0
Abdullah bin Mes'ud anlatıyor:
İslam tarihinde hırsızlık sebebiyle ilk ceza gören kimse, Ensar'dan bir Müslümandı. Resûlüllah Efendimizin, cezanın uygulanmasından sonra, yüzü bembeyaz olmuştu. Çok üzüldüğü belliydi. Ashap:
– Ya Resûlallah, bu iş size çok ağır geldi herhalde, dediler. Peygamberimiz onlara cevaben:
– Siz suçlu olarak yakalayıp bana getirmekle arkadaşınız aleyhine şeytana yardım ederken, ben ne yapabilirim. Bir yöneticiye düşen, önüne getirilen suçluya cezasını tatbik etmektir. Siz onu bana getirmeden evvel düşünebilir, aranızda sulh ve uzlaşma yoluna gidebilirdiniz, buyurdu.
Görüldüğü gibi Allah Resûlü'nün hukuk anlayışında taraflar arasında uzlaşma esastır. Mütecaviz tarafın, mağdurun zararını telafi ederek onu razı etmesi, böylece barışmanın sağlanması, işin resmiyete intikalinden daha hayırlıdır. Ancak adlî mercilere intikal etmiş, resmiyete dökülmüş bir davada da Allah Resûlü zerre kadar taviz vermez; adaletin gereği ne ise, onu değiştirmeden uygulardı.