0

Fransa'nın başkenti Paris'te haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo'nun ofisine düzenlenen saldırıda 12 kişi öldürüldü. Dünya medyası gündemini, Putin üzerinden tekrar İslamofobi'ya çevirdi. Paris'in ortasında bu saldırıyı, 2008 ve 2011 yılında yayınlanan hakaret karikatürü ile açıklamak ancak BBC, Reuters, CNN ... gibi dünyanın pek çok yerindeki Siyonist medyanın islamofobi propagandasına hizmetten başka bir şey değil. Dolayısıyla da birçok batı ülkesinde başta Fransa'da anti-islam karşıtı gösteriler olacak. Önce Almanya'da PEGİDA Hareketi (Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Avrupa Vatanseverleri), şimdi Paris saldırısı, Avrupa'daki Müslümanları rahatsız edecektir. Özellikle kadınlar bu ayrımcılığın malesef ana ekseninde olacak. Bir kere şunu ortaya net koyalım, dünyada pek çok insan, bu düzmecenin farkında.

Fransa- İngiltere Savaşı

Peki, Paris saldırısını sadece İslamofobi ile mi açıklayacağız… Gelin perde arka arkasındaki çekişmeye bakalım. Sondan başlamak istiyorum. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande 15 Ocak'ta Astana'da Putin'le görüşecek ve bir dizi antlaşma yapacak(tı). Bunun dışında Ukrayna-Rusya liderler arasındaki müzakerelere müdahil olmak istiyordu. Fransız diplomatlar ise bir süredir, Türkiye-İran-Irak gerilimini bitirmek için arayış içindeler. Fransa, İran'ı ikna etmek için Nükleer Program müzakerelerine de destek sözü verdi. Suriye iç savaşı, Fransa'yı çok zarara uğrattığı gibi ABD ve İngilizler de Fransa'yı masa dışına attı.

Hollande, ayrıca İngiliz ve ABD medyasında tenkit edilen iki söz daha söyledi ve uygulamaya da koymaya başladı. Suriye iç savaşında önceleri Esed yönetimini desteklerken, sonraları Suriye ılımlı muhalefetinden yana tavır koydu. Son olarak, Rusya'ya uygulanan yaptırımları, doğru bulmadığını açıkladı.

Fransa-İngiltere arasındaki gerilimlerin başında Ortadoğu ve Latin Amerika bölgelerindekiekonomik menfaatler yatmaktadır. Örneğin Brezilya'da yeni petrol rezervlerinin üretimi için açılan ihaleyi ABD ve İngilizlere rağmen, Fransız Total'ın olduğu konsorsiyum kazanmıştı. Benzer durum Arjantin'de de söz konusu. İngiltere ile gergin ilişkiler yaşayan Arjantin Kirchner Hükümetini, Fransa ekonomik ve siyasi yönden destekliyor.Son olarak Fransa'nın kredi notunu düşürenler, Arjantin'i de dünyaya iflas etmiş gibi göstererek (ABD ve İngiliz medyası) 2015 seçimlerinde iktidarı yıpratmak istediler.

Fransa ile İngiltere arasında başka bir çekişmede 'din' konusunda yaşanıyor.Evanjelik Papa Franscisco, Vatikan'ın Dışişleri Bakanı Fransız Monsenyör Dominique Mamberti'nin yerine İngiliz Paul Richard Gallagher'i getirerek Papalığın açılımlarına muhalif duruş sergileyen Fransız din adamını pasifize etmiş oldu.

Fransa, Ukrayna'daki gelişmelerden sonraABD ve İngiltere'nin baskısıyla Rusya için üretilen, Mistral tipi helikopter taşıyıcı savaş gemilerinin teslimatını askıya almıştı. Ancak IŞİD'in Suriye ve Irak'taki seyri, Fransa'nın tavır değiştirmesine sebep oldu. İngiltere'nin muhalefetine rağmen savaş gemilerinin şartlı teslim edilebileceğine ilan etti.

Fransa, İran'la devrimden beri iyi ilişkilere sahip, İran sokaklarında dolaştığınızda Fransız şirketlerinin ağırlığı hemen fark ediliyor.Özellikle İran'la yakınlaşmak isteyen İngiltere, Tahran Büyükelçiliği'ni açtırmak için yoğun gayretlerine devam ederken, İran'da en fazla yatırımı olan ülke Fransa, bundan hoşnutsuz.

