YKS sonuçları açıklandı. Şimdi tercih zamanı. Bizim insanımız doğuştan gelen bazı uzmanlık alanlarına sahiptir. Siyaset, ekonomi, sağlık ve tercih danışmanlığı… Akrabalar, komşu teyzeler, yurtdışında master’a giden oğlu/kızı olan aile dostları bir anda rehber öğretmen ya da tercih danışmanı olarak hayatımıza dahil olur.
Sonuçların açıklanmasının ardından çok sevdiğim Rehber Öğretmen ve Uzman Psikolojik Danışman Sevcan Duğan hocamla sohbet ederken bu konuya değindi. Herkesin gençlerin hayatı ve tercihleri konusunda görüş bildirmesi üzerine konuştuk. Ben de kendisinden müsaade alarak bu konuyu bu hafta köşeme taşıma kararı aldım. Kendisine şükranlarımı sunuyorum.
Tercih dönemi bir gencin hayatında ciddi bir kriz. Hele ki hayal ettiği puanı alamamışsa ya da sıralaması istediği gibi değilse… İstediği bölüm var ama üniversite yok, üniversite var ama bölüm yok… İşte tam bu noktada devreye “iyi niyetli” uzmanlarımız giriyor. Kimi kendi gençliğinde yapamadığı hayalleri senin tercihlerine yüklüyor, kimi “garanti meslek” takıntısını listeye sokuyor. Ve genç, farkında olmadan başkasının rüyasını yaşamaya başlıyor.
Komşu Ayşe Teyze, “Benim yeğenim hukuk yazdı, şimdilerde çok iyi maaş alıyor, sen de yaz” diye arıyor. Dayı, “Eskiden mühendislik en iyisiydi, garanti iş!” diye bastırıyor. Aile dostunun yurtdışında master yapan çocuğu, sosyal medyada hikaye atıp “Türkiye’de şu bölümü okuma, boşuna uğraşma” diye içerikler yayınlıyor. Daha ne olduğunu anlamadan, sanki bütün mahalle bir anda tercih danışmanı oluyor.
Oysa Sevcan hocamın da altını çizdiği gibi bu sürecin asıl odak noktası gencin kendisi olmalı. Çünkü tercihler yalnızca bir liste değil; bireyin gelecekteki mesleğini, yaşam biçimini, hatta bazen sosyal çevresini belirleyen bir yol haritası. Olay sadece tavsiye almak değil; bazen bu tavsiyeler, gencin kendi sesini tamamen bastırıyor.
Peki, bu kadar sesin arasında genç kendi yolunu nasıl bulacak?
O yüzden gençler, size sesleniyorum: Bu süreçte herkesin diploması var ama sadece çerçevesi yok! Yani herkes konuşur, herkes “ben bilirim” der. Dinleyin, gülümseyin ama direksiyonu kimseye kaptırmayın. Çünkü sonunda o sıralarda oturacak, sabahlamaları çekecek olan ve yıllarca o mesleği yapacak olan sensin.
NE YAPMALI?
Kendi yolunu çizmek için bir taktik: Gürültüden uzaklaş, kulaklıkları tak ve şu üç soruyu kendine sor:
1. Ben gerçekten ne istiyorum? (Başkalarının değil, kendi hayalim ne?)
2. Beş-on yıl sonra kendimi nerede görmek istiyorum?
3. Hangi alan beni motive eder, çalışırken zamanın nasıl geçtiğini unutturur?
Ve unutma, YÖK Atlas gibi resmi kaynaklar, rehber öğretmenler ve gerçek deneyimler, komşunun “benim yeğenim öyle yaptı” tavsiyesinden çok daha güvenilir.
AKADEMİSYENLERLE GÖRÜŞÜN!
En güvenilir kaynaklarda biri de akademisyenlerdir. Alanı ne olursa olsun farklı bölümlere de ders verme, lisansüstü eğitim tecrübeleri, süreçlere hakimiyetleri sebebiyle üniversite ve bölümler konusunda lisans üstü bakış açılarına sahip olmaları sebebiyle güvenilir kaynaklardır.
İŞ GARANTİLİ MESLEKLER?
İstihdam alanı daha geniş meslekler olsa da her dönemin popüler meslekleri oluyor. Ne yazık ki birkaç yıla kadar mezun sayılarındaki artış sebebiyle bu popülerlik azalıyor. Bu nedenle mezun olur olmaz iş bulacağım düşüncesi üzgünüm bir ütopik. Çünkü meslek sizi tek başına bir yere taşımaz. Mesleği taşıyacak olan sizsiniz.
Bu alanda iş yok? Diyenlere peki yapanlar nasıl yapıyor diyerek cevap verebilirsiniz. Mesleğinizi vazgeçilmez kılacak olan sizsiniz. Daha önceki köşe yazılarımda da ele aldığım gibi diploma size yetkinlik verir ancak tek başına yeterlilik vermez. Bu meslekte sizi bir yere konumlandıracak olan kendi isminiz olacak. Yani SİZ’siniz.
ONLARLA DÜŞÜNCELERİNİZİ DEĞİL BİLGİLERİNİZİ PAYLAŞIN!
Şunu yapmalısın, bunu yazmalısın söylemleri şahsi kanaatlerdir. Ancak yetişkinler olarak gençlerimizin bu süreçte yanlarında olmak istiyorsak onlara göz önünde bulundurmaları gereken faktörleri hatırlatmamız yeterli. Onlarla yorumlarınızı paylaşmayın. Bilgilerinizi paylaşın. Bilgi esastır. Bilgi değişmez. Ancak düşünceler görecelidir. Size göre yorucu olan bir meslek diğerine göre yaşam biçimi olabilir.
Elbette aileler, akrabalar fikirlerini söylesin; dinlemek zararlı değil. Ancak son söz, hayatı yaşayacak olan gençte olmalı. Çünkü o sıralarda oturacak, o dersleri çalışacak ve yıllarını o mesleğe adayacak olan, tavsiye verenler değil; karar veren genç olacak.
Unutmayalım, tercih süreci sadece bir liste değil, bir yol ayrımıdır. Herkes konuşabilir, herkesin bir fikri olabilir. Ama direksiyon hep sende olmalı. Gürültüyü sustur, kendi sesini dinle. Çünkü geleceğini, başkasının değil, kendi hayalinle inşa edeceksin.