Suriye Cumhurbaşkanının Amerika Birleşik Devletleri’ne gerçekleştirdiği ziyaret, uzun süredir kopuk olan diplomatik ilişkilerin ardından yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Ziyaretin resmi gerekçesi, “DEAŞ’la mücadele” kapsamında ortak bir anlaşma imzalamak olsa da, bu adım yalnızca güvenlik alanında değil; bölgesel ve küresel dengelerde de köklü değişimlerin habercisi niteliğinde.
1. Askerî ve Siyasi Etkiler
ABD ile Suriye arasında imzalanması planlanan anlaşma, sahadaki güç dengelerini ciddi biçimde etkileyebilir. Bu gelişme, uzun süredir “DEAŞ’a karşı mücadele” gerekçesiyle desteklenen Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) meşruiyetini zayıflatabilir. Böylece ABD’nin Suriye’deki varlığı, yerel aktörler yerine doğrudan Şam yönetimiyle yürütülecek bir iş birliği üzerinden sürdürülebilir hale gelir. Bu durum, Suriye’nin uluslararası alanda yeniden tanınmasını ve devlet kurumlarının güçlendirilmesini kolaylaştırabilir.
2. Yeni Bölgesel Yakınlaşmalar
Ziyaretin zamanlaması, Arap dünyasında artan diplomatik hareketlilikle örtüşüyor. Suudi Arabistan ile Suriye arasında başlayan temaslar, bölge ülkelerinin uzun süredir aradığı istikrarın yeniden tesis edilmesi yönünde önemli bir adım olarak görülüyor. Riyad yönetimi, İran’la dengeyi koruma çabası içinde Suriye’nin bölge sistemine yeniden entegre olmasını destekliyor. Bu yaklaşım, Arap dünyasında devlet otoritelerinin yeniden güçlendirilmesini hedefleyen yeni bir sürecin parçası olarak öne çıkıyor.
3. Türkiye–Suriye İlişkilerinde Yeni Sayfa
Ankara ile Şam arasında son dönemde dikkat çeken bir yakınlaşma yaşanıyor. Her iki taraf, kuzey Suriye’deki güvenlik boşluğunu kapatma, sınır bölgelerinde düzeni sağlama ve devlet otoritesini yeniden tesis etme hedeflerinde ciddi adımlar atılıyor. Bu yakınlaşma, sahada fiilen başlayan iş birliğinin siyasi düzeyde resmiyet kazanmasına zemin hazırlayabilir. Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğüne yaptığı vurgu, bu sürecin temel dayanağı olarak öne çıkıyor.
4. Uluslararası Denge Mücadelesi
Suriye dosyası, küresel güç rekabetinin önemli bir parçası haline gelmiş durumda. Rusya, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Suriye’deki bazı etkisini yitirirken; Çin, ABD’nin bölgeye yeniden dönme girişimlerini yakından takip ediyor. ABD ise bu ziyaretle birlikte Şam’la doğrudan ilişki kurarak hem Rusya’nın hem de İran’ın etkisini sınırlamayı hedefliyor. Bu hamle, Washington’un Ortadoğu’da yeniden etkin bir rol üstlenme stratejisinin kritik bir parçası olarak değerlendiriliyor.
5. Milis Yapıların Sona Erdirilmesi
Bölgedeki genel eğilim, devlet dışı silahlı grupların tasfiyesi yönünde ilerliyor. Suriye’de bu sürecin, Süveyda ve ülkenin kuzeydoğusundaki milis grupların etkin olduğu bölgelerde başlaması bekleniyor. Amaç, ülke genelinde merkezi yönetimin hâkimiyetini yeniden tesis etmek ve güvenlik güçlerinin kontrolünü artırmak. Bu süreçte Türkiye’nin desteği, ABD’nin gözetimi ve Arap ülkelerinin siyasi onayıyla yeni bir denge kurulması mümkün görünüyor.
6. Milis Döneminin Sonu: Devletin Geri Dönüşü
Bölgedeki son gelişmeler, stratejik bir dönüşümün habercisi: milis çağının sonu ya da en azından bu yapıların etkisinin gerilemeye başlaması. Gerek bölgesel gerekse küresel aktörler, milisleşmiş yapının devamının ister Lübnan’da Hizbullah, ister Suriye’de SDG ve bazı yerel gruplar, ister Irak’ta Haşdi Şabi örneklerinde olduğu gibi siyasi ve güvenlik istikrarsızlığını kalıcı hale getirdiğini ve egemen, güçlü devletlerin oluşumunu engellediğini fark etmiş durumda.
Arap dünyasının Suriye’ye yönelik açılımı, Suudi Arabistan–İran yakınlaşması, ABD’nin doğu Suriye’deki yeni hamleleri ve Irak’taki iç baskılar gibi gelişmeler, bölgesel sistemin yeniden “merkezî devlet” üretme yönünde evrildiğini gösteriyor. Bu dönüşüm, geçmişte milis yapılarla kurulan geçici ittifakların dahi gözden geçirilebileceği bir süreci beraberinde getiriyor.
Sonuç
Karşımızda yeni bir manzara var: Devletin dönüşü, kontrolsüz silahların tasfiyesi ve siyasi-askerî karar mekanizmalarının tek elde toplanması. Bu süreç kolay olmayacak; ancak bölge ülkeleri için istikrarı ve egemenliği sağlamak adına görünen tek seçenek bu.
Suriye Cumhurbaşkanının Washington ziyareti, yalnızca diplomatik bir temas değil; bölge siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcı anlamına geliyor. Bu adım, Suriye’nin uluslararası alanda yeniden konumlanmasını, Türkiye ile ilişkilerde yeni bir sayfanın açılmasını ve milis yapıların sona erdirilmesini sağlayabilir. Aynı zamanda, ABD’nin Ortadoğu’ya dönüşünü ve Rusya–İran etkisinin sınırlanmasını da beraberinde getirebilir.
Sonuç olarak, Suriye yıllar süren çatışma ve dağınıklığın ardından merkezi devlet düzenine doğru yeniden yönelirken; bölge ülkeleri de daha dengeli ve istikrarlı bir Ortadoğu hedefi etrafında birleşmeye hazırlanıyor.