Milyonlar, Kemalist Panteon’u tavâf ediyor: “Bir gün olacaktır Anıt'ın Türklüğe Kâbe”
Yukarıda hakkında mufassal mâlûmât verdiğimiz Kemâlperest şâir Edib Ayel (İstanbul, 23.8.1894 – a.y., 17.1.1957), Mütehakkim Zümrenin gazetelerinin -değişik versiyonlarıyle- def’alarca neşrettiği “And” başlıklı şiirinde: “Tutsak seni, lâyık, yüce Tanrı'yla müsâvî / İnsanlar ölür, Türklüğe Allâh olan ölmez / Bir gün olacaktır Anıt'ın Türklüğe Kâbe.” diyordu…
Nitekim, günümüzde, Kemalist Panteon, her sene, milyonlarca insanın, “huşû ile” “tavâf” ve “Tanrı'ya müsâvî Ata”sına arz-ı ubûdiyet ettiği kudsî bir mekândır…
Anadolu Ajansı’nın aşağıdaki haberine başka ne mânâ verilebilir? Mustafa Kemâl, Lenin’i, Mao’yu geride bırakmadı mı? Fransız gazetecisi Marcel Sauvage, daha 1935’te:
“Atatürk, artık bir yarı İlâhdır, Türklerin babasıdır. Hiçbir Devlet reîsi için, daha yaşarken, bu kadar çok heykel dikilmemiştir. Memleket ve nüfûs büyüklüğünü dikkate almak şartıyle, ne Musolini, ne Hitler, ne de Lenin için yapılan tasvîrlerin toplamı, onunkiyle boy ölçüşebilir.”
tesbîtinde bulunmamış mıydı? O, günümüzde, muhtemelen, sağlığındakinden çok daha fazla tapınış mevzûudur. (Marcel Sauvage’ın Pâris’de münteşir L'Intransigeant gazetesinin 30 Temmuz – 21 Ağustos 1935 târihli nüshalarında 23 tefrika hâlinde neşredilen “La Turquie dévoilée (Örtüsünden Sıyrılan Türkiye)” başlıklı röportajını, yukarıda, tafsîlâtlıca bahis mevzûu etmiştik. Onun tesbîtini, 5 Ağustos 1935 târihli Cumhuriyet gazetesi, iftihârla manşetten vermişti…)

(Utku Şimşek, 2.1.2025; https://www.aa.com.tr/tr/yasam/anitkabir-2024te-6-milyon-550-bin-480-ziyaretciyi-agirladi/3440314#; 24.8.2025)
Anadolu Ajansı’nın haberi…
Beşikden mezâra kadar Kemalist Propaganda tarafından afyonlanan milyonlar…
Ey Anadolu Milleti, asırlarca Tevhîd bayrakdârı olan Millet sen misin?
***
Her sene yeni bir tavâf rekoru: 2024’te altı buçuk milyon!
“Ankara - AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, 2024'te ilginin yoğun olduğu Anıtkabir, yıl boyunca çok sayıda yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırladı.
“Öte yandan, Anıtkabir Komutanlığının resmi internet sitesinde yer alan bilgilere göre, bu yıl ocak ayında 229 bin 426, şubatta 226 bin 403, martta 223 bin 689, nisanda 513 bin 605, mayısta 577 bin 623, haziranda 345 bin 753, temmuzda 388 bin 418, ağustosta 728 bin 761, eylülde 386 bin 751, ekimde 1 milyon 146 bin 77, kasımda 1 milyon 518 bin 65 ve aralık ayında 265 bin 909 kişi Anıtkabir'i ziyaret etti.
“2024 yılında toplam 6 milyon 550 bin 480 yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlayan Anıtkabir, 2023'te 6 milyon 30 bin 680, 2022'de ise 3 milyon 966 bin 286 kişi tarafından ziyaret edilmişti.
“Anıtkabir[in] 2024'te en yoğun olduğu gün 10 Kasım oldu. Geçen yıl 10 Kasım'da 1 milyon 92 bin 365, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda 745 bin 920, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda 352 bin 26, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda 111 bin 527 kişi Anıtkabir'i ziyaret etti.”
