Mali'nin askeri cuntası, El Kaide ve IŞİD bağlantılı gruplarla mücadele için Batı'dan yüz çevirip Rusya'ya sarıldı; ayda 10 milyon dolarlık anlaşmalarla bu canavarları davet etti. Ancak sonuç? Sahel, dünyanın en ölümcül bölgelerinden biri haline geldi.

Sahel bölgesinin uçsuz bucaksız çöllerinde, Batı Afrika'nın en kanlı arenalarından biri olarak Mali, Aralık 2025 itibarıyla tam bir kaos girdabına dönüşmüş durumda. Gözlemci olarak, bu bölgedeki gelişmeleri yıllardır takip eden biri olarak, Rus güçlerinin –önce Wagner paralı asker çetesi, şimdi de onun yerini alan Africa Corps adlı yeni bir barbar oluşumu– oluşturduğu yıkımı analiz etmek, hem mide bulandırıcı hem de düşündürücü. Bu Rus canavarları, Mali ordusuyla "işbirliği" kisvesi altında, tecavüz, kafa kesme, organ hırsızlığı ve köy yakma gibi Orta Çağvari vahşetlere imza atıyor. Mültecilerin anlattıkları, uluslararası medyada yeni yeni yankı bulan bir dehşet tablosu çiziyor: Yakılan köyler, parçalanmış aileler, kaybolan organlı cesetler... Wagner'ın mirası, bu yeni birimle daha organize bir terör saltanatına evrildi. Ancak bu analizde, sadece Rus barbarlığını değil, Batı'nın ikiyüzlülüğünü de unutmamak lazım: Eğer Ruslar sahneyi terk etseydi, Amerikalı dronecuları ve Fransız "barış gücü" ekipleri de aynı rezilliği sergilerdi – emperyalist çıkarlar için sivillerin kanı her zaman ucuz.

RUS BARBARLIĞININ YENİ YÜZÜ: AFRİCA CORPS'UN SİSTEMLİ YOK ETME POLİTİKASI

Geçtiğimiz hafta Associated Press'in (AP) çarpıcı haberi, bu vahşetin boyutlarını gözler önüne serdi. Mültecilerin tanıklıklarına göre, Africa Corps –Wagner'ın 2023'teki "yeniden markalaşması"– aynı taktikleri, hatta daha vahşi versiyonlarını sürdürüyor. Köy şefleri ve kaçaklar, "sistematik yakıp yıkma" politikalarından bahsediyor: Askerler (ya da bu beyaz canavarlar) kimseyle konuşmadan, uyarı vermeden vuruyor; siviller neden hedef alındıklarını bile anlamadan can veriyor. Videolarla kanıtlanan köy yakmalar, karaciğer ve böbrekleri çalınmış cesetler... Bunlar, Wagner'ın 2021'den beri Mali'de oluşturduğu korku imparatorluğunun devamı. AP, Moritanya sınırındaki mülteci kamplarında 34 kişiyle görüşmüş; ayrım gözetmeksizin cinayetler, adam kaçırmalar, cinsel istismarlar... Hepsi, bu Rus barbarlarının elinden.

Bu yeni birim, Wagner'dan farklı değil; sadece Kremlin'in doğrudan kontrolünde. Prigozhin'in ölümü sonrası doğan Africa Corps, Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı – yani vahşet artık "resmi" bir devlet politikası. Mülteciler, "aynı adamlar, aynı yöntemler, sadece isim değişti" diyor; kıyafetler, araçlar, hatta rütbeler bile aynı. Aralık 2025'te The Soufan Center'ın IntelBrief raporu, bu birliğin tecavüz, kafa kesme ve diğer insan hakları ihlalleriyle suçlandığını vurguluyor: Siviller, militanlarla Rus barbarları arasında sıkışmış, iki arada bir derede kalmış durumda.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin Moritanya temsilcisi, ailelerin paramparça olduğunu, faillerin tespitinin zorlaştığını belirtiyor – ama biz biliyoruz ki, bu beyaz şeytanlar baş suçlu.

