'Afacan Beşler', Enid Blyton'ın . tamamı Türkçeye çevrilmiş, yirmi bir kitaptan oluşan çocuk kitapları serisidir. Kahramanları, üç kardeş, bir kuzen ve bir köpek. Enid Blyton, 1922'de başladığı bu seriyi 1947'de tamamlamış. Tema; Doğaseverlik, macera ve direniş…
9 Ağustos 2019'da bir televizyon kanalında ' Afacan Beşler 3' adıyla yayınlandı. Bir inşaat şirketine verilmek istenen araziyi kurtarma macerası. Üstelik bu film bir Alman yapımı. Kaz Dağları'nın, altın madenlerinin gündemi işgal ettiği bir zamanda böyle bir filmin gösterime girmesi tesadüf mü? Yoksa kamuoyu oluşturma çalışması mı?
Gezi olayları öncesi 'Mi Minör' tiyatrosunun Taksim'de sahnelenmesi ve cinayeti, hırsızlığı, şiddeti şirinleştiren animasyon filmi 'Sarı Minyonlar'ın malum Tv kanallarında gösterime sokulması ' Tam yerine rast geldi manzara koyduk' türünden.
Afacan Beşler, bugün Beşli Çete olarak da faaliyette. BM Güvenlik Konseyi buna en bariz örnektir.
28 Şubat Post Modern Darbe Sürecinin de Beşli Çetesi vardı. Şimdi o çetenin kalıntıları bugün de yine sahnedeler.
Güvenlik Konseyi, darbelere, savaşlara, teröre kör ve sağır. " Dünya Beş'ten büyüktür." ifadesi bu vurdumduymazlığa, bu zulme başkaldırıdır.
Darbecilerin brifinginde izdiham oluşturan Beşli Çete'nin elemanları bugün 'Adalet hassasiyeti' gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Yargıtay Başkanlığının organizasyonunda yapılacak olan Adlî Yıl Açılışı'na katılmayı kendine zül kabul ediyor.
Bugünlerde yine ağızlarında 'Adalet' caka satıyorlar. Ama yaptıklarına bakıldığında zulüm ve baskı ile hemhal oldukları hemen görülüyor. Adaleti dillerine pelesenk edenlerin darbeleri destekledikleri, "Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor." diyen cunta mahkemesinin üyelerini yüksek mahkemelere üye atayarak taltif ettikleri unutulmadı. Kendi vatandaşlarını, sermayeyi renklendiren, fişleyen, " Başörtülüler, insan değildir, Arabistan'a gitsinler." demeyi çağdaşlık, hukuk ve demokrasi sayan bir zihniyetin şimdilerde adalet üzerinden yeni bir algı oluşturma çabası içinde oldukları anlaşılıyor. Terörü,
sapkınlığı adalet ve özgürlük adı altında meşrulaştırmaya çalışanların maskeleri çoktan düştü.
Türkiye'nin güvenlik kaygılarına kayıtsızlar, söylem ve eylemleriyle Türkiye karşıtı durumundalar.
Suriye'nin kuzeyinde terör koridorunun kurulmasını istiyorlar. Türkiye'nin bu bölgeyi hem kendi güvenliğini sağlama amacıyla hem de mazlumların güvenliğini sağlama amacıyla yapacağı harekata şimdiden karşı olduklarını açıklıyorlar. Doğu Akdeniz'de emperyalistlerle ve onların kuklası Sisi ve Hafter'le işbirliğindeler. Fırat Kalkanı ve Afrin Harekatı'na da karşıydılar.
Adalet istiyorlar ama İsrail'e büyük saygı ve sevgileri var. Demokrasi istiyorlar ama Esad'a, Sisi'ye hayranlar. Cuntanın kurduğu sözde mahkemede yirmi beş dakika can çekişen şehit Muhammed Mursi'yi terörist olarak yaftalıyorlar. Dünya Müslüman Alimler Birliği'ni, Müslüman Kardeşler'i, Hamas'ı terör örgütü, Türkiye ile dostane ilişki içinde olan Katar'ı teröre destek veren ülke ilan ettiler.
Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesini Türkiye karşıtı kampanyaya dönüştüremeyince şimdi cinayetin üstünü öretmeye çalışıyorlar. Afacan Beşler/ Beşli Çete'den cinayetin sorumlusu Velihat Prens'le ilgili hiçbir açıklama gelmedi. Filistin, Kudüs, Cammu Keşmir, Arakan, Yemen, Kıbrıs, PKK ve FETÖ bu Afacan Beşler'in / Beşli Çete'nin hiç gündeminde olmadı.
Yeni algıyı 'adalet' üzerinden oluşturmaya çalışacakları anlaşılıyor.
Teröristleri " Çaycı, çorbacı, Mehmetçik hapiste." diyerek kurtarma telaşındalar. 'Adalet Reformu'nu sulandırmak için hareketleniyorlar.
Terör tutuklularını, sanıklarını – hükümlüler de dahil- şimdiden suçsuz ilan ettiler bile.
Türkiye, Suriye'nin kuzeyine harekata hazırlanırken bu Çete de Türkiye'nin sokaklarını karıştırmak için 'adalet' söylemi üzerinden zemin hazırlıyor. Bunun için doğaseverlik, adalet, demokrasi, özgürlük vb. kavramları kullanıyor.
Afacan Beşler / Beşli Çete yeni bir kanlı maceranın peşinde…