Mektebler, Kemâlperestlik ocağı
Tek ders kitabı… Her ders kitabı onun ismi, resmi ve (Totaliter Zihniyetin bir ifâdesi olan) “Gencliğe Hitâbe”siyle başlıyor… Öyle ya, “Zındık Şâir”in “Adın besmeledir her işimizde…” mısrâı, bir asırdır, Kemalist Totaliter Rejimin resmî düstûrudur…
Başlıca şartlandırma dersleri: “İnk̆ilâb Târihi” ve “Dîn Kültürü ve Ahlâk Bilgisi”…
“İnk̆ilâb Târihi”, 1931’de, o, Tarih IV’te nasıl anlattıysa öylece anlatılmıya devâm ediyor… En azından ana hatlarıyle… Her hâlükârda, ona karşı, usûlî şüphe, sorgulama, tenk̆îd düşünülemiyor bile!
12 Eyl̃ûl̃ 1980 Darbecilerinin, Dîni de Kemalizm aşılamak için kılıf olarak kullanmak üzere tedrîsâta dâhil ettikleri “Dîn Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” dersleri, 30-40 sene körpe zihinlere “Kemalist Müslümanlık” dal̃âletini telk̆în ettikden sonra, ancak birkaç sene evvel (doğru tesbît ettiysek, 2018’den beri) Cuntacıların bu büyük fitnesinden kurtulabildik: Artık bu dersin kitabları, (1950’li senelerdeki gibi) sâdece Müslümanlık öğretiyor, Müslümanlığı Kemalizmle mezcetmiye ve ona payanda yapmıya çalışmıyor… Lâkin evvelki 30-40 sene zarfında, on milyonlarca insanın ak̆îdeleri ifsâd edilmiş oldu!
Hiç olmazsa bir derste yakamızı Kemalizmden kurtarabildiysek de (ki o da yüzde yüz değil!), topyekûn Maârif sistemi, bu “açığı”, başka faâliyetleriyle fazlasıyle telâfî ediyor… Hocalar tarafından, talebelere, bütün ders yılı zarfında, her vesîleyle Kemalizm telk̆în edildiği gibi (“Önce adını öğrenir çocuklarımız / Eli kalem tutup yazanda” -Cahit Külebi’nin “Atatürk Oratoryosu”ndan-), 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim gibi resmî bayram tes’îdleri, bütün halkımız ve hâssaten talebeler için birer îmân tâzeleme vesîlesi oluyor…
“10 Kasım Anmaları” ise, Kemalizme îmânın tazelenmesinde husûsî bir ehemmiyeti hâizdir. O gün, sayısız heykellerine, büstlerine, resimlerine çelenkler konur, huşû içinde ihtirâm vakfeleri yapılır, sâat dokuzu beş geçe Memlekette hayât durur, sonra, şiirler okunarak, nutuklar îrâd edilerek, Mustafa Kemâl’den ve “mûcizeler”inden öylesine dokunaklı ifâdelerle bahsedilir ki küçükler gözyaşlarını tutamaz, delikanlılar ve gencler, Kemalizme îmânlarının daha da kuvvetlendiğini, “Büyük Rehber”e sınırsız bir hayrânlıkla bağlandıklarını hisseder, Kemalist “asr-ı saâdet”te yaşamamış olduklarına hayıflanır, halk da, Memlekette baş gösteren her buhrânda, her büyük mes’elede “Bize bir Atatürk lâzım!” der, “Ah, ne olurdu bir on sene daha yaşasaydı, Türkiye bir Amerika olurdu!” şeklinde hasret çekilir…

(Vatan, 11.11.1955, s. 4; Taha Toros Arşivi, core.ac.uk)
Bu gazete haberinden, Kabataş Erkek Lisesi’nin -bizim de, 1963/65 “10 Kasım”larında, önünde resmigeçid yaptığımız- “Atatürk Köşesi”nin 1955’te açıldığını öğreniyoruz…
***