Yer;
Hatay…
Adı: Amir El Cedduğ…
Yaşı; 10…
Muhacir…
“Dayım beni okuldan aldı. Eve gideceğimizi düşünerek mutlu şekilde gideceğimizi bilerek yola çıktık fakat dayım beni yolda dövdü. Sonra arabayla araziye getirdi ve orada da dövdü. Üzerime taşlar koyup çekip gitti.”
Terk etmek zorunda kaldığı Esad’ın Suriye’si de dayısı gibiydi.
Şeflik Rejmi ile ruh ikizi…
Faşist…
Mezhepçi…
Esadlar…
Natenyahular…
Kemalistler…
Dodikler…
*
1908…
Meşrutiyetin ilanında İstanbul…
(Sanki Gezi Darbe Girişimi…)
İstiklâl Şairi şöyle tasvir ediyor:
“Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden,
Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!
Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine;
Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!
Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli,
En ağır başlısının bir zili eksik, belli!
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.
Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!”
*
Bosna’nın, Karadağ’ın Kemalistleri
Bosna Hersek Merkez Seçim Komisyonu Başkanı Milorad Dodik:
"Bu şehir (Doğu Saraybosna) ek bir İslamlaşmaya izin vermemeli. Bırakın o 'aynı insanlarız' masalını, biz aynı inançtan bile değiliz. Türk'ten (Boşnak) daha çok ve daha kötü yalan söyleyen kimse yok. Büyük Müslüman milliyetçiliğine, yani burada işini bitirmemiş olan siyasal İslam'ın yeniden canlanmasına karşı durmalıyız."
*
Bu olaylardan yaklaşık iki hafta önce…
25 Ekim’i 26 Ekim’e bağlayan gece…
Karadağ’daki muhalefet liderlerinden Nebojša Medojević:
“Türkiye faktörü adını verdiğimiz ciddi bir problemden bile bahsetmiyoruz. Burada yaklaşık 100 bin Türk vatandaşı bulunuyor ve 6 binden fazla Türk şirketi bu ülkede ciddi projeler yürütüyor. Devletin onlar üzerinde bir kontrolü var mı?’ Hiçbir kontrolü yok. Ulusal Güvenlik Ajansı da onları izlemiyor. Mantıken, eğer bir göç politikası uygulamak ve insanları ülkenize almak istiyorsanız, önce bir güvenlik değerlendirmesi yapmanız gerekir.
Bu büyük bir proje, büyük bir güç.
Biz büyük bir gücün çıkar alanı hâline geldik. Bu durum, ülkemizin ekonomik ve güvenlik çıkarlarını tehdit ediyor.”
Sonrası…
Başkent Podgorica’nın Zabjelo’da bıçaklı saldırıda Karadağ vatandaşı ağır yaralandı.
Türk ve bir Azerbaycan vatandaşı fail ilan edildi.
Zinde güçler şehir sokaklara döküldü. Türkiye plakalı araçlar,Türk işletmeleri taşlandı.
Türkler otellere, kumarhanelere sığındı.
İçişleri Bakanlığı Karadağ’da 13.400 Türk olduğunu sadece 85’inin daimi oturma iznine sahip olduğunu açıkladı.
Tutuklanan Türkiye ve Azerbaycanlının da olaylarla ilişkisinin olmadığı ortaya çıktı.
Bu durum bize hiç yabancı değil…
“Sığınmacılar demografimizi değiştiriyor.
Sınavsız üniversiteye/ Tıp Fakültesine giriyorlar.
Vergi vermiyorlar.
Hastanelerde öncelikliler.
Çalışmadan maaş alıyorlar.
Ülkemiz istila ediliyor.
Ülkemizde 13 milyon sığınmacı var.
Gelenlerin hepsi genç erkeklerden oluşuyor.
Yedisinden yetmişine hepsi terörist…”
Ruh ikizleri
Tanjular…
Dodikler…
Jivkovlar…
Ümitler…
Tasmalı Özgürler…
İsrail’in üstünlükçüleri …
Manşetçi tetikçiler… “Sessiz İstila” hezeyancıları…
İslam’da bilimin B’si yoktur.” diyen müfterileri…
Cemevlerini ve devletin Bakanlığını “cümbüş” olarak tezyif ve tahkir eden, terörden beslenen “Yeni Tapınakçılar…”
Ve…
Ankara Altındağ, Kayseri olayları…
Bu kadar benzerlik tek odağı göstermiyor mu?
*
Diş Hekimliği Fakültesi 4’üncü sınıf öğrencisine bir “Akademisyenin”:
"Ben özgürlükçüyüm, açılmana yardımcı olabilirim"
İkna Odası mucitleri, Gazze’deki soykırıma neden kör ve sağırlar?
Rüşvetçilere neden kol kanat geriyorlar?
“En ağır başlısının bir zili eksik, belli!
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.
Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!”