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan'ın 31 Ekim 2014'te Fransa ziyareti sırasında yaptığı " Suriye'de Türkiye'nin uçuşa yasak ve güvenlikli bölge politikasının desteklenmesinin gerektiğini ve ÖSO gibi diğer ılımlı muhalefetinde desteklenmesinin gerekliliğini vurgulamıştı.'' Açıklama oldukça ses getirmiş. Son olarak Esed rejimin kullandığı kimyasal silahlara tepki göstermediği için pişmanlığını dile getirmişti. Fransa, Suriye iç savaşında denge politikası yürütse de Esed yönetimini destekliyor. IŞID'in ortaya çıkmasıyla bekle-gör politikası izleyen Fransızlar, IŞİD ve Kobani üzerinden de Türkiye'nin Suriye'ye askeri müdahalede bulunması konusunda resmi (destek) açıklamada bulundu.

Fransa ve İngiltere'nin 'Avrupa korunması' adı altında Nükleer silahlanmaya ciddi bütçeler ayırması, beraberinde rekabet ortamı yarattı. Son olarak Fransa'ya ait bir Nükleer tesiste bilinmeyen bir İHA'nın düşürülmesi kamuoyunda, İngiltere başta olmak üzere birçok ülkenin adının zikredilmesine neden oldu.

Fransa - İngiltere rekabetinde terazinin kantarını ayarlayan ABD, şimdiden yönünü belirlemiş durumda. Zira, bir Fransız bankasına İran'la ticaret yaptığı için yüklü miktarda ceza vermişti. ABD, Fransa'nın Afrika'da sömürgelerinde ulusalcı grupları destekleyerek siyasi ve ekonomik kayıplar yaratmakta.Bunun yanında, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları üzerinden manipülatif istatistiklerle Fransa ekonomisine çığlık attırılmak istenmektedir.

Fransa, uluslararası ilişkilerde Avrupa'nın menfaatlerini gözeten ağabeyi. De Gaulle'un ABD'ye karşı Avrupa'nın sesini yükselten milliyetçi tavrından bu yana ekonomik, siyasi, askeri, teknolojik, kültürel birikimi, siyasi kültürü uluslararası arenada söz sahibi ülke durumunda. Lakin Hollande'nin sosyo-ekonomi temelli politikaları ve dış politikası, Fransa'nın başını çok ağrıtacak. Fransa'nın Müslümanlar üzerinden yaşayacağı gerginlik, Fransa iç kamuoyunu epeyce bir meşgul edeceği aşikarken, İslamofobi en çok İngiltere ve Almanya'nın işine gelecektir.

Lakin oportünist (fırsatçı) Fransız Dış Politikası, Britanya ile yaşadığı gerilim üzerinden başka bir politika da uygulaması muhtemel. O'da İslamofobi ve göçmen karşıtlığı… Açıkçası bu benim çelişkili analizim değil. Az önce dediğim gibi oportünist Fransız politikasının yaklaşımı. Paris saldırısında birçok çelişkili konu var. Saldırı anı, dergi yönetiminin toplantı anın zamanlaması, kameralar. v.s… Fransa, bir süredir Libya'ya müdahil olmak istiyor. Bunun için en güzel bahane, saldırıyı gerçekleştirenlerin, olası bir Libya bağlantısının çıkması. Paris saldırısında çok yönlü kirli bir ittifak doğabilir. Ancak, "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak gerekir'' düsturundan ötürü, biz görüşümüzü bir kenara not ederek, keskin bir görüşte bulunmayalım.

Sonuç olarak Paris saldırısının arka planında Kasım ayında kaleme aldığım ve genişletilmiş bu yazıda olduğu gibi Fransa'nın bağımsız kararlar alması yatıyor. AB'in en büyük problemi olan Müslüman göçler yüzünden, sosyo-ekonomi temelli islamofobi ise unutulmaması gereken mühim bir konu. Zira, göçmenlerin çocukları, okudu, önemli iş fırsatları edinerek ekonomik gelişim kaydetti.