
Fanatik Kemalist gazeteci, şâir, müellif Şemsi Belli’nin, Makbûle Boysan Atadan ile yaptığı mülâkatlardan yola çıkarak ve onlara daha başka mülâkatları ilâve ederek hazırladığı kitabı (İstanbul: İnceleme Yl., Kasım 1988, 140 s.)… Kemalizmin mezhebi çok geniştir; onun için, “ona her şey mübâhtır”!
***
Gazeteci, şâir, muharrir Şemsi Belli, Mustafa Kemâl’in “aşk [???] hayâtına” dâir kitabını büyük bir hayrânlık hissiyle bitiriyor:
“Mustafa Kemal’in özel yaşamında aşk, O’nun ruhunu ve kafasını dolduran büyük vatan sevgisi yanında sadece küçük bir kıvılcımlanmadır.
“Ama… Kendisini ölesiye seven nice genç kızlar ve kadınlar olmuştur ki, bunların duygusal evreninden Mustafa Kemal’e yönelen sevgileri, gürül gürül bir aşk fırtınası halinde yaşam boyu devam edip gitmiştir…” (Belli 1988: 138)
Dr. Râsim Ferid Talay: “Sen iki ay içinde herhangi bir kadından bıkarsın!”
Bu kadar kadınla, üstelik aynı ânda düşüp kalkmak, acabâ doymak bilmez bir cinsî iştihâ tezâhürü müdür? Ve bu da, Yusuf Hikmet Bayur’un iddiâ ettiği gibi, bir “büyük adamlık” mîyârı mıdır?
Her ne hâl ise, yakın arkadaşlarından ve onun hesâbına istihbârât ajanlığı yapan Dr. Râsim Ferid Talay, Sabîha Sultan’la izdivâcı bahis mevzûu olduğunda, ona: “Sen iki ay içinde herhangi bir kadından bıkarsın!” diyor…
1931’den 1946’ya kadar evvelâ Bursa, müteâkiben Niğde Meb’ûsu, Tıb Dr. Rasim Ferid Talay (Trablusgarb, 1889 – 6.3.1965) ile Mustafa Kemâl arasındaki yakın dostluğa ve birincisinin ikincisi için istihbârât ajanlığı yaptığına dâir bilgileri, Milliyetci olmasına rağmen, kendisini -maâlesef- Kemalizmin têsîrinden kurtaramamış, Samsun Senatörü, birçok araştırma kitabının müellifi (ki, bunların arasında, husûsen Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler -1910/1960- pek mühimdir), Tabîb Binbaşı Fethi Tevetoğlu’nun (İstanbul, 31.1.1916 – Ankara, 27.11.1989, Samsun Asrî Mez.) bir makâlesine medyûnuz: “Atatürk’ün Güvendiği Bir Kişi: Dr. Râsim Ferid Talay”… Makâlesinden aşağıda ik̆tibâs ettiğimiz kısımda, Mustafa Kemâl’in “Velîahd-Şehzâde Vahîdeddîn Han’ın kızı Sabîha Sultan’la evlenmesi için yapılan teşebbüs” bahis mevzûudur. Tevetoğlu da, bu bilgi için, Dr. Râsim Ferid ile Mustafa Kemâl arasındaki bâzı mektubları neşreden ve Talay’la da iyi tanışan Yusuf Hikmet Bayur’a mürâcaat ediyor:

(https://www.facebook.com/photo/?fbid=1924781197853462&set=pcb.1924781237853458&locale=ms_MY; 28.9.2025)
Tıb Dr. Râsim Ferid Talay’ın Niğde Meb’ûsu iken çekilmiş bir resmi… Mustafa Kemâl’i çok yakından tanıyan Talay: “Sen iki ay içinde herhangi bir kadından bıkarsın!” diyerek onu evlilik tasavvurundan vazgeçiriyor…
***
“Atatürk’ün Sabiha Sultan’la evlenmemesi yolunda fikir yürütecek, öğüt verecek derecede şahsî, gizli konularda da Râsim Ferid’in yakın ilgisi, tesiri ve rolü görülmektedir. Bu olayı da Dr. Talay’dan dinlemiş Bayur, şunları yazmaktadır:
‘Almanya’dan döndükten sonra, daha Mustafa Kemal Karlsbad’a tedaviye gitmeden, bir gün Vahideddin’in Müsâhib’i İbrahim Bey, onun evine gelir. Kendisi evde yoktur. Müsâhib, Yaveri Cevad Abbas’a işi açar. Veliahd’ın, kızı Sabiha Sultan’ı Mustafa Kemal Paşa ile evlendirmek istediğini söyler. […]
‘Bir gece, bir eğlence âleminden birlikte dönüşlerinde Mustafa Kemal Paşa, Dr. Râsim Ferid’in koluna girip onu yürüyerek Maçka Kışlası karşısındaki parka kadar götürür ve bir sıraya otururlar. Mustafa Kemal sırdaşına bu Sultan’la evlenme işini açıp Doktor’un düşüncesini öğrenmek ister. O, açıktan açığa bu işin kökten aleyhinde bulunarak şunları söyler:
‘1) Sen iki ay içinde herhangi bir kadından bıkarsın.
‘2) Bir sultanla evlilik hayatı sana ağır gelecek merasime tâbidir; yanına gidebilmek için bile izin istemelisin veya onun davetini beklemelisin.
