönderildi. İngiltere Başbakanı, Allenby ile vedalaşırken şöyle dedi: "General, Filistin cephesinden müjdeli haberlerinizi bekliyorum. Bilhassa yılbaşından önce Kudüs'ü alıp, bütün Hıristiyan dünyasına Noel armağanı olarak sunmanızı rica ediyorum."

General Allenby gittiği Kahire'den Londra'ya bir mesaj çekti: "Sayın Başbakanım. Bu cephe Avrupa'ya hiç benzemiyor. Karşımızda Alman askeri değil, maneviyatı çok yüksek Osmanlı ordusu var. Bir Osmanlı askerine karşı dört İngiliz askeri olmadıkça taarruza geçmeyeceğim. Bu yüzden acilen takviye kuvvete, silah ve cephaneye ihtiyacım var.”

2. Yahudi NİLİ örgütünün casus kızları.

Filistin'de yaşayan Yahudiler, İngilizlere yardım ederek bölgede bağımsız bir devlet kurabileceklerini düşünüyordu. Bu yüzden Aaron ve Sarah Aronson kardeşlerle bir grup genç arkadaşı Nili adlı bir istihbarat örgütü kurdular. Rothchild bursuyla Fransa'da okuyup ziraat mühendisi olan Aaron Aronson, çekirge afetiyle mücadele için Osmanlı Ordusunda görevlendirilmişti. Herkesin giremediği askeri yasak bölgelere araştırma yapmak bahanesiyle rahatça giriyor, bütün gizli bilgileri General Allenby'ye ulaştırıyordu.

Sarah Aronson da gençliği ve güzelliği sayesinde rahatça girdiği karargâhtan gizli bilgileri sızdırmaktaydı. Çoğunluğu genç kızlardan oluşan 400 kadar amatör casus, genç subaylardan alabildikleri askeri bilgileri Kahire'deki İngiliz üssüne bildiriyorlardı.

3. Alman generalin Kudüs duyarsızlığı veya ihaneti.

Alman Genelkurmay Başkanı iken Verdün mağlubiyetinden dolayı azledilen Erich Von Falkenhayn, Mareşal rütbesi ile Yıldırım Orduları Grubu komutanı tayin edildi.

Mareşal Falkenhayn'ın Kudüs savunmasına ciddi bir katkısı olmadığı gibi, göstermelik lüzumsuz taarruzlarıyla askerimizin şehit veya esir düşmesine ve cephanemizin zayi olmasına sebep oluyordu. 8 Aralık gecesi komutanlar arasında yapılan telefon konuşmasıyla ordumuz Kudüs’ü terk etti.

Cemal Paşa, Kudüs’ün işgali sonrasındaki fikirlerini şöyle ifade etti: “Kudüs’ün düşmesinden doğan sorumluluk tamamen Falkenhayn Paşa’ya aittir. O, Kudüs’ü takviye etmek için elinde yeterli miktarda kuvvet olmadığını kesinlikle iddia edemez.”

***

11 Aralık günü El-Halil Kapısından Kudüs'e giren Allenby şöyle dedi: "Burada artık Türkler olmayacak. Kudüs Hıristiyan Dünyasına 1918 Noel Armağanı olsun."

Avrupa başşehirlerinde Kudüs’ün işgali kutlandı. Londra, Paris ve Roma’nın yanı sıra müttefikimiz olan Berlin ve Viyana'da kiliselerin çanları sabahlara kadar çaldı. Kudüs'ün hilalden kurtulup haça kavuşmasını kutlayarak çılgınca eğlendiler. Viyana'daki bu ibretlik olaya Milli şairimiz Mehmed Akif bizzat şahit olmuştu.