Hadi gelin şu "İslam Dünyası" masalını gömelim artık! Ne dünyası ulan, hangi dünya? Washington'un kapısında kuyruk sallayan, Tel Aviv'le kol kola gezen şu satılmış rezillerin dünyası mı? Gazze'de bebeler yanarken "derin endişe" açıklaması yapan kravatlı münafıkların dünyası mı?
Bakın hele şu hale! Hz. Musa (a.s.), Firavun'un sarayına tek başına dalıp "Bırak kavmimi gitsin!" derken, bizim modern zaman firavuncukları Beyaz Saray'ın merdivenlerinde takla atıyor. Hz. İbrahim (a.s.) putları paramparça ederken, Washington'un, Tel Aviv'in önünde öyle bir eğiliyorlar ki, secdeye mi vardılar, ayakkabı mı yalıyorlar, belli değil! Yazıklar olsun size be!
Riyad'ın altın klozetli prensleri, Körfez'in petrol sarhoşu şeyhleri... Hepiniz, ama hepiniz bu tarihi rezaletin suç ortağısınız! Hz. Yusuf zindanda çürümeyi seçti de Züleyha'nın şehvetine boyun eğmedi. Siz ne yaptınız? Deste deste Doların şehvetine teslim oldunuz
Pakistan'ın paşalarına bakın! Hz. Davud'un cesareti sizde olsaydı, Keşmir'de tek bir Müslüman'ın burnu kanamazdı. Ama yok! Sizin derdiniz Washington'dan gelecek kemik değil mi?
Ya şu Körfez'in "modernleşiyoruz" ayaklarına yatan şarlatanları! Hz. Lut'un kavmi bile bu kadar arsız değildi. Gece kulüplerinde şampanya patlatırken, Gazze'de şehit olan bebelere "üzülüyoruz" mesajı çekiyorsunuz. Hani nerede Hz. Yakub'un evlat acısı? Sizin yüreğiniz taş kesilmiş be!
Bakın şu İran'a! "Direniş ekseni" diye diye milleti uyuttular, Afganistan’da, Irak’ta Yemen’de, Suriye’de 10 milyon Müslümanı öldürdüler Amerika ile birlikte. Sonra ne oldu? ABD ile İsrail yetmiyormuş gibi şimdi de Rusya'nın, Çin'in kucağına oturdular. Hz. Ali'nin kılıcı Zülfikar bugün olsa, önce bu Siyonist mollaların kellesini alırdı!
Malcolm X ne demişti: "Efendinin sofrasında oturan köle, özgürlüğü unutur." Tam da bu! Bizim sözde İslam liderleri, Washington'un, Tel Aviv'in sofrasında öyle bir oturmuş ki, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Ebu Cehil'e karşı direnişini unutmuşlar. Medine'ye hicret eden Peygamber, bütün mal varlığını geride bıraktı da onurunu bırakmadı. Siz ise Dolar için şerefinizi üç kuruşa sattınız!
Hz. İsmail'in annesi Hacer, çölde yapayalnız kalınca "Allah bize yeter!" dedi. Bizim modern zaman münafıkları ne diyor? "Amerika bize yeter!" Yazıklar olsun! Hz. Yunus balığın karnında bile tövbe etti de teslim olmadı. Ulan Alçaklar! Ebu Zerr Gıffari’yi de mi bilmiyorsunuz? Siz neye teslim oldunuz böyle?
Hz. Nuh'un gemisine binmeyen kavim nasıl boğulduysa, siz de tarihin çöplüğünde boğulacaksınız. O gemi hala duruyor: Onur gemisi, direniş gemisi, hak gemisi! Ama siz, Amerika'nın lüks yatlarında keyif çatmayı seçtiniz.
Bir tek Türkiye çıkmış meydan okuyor. O da “cep boş, cepken boş”. Fakr u zaruretin dibine vurmuş. Bir petrol şeyhi, Türkiye’nin sırtındaki mali yükü hafifletse var ya, vallahi, İsrail sadece uykusunda değil, ayakta iken de kabuslar görür. Hay tüküreyim sizin o Petro-Dolarlarınıza.
Ben size söyleyeyim, bu "İslam Dünyası" öldü. Mübarek olsun mezarı! Ama unutmayın, Hz. İsa ölüleri diriltirdi. Sizin ölü vicdanlarınızı kim diriltecek?
Belki bir gün, sokaktaki çocukların attığı taşlardan, Gazze'nin direnişinden, Sudan'ın gözyaşlarından yeni bir ümmet doğar. O güne kadar...
Hadi gidin, Trump’la golf oynayın! Netanyahu'yla selfie çekin! Ama sakın ha sakın, bir daha "İslam Dünyası" lafını ağzınıza almayın. Çünkü o dünya sizin değil, hiç olmadı. O dünya Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke'den Medine'ye yürüyen ayaklarının tozunda, Hz. Musa'nın Firavun'a kafa tutan asasında ve bugün Gazze'de, Sudan’da, Libya’da, Keşmir'de, dünyanın her yerinde zulme "Hayır!" diyen her yüreğin atışında yaşıyor.
Son sözüm: Allah belanızı versin! Muhammed aleyhisselam’ın ümmetini bu hale getirdiniz. Ama unutmayın, İsmail aleyhisselam’ın annesi Hacer anamız nasıl çölde zemzemi bulduysa, bu ümmet de bir gün gerçek önderlerini bulacak. Belki de var olan Zemzem kuyusunun etrafında toplanacak. O güne kadar, gidin Amerika'nın, İsrail'in kapısında köpeklik yapmaya devam edin siz!