Son zamanlarda öğrencilerimden, danışanlarımdan ve arkadaşlarımdan sıkça duyduğum bir kavram bu. Sosyal medyada ünlenen bir kavram olduğunu fark ettim. Benim için en ilginç olanı “uzman” ünvanı taşıyan kişilerin de “prenses erkek kimdir?” açıklamaları yapmasıydı.
Peki prenses olmayan erkek bireye biçilen görevler kimin beklentisi?
Hani diyoruz ya argo kullanımında neden hep kadınlara yer veriliyor diye? Şimdi sorarım size prenses erkek kavramı argoya girmiyor mu? Bu tanımlamadan bir kadın olarak bir tek ben rahatsız olmamalıyım.
Biraz bakındığımda “ilgi ve özen gösterilmesini isteyen, sürekli trip atan, küsen, duygusal olarak yoğun hassasiyet taşıyan” erkekler için kullanılan bir kavram olduğunu gördüm.
Öyleyse bu saydığımız sağlıksız nitelikler “prenses” olan kadına ait olan özellikler mi? Kadın hassas, kadın küsen, kadın sürekli trip atan bir yapı mı? Peki iletişim becerileri, sağlıklı ilişkiler ve psikolojik açıdan sağlıklı örüntüler için bu saydığımız özellikler ne kadar doğru?
Zaten “şaka” kavramının içerisine itelediğimiz toplumsal değerlerimizin sonuçlarını yaşamıyor muyuz şu an?
Bu da şiddetin görünmeyen yüzüdür. Hem erkek için hem kadın için psikolojik şiddet yansımasıdır. Sosyal medyanın ve popüler kültürün kadın ve erkek rollerini yozlaştırmasıdır.
Küsmek, iletişim kurmamak, görmezden gelmek zaten hali hazırda başlı başına cinsiyet fark etmeksizin psikolojik şiddet türü içerisinde yer alan pasif saldırganlık durumudur. Yani kendi içinde düzeltilmesi gereken iletişimde çatışma yaratan, aile içi ilişkileri sekteye uğratan davranışlardır.
Düzeltilmesi gereken davranışların cinsiyeti olmaz! Herkesin aradığı tek bir erkek profili olmaz! İnsan duygularıyla var olan bir canlıdır. Duyguların da cinsiyeti olmaz.
Kadın ve Erkek eşitliğini gerçekten bazen yanlış bazen de hiç anlamıyoruz.