HEDEF, ALTIN REZERVLERİ

Mali'nin askeri cuntası, El Kaide ve IŞİD bağlantılı gruplarla mücadele için Batı'dan yüz çevirip Rusya'ya sarıldı; ayda 10 milyon dolarlık anlaşmalarla bu canavarları davet etti. Ancak sonuç? Sahel, dünyanın en ölümcül bölgelerinden biri haline geldi. Security Council Report'un Aralık 2025 aylık tahminine göre, Burkina Faso, Mali ve Nijer'de silahlı grupların saldırıları son aylarda patladı; Africa Corps'un "ortak operasyonları" ise altın rezervleri peşinde sivilleri hedef alıyor.

Kyiv Independent'ın haberine göre, 34 mülteci tanıklığı, adam kaçırma ve sivil katliamlarını doğruluyor – Rus motor sesi duyulunca kaçış başlıyor, bebekler bile unutuluyor dehşetten.

Uzmanlar, bu barbarlığın ölçeğini bilmenin imkansızlığını söylüyor: Uzak bölgelerde gazeteciler ve yardım ekipleri sokulmuyor. BM barış gücü 2023'te çekildi, Mali Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden (UCM) ayrıldı. Ve cezasızlık vahşeti körüklüyor. BM İnsan Hakları uzmanı Eduardo Gonzalez Cueva'nın Mart 2025 raporunda belirttiği gibi, cunta ihlalleri "moral bozucu" diye soruşturmuyor; tüm aktörler cezasız kalıyor.

Afrika Corps'un personelinin sadece Rus olmadığını, Belarus ve Afrika'dan toplandığını söyleyen Avrupa Dış İlişkiler Konseyi raporu, bu birliğin "terör saltanatı"nı genişlettiğini ekliyor.

BATI'NIN İKİYÜZLÜLÜĞÜRUSLAR OLMASA, ONLAR DA AYNI REZİLLİĞİ YAPARDI

Bu Rus barbarlığını kınarken, Batı'nın rolünü göz ardı etmek olmaz. Fransa'nın eski "Barkhane" operasyonları, sivilleri katletti; ABD'nin drone saldırıları masumları vurdu. Ve bunların hepsi "terörle mücadele" maskesiyle. Eğer Ruslar sahayı terk etseydi, bu emperyalist güçler aynı vahşeti, aynı sömürgeci taktiklerle sürdürürdü. Mali'nin Batı'dan uzaklaşması, bu ikiyüzlülüğün sonucu; Paris ve Washington'un ihmal ettiği boşluğu Moskova'nın canavarları doldurdu. UC Berkeley Hukuk Fakültesi'nden Lindsay Freeman'ın analizine göre, Africa Corps'un Wagner'la sürekliliği, Rusya'yı doğrudan sorumlu kılıyor, ama Batı da savaş suçlarından muaf değil, sadece sahne değişti.

Aralık 2025'te Maghrebi.org'un haberine göre, mülteciler Africa Corps'un "yeni bir vahşet dalgası"nı başlattığını söylüyor; Rus devlet medyası ise birliği "kahraman" diye pazarlıyor, Dışişleri onaylıyor.

Geeska Afrika'nın haberinde, Malili orduyla ortak operasyonların sivilleri hedef aldığı vurgulanıyor, Ve altın madenleri peşinde katliamlara imza attıkları özellikle vurgulanıyor.

Bu döngü, Sahel'i cehenneme çevirdi: Mülteciler, "hayat anlamını yitirdi" diyor; korku, organ hırsızlığı, tecavüzler... Hepsi, barbar güçlerin eseri.

