İnsan bu dünyaya kalıcı olarak gelmemiştir. Geçici olarak bir süreliğini imtihan için gelmiştir. İşte bu imtihan gereği, “hak ve batıl” “hayır ve şer” “iyilik ve kötülük” vardır. Aklıselim her insan, ama özellikle Müslüman hakkın, hayrın ve iyiliğin cephesinde ömrünü tamamlamakla mükellef olduğuna inanır. Gücü oranında iyi olanı destekleyip yayma ve çoğaltama için çalışır. Kötü olanın da karşısında durmayı, şer ve batılla mücadele etmeyi imanın gereği bir vazife bilir. İşte bu göreve İslam literatüründe “EMRİ BİL-MARÛF NEHYİ AN’İL-MÜNKER” denir.
124 bin peygamber, insanlığı hakka çağırmak, hayır ve iyiliği yaymak, şer ve kötülüğü ise engellemek ve izale etmek için gelmiştir. Onların binlerce havari ve ashabı, sonra gelen milyonlarca tabiin, ulema ve davetçi aynı görevi yapmışlardır. Onlar görevlerinin yapıp gittiler. Şimdi sıra bizde. Biz bu görevin neresindeyiz.
· DERS SOHBET İçin bir araya gelmek ibadettir.
· Peygamberler ve onların yolunda olanların yolunu takiptir.
· Zikirdir duadır berekettir.
· Cennet yoluna kapı aralamaktır.
· Damla damla göl olacak ilim tahsilidir.
· Kardeşlik birlik beraberlik, sevgi ve muhabbettir.
· Cemaat ruhu ümmet şuurunu pekiştirmektir.
· Meleklerle buluşmak, şeytanları çatlatmaktır.
Emri Bil Maruf:
· Allah (cc) emrine iktidadır.
· Resûlullah'ın (sav) ve 124 bin peygamberin emirlerine ittibadır.
· Ya davet, ya dalalet. Davetle hidayeti bulamayan insanlar dalalette kalmaya devam edeceklerdir.
· Ne kadar davet, o kadar hidayet.
· Ne kadar davet, O kadar hürriyet. Zira davetle hidayete ermemiş insan, dalalete mahkûm, nefis ve şeytanın esiridir.
· İslam’ın adaleti ve izzeti mi, yoksa cahiliyenin zilleti ve vahşeti mi?
· İnsanlık cahiliye vahşetinden İslam’a davetle kurtuldu. Daveti gevşetmekle yeniden cahiliyeye döndü. İşte çağdaş cahiliyenin karanlığından kurtulmak için, şimdi yeniden davet vakti...
· Efendimizin (sav) vefatından sonra takriben 200.000 sahabenin (ra) 12.000 i haremeynde medfun. Geri kalan 188.000 i neredeler? Belli bir mezarları bile yok. Niçin? Onlar mı akıllı, biz mi? biz ne yapıyoruz?
· Bu gerçeği kavrayan bir erkek ve kadın yerinde durabilir mi?
· Ne kadar davet o kadar iman. Ne kadar iman, o kadar hayır ve amel...
· Davet; rahmanla visaldir, davetin terkiyse şeytana ram olmaktır.
· Ya Rahman’ın erleriyiz, ya da şeytanın neferleriyiz.
· İslam’da ruhbanlık yoktur… Her Müslüman, İslam’ın gönüllü bir davetçisidir. Bunun için, sertifika, diploma, kanun, yönetmelik vs. gerekmiyor.
· Her Müslüman ölünceye kadar bildiklerinin hocası, bilmediklerinin talebesidir. Bir yandan bilmediklerini öğrenirken, diğer yandan bildiklerini öğretmeye devam etmekle görevlidir.
· Her Müslüman ölünceye kadar artıları artırma, eksileri ise bitirmeye çalışmakla görevlidir. Yani hayır ve iyilikleri artırıp yayma, şer ve kötülükleri ise izale edip bitirmek için çalışmakla mükelleftir.
· İslam’da nemelazımcılık yoktur. Müslüman, iyilikleri artırma, kötülükleri kaldırmakla görevlidir.
· Soğuk savaşa karşı yegâne savunma silahı, davet ve irşattır.
· Batıl cephenin imkân ve vasıtaları hak cepheyle kıyas edilemeyecek kadar çok fazla. Ama hak cephede Allâh'ın (cc) yardımı ve bereketi var çünkü fıtrata çağırıyor.
· Bir erkek kazanan bir fert kazanır. Bir bayan kazanan bir aile kazanır.
· Kadının davadaki rolü, erkeğin kat kat üstündedir. Zira her bir insan bir annenin çocuğudur. Müslüman bir anne; çocuğunu dokuz aya karnında, iki yıl kucağında, beş yıl sırtında ve ömür boyu da yüreğinde taşır. Dolayısıyla annenin nesiller üzerindeki etkisi fıtridir. Ayrıca savurganlığın pik yaptığı bu kapitalist çağda, erkek nafaka için eskinin iki katı koşturup yorulmak zorundadır. Bu sebeple de çocuklarına ayıracak zamanı neredeyse yoktur.
· Günah üzere olan bir adama seyirci kalmak, onun yangında yanmasını seyretmekten daha ağır bir vebaldir.
· Her günah hayat gemisinde bir delik açmaktır. İyiler kötülükleri engellemezse kötülerle beraber helak olacaklardır.
· İki değişmez fizik kanunu vardır ki, bunlara İslam literatüründe Sünnetullah denir. 1. kâinat boşluk kabul etmez. 2. Yoğun olan olmayanı bastırır. Yani biz nesillerimizin yüreklerini iman ve takvayla zihinlerini de ilim ve irfanla doldurmasak başkaları onları başka şeylerle doldurur. Böylece bizim nesillerimiz; “tiktok” “facebook” “instagram” nesli olurlar. Nesillerin cefasını biz çekeriz ama sefasını bizim ve nesillerimizin düşmanı olanlar sürerler.
· Matematiksel bir hesap; her bir şehirde sahabe ruhlu yüz Müslüman olsa ve her biri yılda bir insanın hidayetine vesile olup onlara sahabe ruhu verseler, 12 yıl sonra yarım milyona yakın davetçi Müslüman oluşur. Şöyle ki; 100+1/200+2/400+3/800+4/1600+5/3200+6/6400+ 7/12 800+ 8/25600+ 9/51 200+10/102 400+ 11/204 800+ 12/405 600