Seçimlere dair
Ülkemiz yaşanan büyük felaketten dolayı ciddi bir badireden geçiyor. Bu hengâmede seçim süreci de başladı. Yeni sistemde seçimler CHP lideri Kılıçdaroğlu önderliğinde Millet ittifakıyla, Tayyip Erdoğan önderliğinde Cumhur İttifakı arasında yapılacak.
“Bir şeyi sevmek,
desteklemek, savunmak ve onun ardında yürümek veya nefret edip onunla mücadele
etmek için sizi harekete geçiren temel saik nedir?
Müslümanlar olarak bizim için en başta ve belirleyici ölçü
inancımız İslam’dır.
Allah ve Resülü’nün güzel dediği güzel, iyi dediği iyi,
doğru dediği doğrudur. Sevme kriterimizi de, nefret etme kriterimizi de
inancımızın çerçevesini çizdiği ölçüler manzumesine göre belirler, O’nun
sevdiklerini sever, düşmanlarından nefret ederiz. Öncelikle, sorunun kaynağının
sistem olduğunu en başa koymalıyız. İnandığımız ölçüler, inancımıza uygun
sistem inşa etmemizi emrediyor.
Mevcut durumda ise bizim için belirleyici kriter ekonomik
seviye olmadı hiçbir zaman. Ekonomik olarak müreffeh bir hayat olsun da ne
olursa olsun mantığı insanı da ülkeleri de köle yapar. Kim parayı bastırırsa
efendisi o olur. Emperyalist ülkelerle mücadelenin en ön safında duran Türkiye,
Batı politikalarına râm olsa, ekonomik olarak kısa süreliğine de olsa iyi olur.
Sonra yine kölelere ne düşüyorsa o düşecek bahtımıza. Ama bu süreci kendi inanç
ve kültürümüze göre bir sistem inşa etme hedefi ile adım atarak
sürdürebilirsek, siyasi, askeri ve ekonomik olarak zaten güçlü oluruz.”
Biz inancımızı merkeze alarak değerlendiriyoruz bazıları ekonomiden,
bazıları milliyetçilikten, bazıları adaletten bazıları liyakatten bazıları da
kadrolaşmak, ahlak ve özgürlükten bahsediyor. Bu saydığımız her maddeyi tek tek
ele alsak, Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki aday ve grubun hiç bir madde için
alternatif olma yeterliliği yok. Bunu yaptıklarından zaten anlayabilirsiniz.
Mesela muhalefet geçmişte ve bugün elinde olan
belediyelerde, kendi partisinde yahut etkisinin çok fazla olduğu çeşitli meslek
odalarında bu saydığımız kriterlerin hangisini uyguluyor da insanların yüzü
muhalefete dönsün?
İslam düşmanlığından vaz mı geçtiler? Seçim arefesinde Cuma
namazı çıkışı poz vermekle olmuyor o işler. Adalet diyorsunuz da, yıllarca
adalet kılıcıyla bu milletin anasını ağlatan CHP zihniyeti değil miydi? Kendi
partisi de dahil etkin olduğu meslek odalarında, medyada veyahut STK’da inançlı
insanlara ve kendileriyle aynı düşünmeyenlere nasıl adaletli davrandıklarını
hepimiz çok iyi biliyoruz. Liyakat diyorsunuz da, liyakatli olduğu halde
işinden edilen ama alakasız kişileri kadrolara dolduran CHP belediyelerinden
haberiniz yok galiba. Nerede liyakat?
Milliyetçilikten dem vuranların ülkemizi bölmek isteyen PKK ile ortaklık
kurma garabeti bir yana, ülkemizin dünya devletleri arasındaki etkin gücünün
farkında olmadıklarını mı sanıyorsunuz? Ülkemizin çıkarlarını koruduğu için
darbeyle indirilmek istenen bir lidere milliyetçilik taslanması komik bile
değil. Gayet iyi biliyorlar Türkiye’nin geldiği noktayı ama işlerine gelmiyor.
Ahlaktan bahseden ve üstelik iktidarı bu noktadan eleştirip LBGT’yi eleştirmeyi
nefret suçu sayacağını söyleyen CHP ile birlik olan Saadet türevlerine ise ne
desek boş. İnanç olmadan ahlak olmaz. İslam’a karşı olanın ahlak anlayışı bize
uymaz. Özgürlük dedikleri İslam’a sövmek ve milletin değerlerini aşağılamak
olan zihniyetin özgürlük naralarına kanacağımızı düşünmesin kimse. Her meselede Müslümanları aşağılayıp İslami
değerlere saldıran üstelik sadece yalan algı üzerinden yapan zihniyetle bizim
özgürlük anlayışımız aynı değil çünkü.
Yıllardır ülkemizde Batıcı, İslâm düşmanı ve emperyalist
egemen sisteme boyun eğmiş rejim ve unsurlarıyla mücadele ederken geldiğimiz
nokta çok kıymetli. Evet dengesiz bir içyapı, zeminine oturmamış fikri bakış
açısı, hâlâ küresel sistemin kurallarıyla yürünüyor olması ve maalesef
mücadelenin büyüklüğünü idrak edemeyip sadece makam ve maddiyat peşinde giden
bazı kadroların zafiyetini de görmüyor değiliz.
Buna rağmen, emperyalizmin çarkına çomak sokan, sömürgeci
devletlere kafa tutan ve ezilen ve sömürülen milletlere ümit haline gelmiş bir
Türkiye var ortada.
Neredeyse son on yıldır Türkiye’de, iç politikada yaşanan
her hâdise dış politikanın yansımasıdır. İç politikayı belirleyen şey dış
politikadır.
Bu seçim sadece Türkiye için değil dünya için önemli ve
kritik bir seçim. Batının ve Batıcı güruhun tek ve son hamlesi bu kaldı. Bunun
farkında oldukları için o kadar yoğun şekilde algı operasyonu çekiyorlar ki
yalanlarla baş etmekte zorlanıyor insan. Ellerindeki tek şey yalan ve algılara
oynamak zaten. Gerçek umurlarında değil. Bu yüzden söylenilenden çok
yapılanlara dikkat etmeli. Ortada işiyle eseriyle çabasıyla duranlar varken
oturduğu yerden millete efendilik yapmaya kalkanlara karşı uyanık olmak gerek.