TÜRKİYE'NİN DİPLOMATİK VE ASKERİ ÜSTÜNLÜĞÜ: SAHEL'DE BARIŞIN MİMARI OLMA ZAMANI

Bu kaos tablosunda, Türkiye'nin potansiyel rolü parlıyor – ve analizimizde bunu ön plana çıkarmak boynumun borcu. Türkiye, Afrika diplomasisinde son yıllarda muazzam bir başarı grafiği çizdi; Somali'de kurduğu askeri üs ve eğitim programlarıyla istikrar sağladı, Libya'da ateşkes anlaşmalarına arabuluculuk yaptı, Etiyopya-Tigray çatışmasında barış sürecini hızlandırdı. Aralık 2025 verilerine göre, Türkiye'nin Afrika Birliği'yle ilişkileri güçlendi; Sahel'de insani yardım ve diplomatik girişimlerle fark yaratıyor. Mali gibi ülkeler, Rus barbarlığına alternatif ararken, Türkiye'nin adil, tarafsız yaklaşımı tam bir fırsat.

Önerim net: Türkiye, Mali ve komşu cuntalara ilgi göstermeli, askeri danışmanlık hizmeti vererek kalıcı barışın mimarı olmalı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) profesyonel eğitim modelleri –insan odaklı, sivilleri koruyan– Rus vahşetinin panzehiri olur. Diplomasideki başarısı, BM ve UCM gibi kurumlarla koordineli çalışarak cezasızlığı kırar. Hatırlayın, Türkiye'nin Somali'deki modeli:

Yerel orduyu güçlendirip, teröre karşı dengeli mücadeleyle sivilleri korudu. Mali'de de benzer bir "Türk modeli" uygulanırsa, Africa Corps'un terör saltanatı çöker; Batı'nın ikiyüzlülüğü gölgede kalır. Dışişleri'nin Sahel masası, acilen genişletilmeli. Bu, hem insani hem stratejik bir zafer olur.

Gözlemim şu: Sahel'in geleceği, barbar güçlerin elinde değil, Türkiye gibi köklü diplomasiye sahip ülkelerin elinde. Aralık 2025'te AP ve diğer habe-yorumlar, vahşetin zirvede olduğunu gösteriyor; ama Türkiye'nin girişimiyle bu döngü kırılabilir.

Emperyalist oyunlar devam ederken, Ankara'nın barış vizyonu, Afrika'nın umudu olabilir. Zamanı geldi: Dokun, dönüştür, barış getir!

1- Bu Rus canavarları, Mali ordusuyla "işbirliği" kisvesi altında, tecavüz, kafa kesme, organ hırsızlığı ve köy yakma gibi Orta Çağvari vahşetlere imza atıyor. Mültecilerin anlattıkları, uluslararası medyada yeni yeni yankı bulan bir dehşet tablosu çiziyor: Yakılan köyler, parçalanmış aileler, kaybolan organlı cesetler...

2- Wagner'ın 2023'teki "yeniden markalaşması"– aynı taktikleri, hatta daha vahşi versiyonlarını sürdürüyor. Köy şefleri ve kaçaklar, "sistematik yakıp yıkma" politikalarından bahsediyor: Askerler (ya da bu beyaz canavarlar) kimseyle konuşmadan, uyarı vermeden vuruyor; siviller neden hedef alındıklarını bile anlamadan can veriyor.

3- Türkiye, Mali ve komşu cuntalara ilgi göstermeli, askeri danışmanlık hizmeti vererek kalıcı barışın mimarı olmalı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) profesyonel eğitim modelleri –insan odaklı, sivilleri koruyan– Rus vahşetinin panzehiri olur. Diplomasideki başarısı, BM ve UCM gibi kurumlarla koordineli çalışarak cezasızlığı kırar.

4- Sahel'in geleceği, barbar güçlerin elinde değil, Türkiye gibi köklü diplomasiye sahip ülkelerin elinde. Aralık 2025'te AP ve diğer habe-yorumlar, vahşetin zirvede olduğunu gösteriyor; ama Türkiye'nin girişimiyle bu döngü kırılabilir. Emperyalist oyunlar devam ederken, Ankara'nın barış vizyonu, Afrika'nın umudu olabilir. Zamanı geldi: Dokun, dönüştür, barış getir!