‘3) Eğer bir sultanla evlenirsen ta’n ettiğin Enver Paşa’ya benzersin.
‘Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa: ‘- Doktor, tek gerçek dostum sen imişsin; herkes bu işi yapmam için ayak diriyor’ der ve evlenmesi için onu sıkıştıranlara artık bu işi ağıza almamalarını söyler. İlh… (Yusuf Hikmet Bayur: Atatürk, Hayatı ve Eseri, Ankara, 1963, ss. 148-149)” (Fethi Tevetoğlu, “Atatürk’ün Güvendiği Bir Kişi: Dr. Râsim Ferid Talay”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 1991, 7/21: 623-638; https://web.archive.org/web/20131005133111/http://atam.gov.tr/ataturkun-guvendigi-bir-kisi-dr-rasim-ferit-talay/; 25.8.2025)
Latîfe Uşşakî’nin kız kardeşi Ruk̆iye Hanıma’a nazaran da ona her şey mübâhtır!
Şemsi Belli, Atatürk’ün Aşk Hayatı isimli kitabında, Kemalist gazeteci Emin Çölaşan’ın Leman Karaosmanoğlu’yle yaptığı ve 10 Kasım 1985 târihli Hürriyet’te neşredilen mülâkatın, Mustafa Kemâl’in kadınlarla münâsebetinden bahseden kısımlarını “aynen aktarıyor” (Belli 1988: 129-134). Yakup Kadri’nin eşi (ve Burhan Asaf Belge’nin kız kardeşi) Leman Hanım’ın şahâdeti çok mühimdir; çünki o, eşiyle berâber, Çankaya Köşkü’nün müdâvimlerindendir ve o muhîti, içinden çok iyi tanımaktadır. Mülâkat esnâsında bir ara Ruk̆iye Hanım’ın ismi geçince, Çölaşan soruyor:
“- Rukiye kimdi efendim?”
Leman Hanım’ın cevâbı şöyle oluyor:
“- Latife Hanım’ın küçük kız kardeşi. Benim çok iyi arkadaşımdı. Bir gün bana dedi ki, ‘Biliyor musun Leman, benim ablam çok büyük hata etti. Ben Atatürk’ün karısı olsaydım derdim ki, ‘Sev canım… Bütün kâinatı sev… Sev canım, her şey senin hakkındır. Hepsi senin hakkındır.’ Ve hiç mesele çıkarmazdım.” (Belli 1988: 132)
Bu sözleri, Dr. Râsim Ferid Talay’ın: “Sen iki ay içinde herhangi bir kadından bıkarsın!” müşâhedesiyle bir arada değerlendirmek îcâb eder…
Hiç şüphesiz, Mustafa Kemâl’in tam “Totaliter Şef” edâsıyle Latîfe Hanım’ı bir sözle boşayıp baba ocağına yollamasının mühim bir sebebi, Ruk̆iye Hanım’ın yukarıdaki sözlerinde gizlidir…
Uşakîzâde Muammer Bey (Muammer Uşaklı; 1873 – 1951) ile Adeviye Hanım’ın altı çocuğu olmuştu: Latîfe (İzmir, 17.6.1898 – İstanbul, 13.7.1975, Teşvik̆iye C., Edirnekapı Şehîdliği Mez.), İsmail (1902 – 1973), Ömer (1903 – 1938), Vecîhe (1907 – 1992), Ruk̆iye Celâdet (1908 – 1970) ve Müncî (1910 – 1932). (https://tr.wikipedia.org/wiki/Latife_U%C5%9F%C5%9Fak%C3%AE; 27.9.2025) Ruk̆iye Hanım, (inşâat müteahhidi) Ali Cevat Açıkalın’ın eşiydi. “24 Mayıs 1970 Pazar günü elim bir kazâ neticesinde vefat etti.” (Vefât îlânı, Milliyet, 26.5.1970, s. 2) (1974’te Ankara Mobil Benzin İstasyonu sâhibi ve inşâat müteahhidi) Toğan Nur Açıkalın ile (Mehmet Devres’in eşi, heykeltraş) Gülten Ayşe Devres’in annesiydi.
“Sefâhat”e düşkünlüğü ne zamân başlıyor?
Kemâlperest Devlet adamı ve müellif Prof. Yusuf Hikmet Bayur’un, Atatürk; Hayatı ve Eseri isimli kitabından (1990: 9-10) yukarıda naklettiğimiz pasajda:
“…Atatürk, tarih boyunca, İslâm'dan önce ve sonra, Türklüğe şan kazandırmış büyük adamların pek çoğu gibi içki ve eğlenceyi normali aşan bir ölçüde severdi; daha Manastır İdadisinde iken rakıya başlamış olduğunu, oradan Selânik'e sılaya gittikçe eğlence yerlerine devam ettiğini, bazı kızlara tutulduğunu veya öyle sandığını […] vesaire anlatırdı.”
şeklindeki ifâdesinden anlaşılacağı vechiyle, o, daha delikanlılık (idâdî / lise) çağından îtibâren sefâhat hayâtını benimsemişti ve bundan hicâb duymak şöyle dursun, onunla iftihâr ediyor, bu hayâtından etrâfındakilere bahsetmekden zevk duyuyordu.